Onlar şimdi aksaçlı..!

 İhsan AKAN

Onlar şimdi aksaçlı..!
Tükenmekte olan bir neslin destanı..!
Dün akşam bir bayrak dalgalandı Antep kalesinden şavkı vurdu Erzurum Kalesine
Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak 
Dili Türkçe gönlü Türkçe bakışı Türkçe aklı Türkiye yüreği vatan sohbeti ülke ülkü hasreti..
O ses Antep’ten bir ülkü için saçlarını ağartmış iki aksaçlıdan..
Adı Karani olmuş, Neriman olmuş veya bir başkası olmuş ne fark eder. Onlar adsız hesapsız..
Ben Antepliyim, Şahin’im ağam.
Mavzer omzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim.
Yumruklarım memleket kadar büyük.

Düşüncem senden yanadır
Hep senden yanadır çektiğim kahır
Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesin duvaklar
Korkum yok ölümden kâfirden yana
Alacaksa alsın beni şafaklar. 

Sohbetimizde düne hasret güne sitem geleceğe ümit vardık. Onlara söz verdim aksaçlıların destanını yazacağıma..
Onlar şimdi aksaçlı..! 
Artık sayıları gittikçe azalan hergün birilerinin uçmağa kanat çırptığı ,özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…!
1950 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında hala 18’lik deli taylar gibi idealleri ülküleri peşinden koşan hesapsız çıkarsız vicdanlı bir nesil
Ülke hafızasını yitirmişti. Gençler yabancı ideolojilerin kıskacında idi.
Milliyetçilik suçtu. Okullar emperyalist solun, ülke yönetimi Kapitalist ABD’nin boyunduruğunda idi. MHP kuruldu. Ülkü Ocakları kuruldu. Bir Bozkurt şahlanışı başladı.
O şahlanışın üzerinden koca bir yarım asır geçti.O bozkurtlar şimdi hareketin aksaçlıları…
Hiç vezirliğe şahlığa tamah etmediler hele devlik akıllarının ucundan geçmedi. Afiş asmak slogan atmak onların işiydi. Onlara kimse ‘’Hazirun! ‘’diye hitap etmedi. İyi ki de denmedi çünkü yanlış bir hitap şekli. Bir toplantıya katılanlar liste değil konuktur.
Doğuşları bir macera hayatları bir başka maceradır onların…

Onlar 
Eteği dumanlı, başı dumanlı
Dağlarda doğmuş
Dağ çocuklar!
Onlar elleri toprak kokan bir babanın
Ve topraktan koparılmış canlı bir kaya gibi
Burcu burcu vatan kokan bir ananın oğulları.
Hastahanelerde doğanların sayısı, gecekondularda, çayırda tarlada doğanların sayısından azdı.
Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…Höllük üzerinde yatmış, şeker çuvalından pantolon, kara lastikten ayakkabı giymiş…
Evde inek koyun beslemiş, ama kendine okulda ABD süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip nesil…
Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış…
Hatta hiç bebeklik çocukluk resmi olmamış…
Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş…
Belki de bir çoğunun doğum tarihleri de tevatürdür.
Ama hepsi milli duygularla beslenmiş bir tuhaf nesil…
Harp görmüş, darp görmüş…
Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüş…
Karakolda sorgu da Filistin askısını, ceza evini de isyanla tanışmış…
Evlenmeye vakit bulamamış …
Evlenenler de eşini, işini kaybetmiş..
İhanetler, kalleşlikler onların belini bükmüş ama asla ümitlerini kaybetmemiş işkence de insanın hayvan yüzünü görmeyeni kalmamış…
Her biri Amerika’nın gayri meşru çocuklarının ihtilallerinden darbelerinden nasibini almış. 

Gelen ezmiş giden vurmuş..
En az yirmi seçimde sandığa koşmuş basmış mührü üç hilalin üstüne gururla…Bir tek oy çıkacaksa benim oyum olsun diye..!
Ekonomik krizler vız gelmiş tırıs gitmiş, zenginliği hiç bilmemişler ki.. Bilenler de zaten başka limanlara demir atmışlar..
Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil…
Bu nesil özel bir nesil, birbirini vatan için horlamış
Vurmuş, vurulmuş…
Dövmüş, dövülmüş…
Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış…
Edebi, adabı, töreyi, ahlakı çiğnememiş çiğnetmemiştir. Sevgisi de nefreti de Allah için Vatan içindi..
Düşmanında merdini aramış, buldu mu hakkını teslim edip onu da sevmiş…
Dostun namerdinden, arkadan hançerleyeninden nefret etmiş…
Birbirini yok etme pahasına ölümüne mücadele etmiş, ama neslini tüketememiş…
İntihar sayılmasın diye idam sehpalarına selam veren inançlı yiğitlerde, sırtından kurşunlanıp dostunun kucağında can veren ana kuzuları da bu nesilden çıkmış…
Bu nesil var ya bu nesil …! Ülkenin deli tayları, ipe sapa gelmeyen savaşçıları tarihe adlarını kanları ile yazmış tarihe al gül olmuş bir deli nesil.. Bu delileri ancak ‘’veliler ‘’anlamış..
Bunlar bu neslin üretim harikası mı yoksa üretim hatası mı tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız hesapsız bu vatanı sevmiş…
Bu nesil gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış…
Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…
En azı simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…
Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuştur…
Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamıştır…
Aç, açık, evsiz yurtsuz, aşsız susuz kalmış, kimseye mudara etmemiş…
Eğilmemiş, el etek öpmemiş, aç yatmış, kuyruğu dik tutmuş…
Kan kusmuş, kızılcık şerbeti içiyorum demiş…
Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…
Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil 
İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının…
Bu soyu tükenen son kalanlarına iyi bakın iyi tanıyın…

Bunlar candır canandır .
Bunlar arkadaştır ülküdaştır. Ülküdaşlık hukukunu zirveye taşıyanlardır.
Kimisi üniversitede silahındaki son kalan mermiyi çatışmada kendimi korumam için benimle paylaşan dava, silah can arkadaşım…
Kimi de dört duvar arasında çıkan isyanda sırtını birbirine dayayan cezaevi Yusufiye ,Taş medreseli arkadaşım…
Kimisi de Anadolu yollarında ömrümüzü adadığımız bir ülkü, bir ideal dava uğruna bir ömür feda ettiğimiz yol arkadaşlarım…
Bunlara iyi bakın, Sizin yanınızda yörenizde kalan varsa bunlara saygı sevgi duyun ihtiyar diyip geçmeyin kadrini kıymetini bilin
Çünkü bunların nesilleri tükenmek üzere…
Bunların üretimi sonlandı…
Kullanım sureleri doldu, tedavülden kalktı…

Bu nesil 
Biz ki Türk’üz, büyüğüz, tarihin al gülüyüz
Bir karış toprağımız bayraklar kadar aziz.
Palandöken Dağları’ndan bir selam gider
Altay Dağları’ndan gelir sesimiz. 
Dedi  
Turan sevdasına kimi Aslı ;kimi Kerem oldu…
Neden bu nesil özel biliyor musunuz..?
Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet geçti…
Dozer gibi dünya milletleri ezdi geçti…
Hayat bu nesli sınadı, demedi, çarkının dişlilerin den öğüttü ama tüketemedi…
Bu çarktan kurtula bilen kurtuldu…
İşte bu gün nesli tükenen çarkın dişlileri arasından yaralı kurtulan bu nesil, yaralı da sakat da olsa yine de şükretmeyi, tevekkülü, sabırlı davranmayı yasamayı hayatta kalmayı bildi…
Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi…
Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi…
Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir…
Bir o kadarda merttir, hoş görülü ve merhametlidir…
Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi ve kaybederken edindikleri tecrübe en büyük servetidir…
Bu nesil genç nesil için tam bir müzelik antika nesildir…
Bu nesilden hala inadına yaşayan, ana baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne babaanne her neyiniz varsa değerini bilin..!
Çünkü bunlar elinizdeki son değerli hazinelerinizdir…
Oturun onlarla konuşun, dinleyin onlardan geçmişi öğrenin…
Sonra arar da bulamazsınız…
Çünkü onlar yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır…
Herkese dua sevgi saygı hayırlı sağlıklı uzun ömürler dileği ile
Benden söylemesi…
Biz aksaçlılar bir gün hepimiz
Erzurum, Antep Kars, Maraş, Samsun Sivas tüm vatan
Kılıçların kından çekildiği an
Bilin ki dostlarım vermeden aman
Al atlar üstünde bir şafak vakti
Sefere çıkacağız yeniden

 

Yazar
İhsan AKAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen