Tercüme Tehlikesi

 
Tercüme, kolay ve sıradan bir iş değildir. Tercüme edenin, her iki dili de, bütün incelikleriyle bilmesi gerekir. Bir dili bilmek, o dilin mantığıyla düşünebilmek, o seviyeye gelmiş olmak demektir; sâdece, öğrenmekte olduğu dilin dilbilgisi kurallarını bilmek, o dili bilmek değildir. Öğrenmekte olduğu dilin gramer kurallarını öğrenmiş olup, o dilde yazılmış metinleri okuyup anlayana, o dili ‘biliyor’ denilmez; o dile ‘âşinâdır’ denir. 
 
Oldukça yayılmakta olan bir yanlışa dikkat çekmek gerekir; birisi, ‘Allah’la aldatmak’ diye YANLIŞ bir tercüme yaptı, bu yanlış tercümeyi bir deyim hâline getirdi, artık, ‘dîni kullanarak insanları aldatmak’, ‘dîn istismarıyla çıkar sağlamak’ yerine, ‘Allah’la aldatmak’ sözünü kullananların sayısı artıyor. 
 
Bir şeyi, bir kavramı, bir zannı, bir algıyı kullanarak insanları aldatmanın, istismârın, çıkar sağlamanın her türlüsü kötü, kınanması gereken bir iştir; dîni kullanarak aldatmak da çok kötü, tiksindirici bir iştir. Burada, ‘istismâr’ın târifi üzerinde anlaşmaya varılması çok gereklidir: “istismâr, kişinin, aslında benimsemediği bir şeyi, konuyu kullanarak çıkar sağlamasıdır”.
 
Bu istismâr edilen konu, dîn de olabilir. Meselâ, beş vakit namazını kılmayan, Cuma namazına bile gitmeyen bir politikacı, seçim gezileri sırasında, evliya türbesi ziyâret ediyorsa, gittiği yerde câmiye giriyorsa, dîni istismâr ettiği söylenebilir. Ama, beş vakit namazını kılan biri, her zaman olduğu gibi, seçim zamanı içinde de, namazını kılıyorsa, buna istismâr diyenin kafasında ‘ölçü’ kavramı oluşmamış demektir; siyâsete atılan, namazlarını terkedecek değil elbette. Ama, başka zaman kılmıyorsa, seçim zamanı kılıyorsa, istismâr ediyor demektir; bu kadar basit.
 
Gelelim tercüme konusuna: Arapça’da cer harfi denilen öntakı (preposition) çok mühimdir; Türkçemizde de kullandığımız li cer harfi lehte olmayı, alâ cer harfinin anlamlarından biri de ‘aleyhte’ olmayı anlatır. Kişinin adının önünde li varsa, lehinde, alâ varsa, aleyhinde demektir. 
 
Cer harflerinden biri de bi öntakısıdır ve çeşitli kullanılışları vardır, birkaç örnek:
1.âlet, vesîle, vâsıta anlamında: “kalemle yazdım” derseniz bio cümlede ‘vâsıta’ durumundadır. (bi’l kalemi : kalemle).
2.Sebep anlatır: “kâfirlikleri sebebiyle Allah onlar lânetledi” cümlesinde yine bi vardır, (bikufrihim) sebep anlatır. 
3.Yer zarfı olarak: “Bu kitap Kahire’de basıldı” (bi’l Kahire).
4.Zaman zarfı olarak: “Borç, geceleyin gam’dır.” (bi’l leyl : geceleyin)
5.Değer ve karşılık: “Bu kitabı otuz liraya aldım”. (bi selâsîn lira).
6.özneyi nesneye bağlamak için: “E lem tere keyfe fe’ale Rabbuke biEshâbil fîl”
Görmedin mi nasıl yaptı Rabbin fil sâhiplerine?  (bi-Eshâbi : sâhiplerine)
 
 “Yâ Eyyuhel İnsânu mâ garreke biRabbike’l Kerîm?” (İnfitâr (82) Sûresi, 6. Âyet-i kerîme           
Ey İnsân!  Ne aldattı seni Kerem Sâhibi Rabbin hakkında?
 
Görüldüğü gibi, “şu kadar senedir islâm ilimleriyle meşgulüm” “Kur’ân-ı Kerîmi ezbere bilirim” diyen birisi bile, dikkat etmediği bir noktada yanılabiliyor. 
Bunları diyenin, dedikleri doğrudur, benim doğrudan öğrencim olmadı, asistanlığa giriş sınavında komisyon üyesi idim. Öğrenciliğinde notlarının çok yüksek idiğini, işitmiştim. Çok zeki olduğu da görülüyor; ama yalnız zekânın işe yaramadığı kesin bir gerçek.
 
Bu niteliklerde birisi bile, böyle tercüme yanlışları yapıyorsa, tercüme eserler hakkında, özellikle insanın âhiretini de ilgilendiren konulardaki tercümeler, Kur’ânı-ı Kerîm meâlleri hakkında şöyle durup düşünmek gerekmez mi?
 
Hele hele, doğru dürüst alt yapısı olmadan, sâdece meâl okuyarak ortada dolaşanlara ne demeli? 
 
İslâmın ikinci kaynağı hadîs-i şerîfler konusunda şüphe,  terddüt yayan oryantalist çömezlerine ve onlara kapılanlara ne demeli?
 
Oryantalist çömezleri, hadîs olduğundan şüphe ettiklerini, “şu râvi zayıftır”, “falan râvi’den kabul edilemez” diye göstermeleri gerekmez mi? 
 
Ey akıl! Neredesin?     
Ey iz’ân!  Neredesin?        
Ey ölçü! Neredesin?                    
Ey hayâ! Neredesin?        
Ey insâf! Neredesin?              
Ey haddini bilmek! Neredesin?
 
28.04.2020
Yazar
Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olara... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen