Varoluşsal Bir Zorunluluk Olarak “Dostluk” Üzerine

“Dostluk” yakınlık ifade eden bir kavramdır. Yakınlığın karşıtı uzaklıktır. Uzaklıkta dostluk ortaya çıkmaz. Dostluk kavramı din alanında ortaya çıkmış, oradan da beşeri platformlarda kullanılan bir kelime haline gelmiştir.

“Dostluk” kelimesi dini alanda anlamı, Allah ile ilişkiler boyutunu ifade etmektedir.

Kur’an’da” Haydi Allah’a yaklaşın.” Ayetinde insanın özü ile bağlı olduğu Allah’a yaklaşılması istenilmektedir ki tüm ibadetler ve ahlak kuralları bu yaklaşımın gerçekleşmesinde bu yolun gerekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Allah herşeyin hayat kaynağıdır, O’ndan uzaklaşmak insanın kendi özünden uzağa düşmesi ve savrulması, yalnızlaşmasıdır. Evet! Bu yakınlaşma insanın iç dünyasında, ruh dünyasında olan, mekansal, fiziksel bir yakınlaşma değildir.

Allah’a yakınlaşma O’nun istediği usüllerle gerçekleşmektedir. Eğer insan buna uymazsa o zaman yine yakınlaşma fiili ortaya çıkar ki bu kez Allah’a değil nefsine yakınlaşma olur. İnsanın  nefsine yaklaşması ALLAH’TAN UZAKLAŞMASIDIR.

Burada insan kelimesi üzerinde durmak gerekiyor. İnsan kelimesinin anlamı “ ünsiyet” kelimesinden türetilmiş bir kelimedir. Ünsiyet, yakınlık kurabilen anlamına gelir. Dostluk kelimesi de bu anlamı ifade eder. Şu kadar ki özünden, hamurundan, yaratılış yapısından kaynaklanır. Değerli filozof Kenan Gürsoy’un bu konuda söyledikleri çok anlamlıdır.. Sayın Gürsoy” İnsanın hayat serüveninde yalnız yürüyemeyen bir varlıktır. İnsan birlikte varolandır. İnsan diğerleriyle varolur. Dostluk insanı tamamlar. İnsanı insan yapan birlikte varoluştur. Bu da dostluktur. “ demiştir. Birlikte kavramında bir kelimesi vardır. Bir olmak mutlak varlık Allah’ın da bir olduğu ve O’nun yaratıığı varoluşunda bir olduğu anlamına gelir. Bir olmak aynı zamanda parçalanmayı da kabul etmez demektir. Buna göre insan ontolojik varoluşta her şey ile yakınlık kurabilecek beli de tek varlıktır. Yaratılmış olan diğer tüm varlıkların mertebesinde değişiklik olmadığını düşünüyorum. Onlar, Allah’ın onlara verdiği mertebe sabit yaşamak zorundadırlar. Bir tek insan sürekli mertebelerini, ilgilerini değiştirerek yaşamaktadır. Bu bağlamda insan Allah’a en yakın mertebeye gelebileceği gibi aşağıların aşağısına da inebilmektedir. Kur’an’da” emmare nefs” ile “ safiyete ulaşmış nefs” kavramları ile anlatılanlar bu sözlerimizin ilahi delilleridir.

Hakikat “ tevhid” üzerinedir. Hakikat, kozmik varoluşun üç konudan oluştuğunu söyler ki bunlar, Allah, evren ve insan üçlüsüdür. Bu noktada şunları söylemek mümkündür. İnsan, hem Allah ile hem evren ile hem de insan ile yakınlık kurabilen varlıktır. İnsan bu varlıklarla hem yaklaşarak hemde uzaklaşarak yaşayabilmektedir. Bu gerçeğin ister farkında olsun ister farkında olmasın bu gerçek değişmez. İnsanın hayat serüven işte bundan ibarettir. Bunun dışında zaten düşünce olmazda haydi olduğunu kabul edelim bunlar hayal ve kuruntulardır.

Beşeri hayatta ontolojik bütünlük içinde insanın insanla olan ilişkilerinde yakınlaşma yönünde bir zorunluluk vardır. Zorunluluk diyoruz, bu varlık kanunudur.

Bugün insanla ilgili bilim dalları, insanların birbirleriyle yakınlaşması, dostluk dairesi içine girmesi ile mutluluk ve sağlığın ortaya çıkacağında hem fikirdirler. Buna göre dostluk Allah’ın kanunudur, uzaklaşmak ta bu kanuna aykırı duruştur.

İnsanların dost olamaması, olduktan sonra bu dostluğun kopmasının nedeni ise insanın neefsinin kötü huylarıdır. Yani oyun bozanlığı yapan kendi nefsleridir.

Hiç kuşkusuz dostluğun gerçekleştirilebilmesi için bilgi ve bilince ihtiyaç vardır. Bilgi ve bilinç aklın marifetidir. Dostluk akıl düzyi ile ilgilidir. Yani cahilden dostluk beklemek beyhudedir. Bir atasözü “ Cahil dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun daha iyidir.” 

21. Yüzyılın dünyasında insanlık tam bir bozulma ve parçalanma sürecine girmiş görünüyor.  Otomatik pilota bağlanmış uçak gibi ne yöne gideceği belli değil bir durumda. Bu küresel sürecten Türkiye de nasibini almış görünmektedir. Türkiye’de de olup bitenler atomize bir toplumsal süreç yaşadığımız yönündedir. Atomizeleşmek yalnızlaşmak demektir. Yalnızlaşmak birçok sorunlarıda üretmektedir.

Bir yakınlaşm anlamında dostluk, aslında manevi bir boyutludur. Dışarıdan görünüşü fiziksel, mekansaldır. Ama asıl o duyguyu ortaya çıkartan ruhlardır. Dostluk özde ruhsallıktır. Maddeyi hayatlarının merkezine koyanlar maddi olarak büyürler ama ruhen küçülürler. Dostluğu engelleyen en önemli faktör, maddi alemin çekimidir. Bu bir ilahi kanundur. Kim neye yaklaşırsa o şeye döner. Kısaca söylemek gerekirse zihinler de maddeye göre biçimlenir. Akıl, yerini beş duyuya bırakır. Bu gün bakınız dünyaya görsellik zirve yapmış  durumdadır.

Yazar
Ömer AĞAÇLI

Aksaray doğumlu, Ankara Devlet Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu. Daha sonra işletme masteri yaptı. Kamu da çalıştı... Emlak Kredi Bankası’nda mühendislik, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde imar başkanlı... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen