Dil Şuuru

Ahmet BURAN[i]

2003 yılı idi… Kırgızistan’da Bereke pazarda, benim çocukluğumda köyümüzde de yapılan ve  “kurut”  olarak adlandırılan yiyeceği gördüm. Bu bizim kuruta benziyor ama acaba nedir ve adı nedir diye geçirdim içimden. Satıcıya yaklaşıp bu nedir dedim, gayet doğal bir şekilde “KURUT” dedi. Şaşırdım. Doğrusu beklemiyordum. Türkiye’de bile çok kişi kurutu tanımaz, adını bilmez! 

Başka bir gün de, yine Türkiye’de çok kişinin tanımadığı ve adını bilmediği bir bitki var. Baharda, Elazığ’ın Palu ilçesi tarafları ile Tunceli dağlarında yetişir. Ekşimsi tadı olan, kabuğu soyularak yenen bir bitkidir. Elazığ ve çevresinde bu bitkiye “ışkın” denir. Yol kenarında bir kadının bizim ışkın dediğimiz otu sattığını gördüm. Gittim bir miktar alayım dedim. Satıcı istediğim miktarı tartarken bunun adı nedir, dedim. Cevap beni kuruttan daha çok şaşırtmıştı. Adı IŞKIN dedi… Ben bu adın sadece Elazığ çevresinde bilinip kullanılan bir mahalli kelime olduğunu sanırken Kırgızistan’da bir sesi bile farklı olmadan karşıma çıkmıştı. 

2008 yılında Aytmatov ile ilgili bir program vesilesiyle, Elazığ’dan kalabalık bir ekip halinde, Kırgızistan’da bulunuyorduk. Burana’daki müzede de Toguz korgol tahtası ve oyunu hakkında müze görevlisi hanımdan bilgi alırken, Esat Kabaklı, bizde bunun benzeri bir oyun var, biz Harput’ta çocukken oynardık. Beş taş derdik, dedi. Kadın, bizde de var o ve biz de ” BEŞ TAŞ” diyoruz, dedi. Bir de oyunu tarif etti, tamamen bizim oynadığımız oyun ile aynı idi. Esat Kabaklı şaşkınlık içinde yahu adı aynı ama oynama biçimi hatta oyunun son bölümünde elini yere koyup taşları tek tek parmaklarının arasındaki boşluktan geçirirken parmaklarının aldığı şekle bakarak, parmaklarının şekli bile aynı dedi. 

İşte, dil bizi böyle birleştiriyor. İşte onun için çok farklı olduğu ve hatta ayrı bir dil olduğu söylenen Kırgız Türkçesi ile benim köyümün, yöremin Türkçesinin ne kadar yakın olduğunu gösteren örnekler. Kültür, folklor, gelenekler ve dil… sayısız örnek verilebilir. Dolayısıyla;

Turan’ın bir ili var 

Ve yalnız bir dili var

Başka dil var diyenin

Başka bir emeli var!

***

İki yıl Kırgızistan’da yaşadım. Manas Üniversitesinde görev yaptım. Kazakistan’da Abay Ünivetsitesinde misafir öğretim üyesi olarak bulundum. Her yıl en az 15 günüm ya da bir ayım Kazakistan’da geçiyor. Çağdaş Türk lehçeleri kitabını yazdım, ders olarak bu lehçeleri okutuyorum. Dolayısıyla diğer Türk lehçeleri gibi bu iki Türkçeyi de çok iyi biliyorum. Gözlemimi söylüyorum: Kazak Kazakça, Kırgız Kırgızca konuştuğunda bizim ile Azerbaycanlılar gibi neredeyse sorunsuz anlaşabiliyorlar. Rusça kullanımı bir alışkanlık. Farklılık bilinci Sovyet Rusya’nın plânlı politikaları ile oluşturulmuş bir anlayış. Kırgızlar ile Kazakların Uruu/urukları (boyları) bile hep aynı.

Politik, diplomatik davranışlar ile halkın durumu ve tutumu farklı…

Kırgızlar arasında şöyle bir espiri var: “Kırgız çı (ç) dese Kazak şı (ş) deyt; Kırgız şı (ş) dese Kazak sı (s) deyt,  çı menen şı bolboso ayırması cok anca köp”.

(Kırgız ç dese Kazak ş der. Kırgız ş dese Kazak s der. “Ç” ile “ş” olmasa o kadar da çok farkı yok!

İşte bu ses farklılıklarını dil farkı gibi gören, görmek isteyen ve gösterenler bu gerçek karşısında susmalılar.

Not: Arkadaşların katkıları için teşekkür ederim. Yazıyı uzatmamak için yazmadım ama özellikle “kak, aşık ve aşık oyunu” adları da aynı şekilde dikkatimi çeken kelimeler idi.

[i]Prof.Dr. Elazığ Fırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi

Yazar
Ahmet BURAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen