Ulusal Kanalların Aileyi Bozucu Etkisi

Odgurmuş: Ülkemizde faaliyet gösteren basın ve yayın kuruluşlarının aile üzerindeki olumsuz etkilerinden sıkça söz edilir. Yetkililer de dâhil olmak üzere yayınlanan dizilerden herkes hep şikâyetçidirler.

Ögdülmüş: Senin de belirttiğin gibi, Hiçbir milli ve dini endişe taşımayan dizilere ve haberlere imza atan basın ve yayın organlarımız ne yazık ki ailenin tahribatına çok önemli etkiler etmişlerdir/ediyorlar. Çok uzun yıllar, bu basın yayın organları ile TRT’miz Türk ailesi üzerinde çok bozucu çok çözücü dizi ve programları yayına soktular. “ilericilik”,  “çağdaşlık” ve “kadın hakları” üzerinden geleneksel aile yapımızı bozarak çekirdek aile şekline dönüşmesine büyük etki yaptılar.

Bizim geleneksel yapımızda geniş aile vardı.  Bu geniş aile içinde çocuklar,  genç kızlar,  gelinler,  görümceler bir arada bir biri ile dayanışma içerisinde ve huzur içinde yaşayıp gidiyorlardı. Çocuklar,  babanın,  dedenin, amcaların veya dayıların yengelerin yanında büyüyor her birinin tecrübesinden istifade ediyorlardı.   Onların tecrübeleri ve hayatları çocukların ve genç adamların hayatlarına yön veriyor,  yanlış hareketler ayıp olarak değerlendiriliyor,  iyi ve güzel hareketler aile içinde gurur ve neşe kaynağı oluyordu.

Çocuk; Sırayı, sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı, birlikte yaşamayı, birlik beraberliği, yardımı, fedakârlığı aile içinde uygulamalı olarak yaşayarak öğreniyordu.

Çocukların yalnız kalması sonucu olabilecek kişilik sorunları burada oluşmuyor. Çocuk; dede,  baba,  amca ve hatta dayıları yanında güven içinde kendinden emin olarak yetişiyor,  aşağılık duygusuna ve yalnız kalmakla ilgili doğabilecek pek çok psikolojik problemlerle karşılaşılmıyordu.

Bayram günlerinde neşe ve mutluluklar, kötü günlerde de acı ve kederler ortak olarak paylaşılıyor, sevinçler çoğalıp büyürken,  üzüntüler azalıyordu.

Odgurmuş: Bu basın ve yayın organları ne yaptılar da böyle oldu?

Ögdülmüş: Bu gün çeşitli ulusal ölçekli yayın yapan televizyon kanalları gibi, TRT de yıllarca yaptığı program ve dizilerde “gelin-kaynana” konularını hep olumsuz taraftan işledi ve takdim etti.  Bu dizi ve programlara göre bütün kaynanalar kötü, geçimsiz, gelini aşağı gören biri olarak tanıtıldı. Genç kızların ve çocukların şuur altına kaynananın kötü olduğu imajı yerleşti. Hayata atılan evlenen kızlarımız bu ön kabul ile hareket ettiler, Kaynanaya ve kayınbabaya hep olumsuz baktılar. Bunun sonucu bizim geleneksel geniş ailemiz zarar gördü,  her evlenen kişi için yeni bir ev,  yeni imkânsızlıklar,  yeni problemler doğdu.

Geniş ailede pek çok mesele aile içinde çözüme kavuşurken çekirdek aile de problemler çözülemedi,  büyüdü ve çoğaldı.

TRT’nin ve diğer yayın organlarının yaptığı ve erkek yanında  “kadının daha da üstünlüğüne“,  “önde olmasına“  dayanan program ve dizileri aile içinde sen-ben kavgalarına sebep oldu.

Kişiliği cilalanan ve  “benim erkekten neyim eksik“  düşüncesine kapılan genç kadınlarımız erkeklerini ciddiye almamaya, saygı duymamaya, önemsememeye ve yapılan maksatlı yayınların da etkisiyle onlara güvenmemeye başladılar.

Odgurmuş: Çekirdek ailede problemler arttı ve çözümü zorlaştı diyorsunuz.

Ögdülmüş: Evet, problemlerde artışlar meydana geldi, psikolojik sorunlar çoğaldı.  Psikologa gitmeler arttı. Bu çekirdek aile evliliklerinde meydana gelen problemler ve boşanmalar nedeniyle birçok aile de kız çocuklarına daha çok tahsil yaptırılması, iyi bir meslek edinmesi, iyi bir işe girip ekmeğini elde etmesi,  geleceğini garanti altına alması gibi düşüncelerle hareket ederek onlara daha da çok önem verir hale gelmişlerdir.  Bu önem de genç kadınlarımızın,  hayatlarını devam ettirmek için gelirlerinin olması, kimseye muhtaç olmaması gibi düşünceler de genç kadının erkek karşısında daha dik durmasına, problemlere çözüm arayıcı değil,  gerektiğinde “çekip giderim maaşım var neyim var” gibi düşünceler de olumsuzluklara sebep olmuştur.

Geniş ailede çözülen problemler,  çekirdek ailede zor çözülür veya çözülmez hale geldi.  Hele de çocuk olduğunda,  çalışan anneler için büyük problemler doğdu. Anne ve baba çalıştığı için,  çocuğun bakımı, hastalığı sağlığı kim tarafından nasıl karşılanacaktı/bakılacaktı.  “Senin annen bakacak”,  “benim annem bakacak”,  “bakıcı kadın tutulacak” ikilemleri çekirdek ailenin problemleri olarak gelişti durdu.

Bu durumlar genç insanlarımızın daha geç evlenmelerine veya evlilikten korkmalarına, çocuk sayısının da giderek azalmasına sebep oldu, çünkü bir çocuk için yapılan, sarf edilen çabalar, çekirdek aileyi yıldırdı, ikinci çocuk pek istenmedi, hele hele 3.  Ve 4. Çocuk hiç düşünülmedi.

Gelecek korkusu, genç kadınların iyi bir tahsil yapma, hatta kariyer yapma ve  “ekmeklerini eline almaları” gibi düşünceler, diğer tarafta, çocuğun bakımı nedeniyle doğan problemler evlenme yaşının da yukarılara doğru çekilmesine sebep oldu.

Odgurmuş: Bir de evlerin yapılış ve planlarının şekli vs. konusu vardı.

Ögdülmüş: Ayrıca geleneksel ev yapımızdan ayrıldıktan ve eski evlerimizi apartmanlara çevirdikten sonra yapılan tüm evler çekirdek aileye uygun şekilde inşa edildi. Hatta bu evler 4-5 çocuklu aileler için bile yetersiz oldu. Ebeveynler için evin her hangi bir bölümünde bir yer düşünülmedi. Çok büyük evler yapıldı fakat bu evlerde de diğer ebeveynler için yaşama yerleri yerine çekirdek ailenin konforu için çok geniş salonlar, çok geniş teraslar ve mekânlar şeklinde düşünüldü.

Bu gün yeni yapılan binalarda babaannenin, dedenin de içinde yaşamasına uygun bir ev modelimiz yoktur. Onlar için hiçbir şekilde evin içinde ayrı bir bölüm düşünülmemektedir. Artık o noktaya gelinmiştir ki hiçbir ev hanımı çalışıyor bile olsa kendisi ile aynı evi paylaşan bir babaanne ve dede istememektedir.

Sözün Özü:

En büyük tuğyânın, âile müessesemizi vuran “Batıcı tûfan” olduğunu artık anlamamız gerekir.

(1)- “Odgurmuş”: Kadim kitabımız Kutatgu Bilig’de “Kanaat-Akıbet” manasına gelen şahsiyet.

(2)- “Monşer”: “Batı özentisi içinde olan”, “cehaletinden rahatsız olmayan”, biraz sağcı, biraz solcu, biraz 1970’li yıllar ülkücüsü, biraz liberal, biraz Kemalist, biraz laik ve her halükarda halkını geri-sürü gören hayali bir şahsiyet

Yazar
Kenan EROĞLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen