Batıya Göçün Sanatsal Evreleri Pazırık Halısına Gördes Düğümü İle Dokunmuştur

Bir mühendis olarak Türk iş dünyasında bilimsel işbirliği nasıl geliştirilir diye düşünmeye başladığımda bilim felsefesi ve tarihi konusunda kitaplar okuyup, makaleleri analiz ederek geliştirdiğim #tuva2040 uzgörüsünü  burada paylaştım. Bilim ilerlemenin bir kanatı ise sanat da diğer kanatı. Bilimsel olarak Biruni, İbn-Sina, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Mir Ali Şir, Uluğ beğ, Farabi, Ali Kuşcu dan Zeki Veli Togan, Erol Güngöre kadar ulaşan bir damara araştıran herhangi biri ulaşabilir. Doğan Kuban ın batıya göçün sanatsal evreleri kitabı da böyle faydalı bir rehber, Türk Sanatının köklerine ilgi duyan herkes için.

Türk sanatının, yüzyıllar içinde Asya bozkırlarından başlayıp batıya, Anadolu’ya ve Balkanlara süren göçe paralel olarak evrilişinin kesintisiz bir hikâyesi… Geniş bir coğrafi mekana ve yüzyıllara yayılan bu uzun hikâye. Batıya Göçün Sanatsal EvrelerOrta Asya, Timurlu ve Selçuklu sanatlarını, batıya süren uzun göçün süreklilik gösteren aşamaları olarak ele alıyor. Bozkır toplumlarının, öncelikle Çin olmak üzere yerleşik toplumların yaratılarıyla; Timurlu sanatının Hint ve İran tarzlarıyla; Anadolu – Türk sanatının Ortadoğu gelenekleriyle girdiği etkileşimin etkili bir tablosunu çiziyor. Aynı sanat geleneğinin, onun yeni coğrafyada, bir öncekine benzemeyen toplumsal, ekonomik ve dinsel gelenekler zemininde nasıl yeni biçimler ve tarzlarla yeşerdiğinin destanını bu kitapda okuyabiliyorsunuz.

Bilge, aksakal Doğan Kuban BATIYA GÖÇÜN SANAT EVRELERİ kitabında,Türk mitolojisini gördes düğümü ile  dokuyan  sanatçı atalarımızın pazırık halısını görebiliyorsunuz.

Kuban, Türklerin batıya göçü ve sanatıyla ilgili “Göçer Türkler Mançurya’dan Orta Avrupa ‘ya kadar bütün Avrasya bozkırında ve Çin’de, İran’da, Hindistan’da, Mısır’da ve Anadolu ‘ da devletler kurdular. Onun seferinde egemenlik alanın işverenleri oldular. Dönemlerinde yaratılan sanat, yerli sanatçıların Türk patronları için yapılan sanat oldu. Medici ailesi rönesansı yarattı.Türk beyleride Türk sanatı.

DOĞAN KUBAN-BATIYA GÖÇÜN SANATSAL EVRELERİ-Link-1

Bugün Bienal ler sanatseverlerin ve sanatçıların bir araya geldiği küresel organizasyonlardır.İstanbul da yapılan bienalleri ilgi ile izledim. Türk Sanatçılar çok ilgi çekiyorlar. Mayıs-Kasım 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi’ndeki Türkiye Pavyonu için yapı üretecek çalışmalar, Füsun Onur olarak belirlendi. İstanbul Bienali’nin ve İKSV’deki tüm güncel sanat projelerinin direktörü Bige Örer’in küratör hizmeti üst düzey sergi, İKSV’nin girişimi ve 21 destekçinin sunduğu eserleri ile , Arsenale’de 2014–2034 dönemi için tahsis edilen uzun süreli mekânda yer alacak. 

FUSÜN ONUR DİYORKİ -video link2-

14üncü Contempo rary Istanbul’un (CI-12–15 eylül 2019) Fransız küratörü Anissa Touati; Meksika’nın uluslararası çağdaş sanat bölümünde yer edinmesinde büyük ödeme var.Fransız küratör Anissa Touati, İstanbul’u sokak sokak gezdi. Başka kentlere de gitti, ayılar hazırlık için Türkiye hakkında kitaplar okudu.Touati’nin en beğendiklerini sanatçılar; Güneş Terkol, Argun Okumuşoğlu, Leyla Gediz, Deniz Gül, Gülsün Karamustafa, Tarık Töre, Ebru Döşekçi ve Serkan Apaydın.Touati “Ben her şeyin en karışık ve zorlu olanını severim. Meksika ve en az Türkiye kadar ekonomisi kötü giden bir ülke. Orada başardıysam burada da başarırım çünkü Avrupa ülkelerinde yapılan sanattan bıktı ve kaotik ülkelerden çıkan sanatla ilgileniyor.

Meksika’da yedi yıl sürdü bu dönüşüm. Burası için ortalama beş ila yedi yıllık bir süreden bahsediyoruz…

TÜRK SANATI; mitolojisinden, arkelojisine, destanlarından ,Korkut Ata bilim kurgu öykülerine, Türk modasından, Türk sinemasına, Tamgaların gizli dünyası halı sanatından, kervansaraylarına türkülerinden, divan şiirine “çok derin ve gizem dolu “bir HAYAT AĞACIDIR. Mankurtlaşmış zihin kalıplarını kırabilenler için. Amerikan kültür emperyalizminin zombilerinden ve üç-beş zeka yaşındakilerin sevebileceği süper & mutant kahramanlarından başka verebileceği hiçbir şey yok kültüre.

postcovid19art -kovid 19 sonrası sanat- da  Elmas Deniz ve Uğur Çakı gibi sanatçılarımız dünyaya ışık şaçıyorlar. İkisininde eserlerini inceledim, söyleşilerini dinledim. Sizlere eserlerini göreceğiniz linkleri veriyorum. Füsün Onur bugün dünyanın en değer verdiği sanatçı iken isimini bilen çok az sanat sever var. Yabancı hayranlığı ile dalga geçiyor Füsun Onur.

ELMAS DENİZ link-3

Elmas Deniz bir sanatçı duyarlılığı ile öyle modern dokunuşlar yapıyor ki insanlığa. KİŞİLİK damarı geliyor, tarihten, eserlerinde hayat buluyor.

UĞUR ÇAKI link-4

Uğuç Çakıcı dünyaya öyle bir meydan okuyor ki bir TÜRK SANATÇI dünyaya bedeldir sözü yeniden yazılıyor. Atatürk ün herkes sanatçı olamaz sözü akla  geliyor.

Yerli dizilerimizin ihracatı amerikan dizilerinden sonra ikinci sırada, dünya film endüstrisinde. En çok satan Kral Şakir adlı çocuk çizgi filmi 18 ülkede gösteriliyor ve kitapları ülkemizde “best seller”. Örümcek adama, süpermen e karşı savaşıyor Kral Şakir. Çocukken ele geçiriyor amerikan kültür emperyalizmi. Ve farkında değiliz. Postcovid19art  GÖRDÜK ki Avrupa Birliği ülkeleri ise müze kentlerdir, o kadar.Sanal olarak da gezebilirsiniz. İngiltere AB ye  Brexit dedi. Korona krizinde ab uygarlığının maskesi düştü.Dondu, kaldı, insanlığa, sanata verebileceği hiç bir şey yok, müzelerinin promosyon laleli kalemlerinden ve mona lisalı çeşitlerinden başka. Amsterdam da 800 müze var, aklınıza gelen her şeyin müzesi var.

Contemporary İstanbul; Avrupa ve ABD ya entegre oldu, comprodor burjuvası ile ..“Dünya artık güçlü ekonomisi olan Avrupa ülkelerinde içindir sanattan bıktı ve TÜRKİYE gibi kaotik ülkelerden çıkan sanatla ilgileniyor. “ diyor sanat eleştirmenleri

İSTANBUL ÇAĞDAŞ SANATIN BAŞKENTİ -Link-

Türk Tarih Kurumu yayınlarından BAHAEDDİN ÖĞEL’in yazdığı TÜRK MİTOLOJİSİ adlı kitabın 20. Sayfasında bir alıntı ile bu yazının-BLOG- amacına dönmek isterim.“552 senesinin Göktürk devletinin kuruşu olduğu, Çin’in kuzeyinden büyük bir otorite yoktu. Çin’in kuzeyinde dört küçük devlet birbiri ile mücadele ediyordu. Göktürk devleti kurulunca, ortaya çıkan bu yeni kuvvet, onlar için paylaşılmaz bir destek haline geldi. Çin kaynaklarının da dediği gibi bu dört devletten her biri, diğerlerine karşı Göktürklerin desteğini bulmak için, hazinelerini boşaltmaya ve Türkleri iltifat yağmuruna tutmaya başladılar. Bunun sonucu olarak, devletin sarayında ve Türkiye’de bir moda modası yürüdü. Herkes TÜRKLER gibi giyinmeye, TÜRKLER gibi yaşayıp, TÜRK müziği dinlemeye karşı içlerinde bir meyil duymaya başladı. Yine bu arzu ve isteğin neticesi olarak, Çinliler de eski kötü inançlarını silip gerçek ve doğru bilgiler edinmeye başladılar. ”Çin bir kuşak bir yol projesine milyarlarca dolar harcadı. İpek yolu Türkler sayesinde var oldu.İpek yolu kültür sentezini yaptı. İpek yoluna alternatif bulununca Türkler Tarih den bir dönem çekildi. Şimdi ipek yolu; oğuz törüğünüz 4 değişmez ilkesinde (KÖNİ -UZ- TÜZ- KİŞİ-) bir araya gelebilir Türk İŞ ADAMLARI nı bekliyor. Yeniden ipek yolu kültür sentezini yapabilir, Türk sanatçılarımız. Damarlaındaki asil kanda bu sanat gücü var. İş birliği ise gönüle girmekle başlar. İnsanların gönlüne, tarihinizle, sanatınızla, türkünüz, halılarınızla, kervansaray ve şifahanelerinizle, boylarınızla, soylarınızla , dizi filimlerinizle, resim ve heykellerinizle , çağdaş sanat estelasyonlarınızla, öykülerinizle ve TÜRK potasında eritmeniz “geçmiş kültürlerin sentezi“ ile girersiniz .Horasan Hezarfenler Aydınlanma çağı yaratan Kaşğarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Biruni, Sina, Elharezmi, Ömer Hayyam, Uluğ bey, Ali Kuşçu, Farabi, Ali Şir gibi hezarfenler gibi. Türk tarihini çarpıtmak sosyal medyadan önce kolaydı. Türk sanatı ve bilimi yenileşimcileri ile tüm dünyaya yayılıyor. Kelebek etkisi için # Tuva2040 dostu olmak gerek RİCHARD FEYNMAN gibi… Gönül gözü sanat ile açılır.İlim kendin bilmektir, hepisinden iyice, bir gönüle girmektir.

Yirmi cilt halinde planlayıp ancak dokuz cildini tamamlayabildiği Türk Kültür Tarihine Giriş adlı eserinde Türkler’de köy ve şehir hayatını, ziraat ve yemek kültürünü, tuğ, bayrak, ordu, mehter, aile ve halk müziği aletleri gibi bazılarının ayrıntılarını inceleyen “Bahaeddin Ögel” Türk kültür tarihiyle ilgili araştırmaların XIX. yüzyılın sonlarında sinologlar, diğer yabancı tarihçiler ve filologlar tarafından başlatılmasını bir talihsizlik olarak nitelemiş, yabancı araştırmacıların Türk kültürünün özelliklerinden habersiz öğrenin için tesbit ve değerlendirmemelerinde hata yapabildiklerini, bu sebeple Türk tarihi araştırmalarının Türk bilim insanlarının tarafından  yapılmasının gerekliliğini ona fırsatta dile getirmiştir. Gözde Sazak ın Hun arkeloji araştırması bu amacı desteklemektedir.Aşağıdaki link de kendisi ile yapılan söyleşiyi izlemenizi öneriyorum.

İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi – Yrd. Doç. Dr. Gözde Sazak link

Altın hun hazinelerinden başlayarak TÜRK mitolojisi ve Sanatında öyle KUTLU anlamlar var ki. Korkut Ata nın boylarını, soylarını duyuyorsunuz bu altın heykellere bakınca…Korkut Ata’nın yeni boyları ve soyları bulunurken Türk yazarları yeni biçimlerde kamların atasının izinden gidiyor. Özellikler sosyal medyada oluşan siteler yeni yazarlara, yeni bir yaratıcı iklim yaratırken, e-kitaplar tekel içeren yayın evlerine karşı alternatif, elektronik kitap satış siteleri. Amazon da e-kitap satışlarının basılı kitap satışlarını geçtiğinin altını çizmek isterim.

Korkut Ata “upgrade ” yaptı ve geri döndü dijital dünyaya. Linkleri veriyorum, ironi yapıyorum. (beğen ve paylaş lütfen)

Ayda 1 000 000 dan fazla giriş yapılan  Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi alt kültür edebiyatı için önemli bir şekilde geldi, bunu tırnaklarıyla kazıyarak yaptı. Onu orada tutmaya devam etmek zorundayız. Kanayan tırnaklar bu defa edebiyatımızın, Hatta Dünya Edebiyatı’nın en önemli Diğer eserlerinden Olan Dede Korkut Hikâyeleri için sızladı. 12 hikâye, 12 yazara ödeme yapıldı. Hepsi olağanca serbestliğiyle yüzyıllar öncesinin söylencelerini yeniden yorumladı. Koşturanlar da vardı şirketinde Bozkırlarda, robotlarla aşk yaşatan da. Bulutlara kral olup kadınlarıyla güreşen de, hortlaklarla kırklara karışan da.

Dede Korkut Hikâyesi: linkleri tıklayarak okuyabilirsiniz Z kuşağını isterseniz dislike yapabilirsiniz, özgürsünüz. Sanat özgürce yapılabilir ancak.

– Bo-A3000 adlı öyküsü ile A. Orçun Can

– Begil Oğlu Emren adlı öyküsü ile Burcu Durukan

– Çağrı adlı öyküsü ile Can Karadeniz

– Hiç Bilmeyenler İçin Salur Kazan Öyküsü adlı öyküsü ile Cevdet Denizaltı

– Şevval’in On Dokuzu adlı öyküsü ile Funda Özlem Şeran

– Düzmürd adlı öyküsü ile Gökcan Şahin

– Hortdan Dumrul Destanı adlı öyküsü ile Mehmet Berk Yaltırık

– Nefis Bir Uğultu adlı öyküsü ile Onur Selamet

– O ve O adlı öyküsü ile Ruhşen Doğan Nar

– Sonsuzluk Hapishanesi adlı öyküsü ile Mümin Can

– Beni Kimse Uyandıramaz adlı öyküsü ile Özgürcan Uzunyaşa

– Uşunların İlk Sonuncusu Z-ER’in Hikayesinde adlı öyküsü ile Seran Demiral

Çağdaş İstanbul’dan Turquerie akımına gelelim şimdi.

15. yüzyıldan başlayarak Avrupa’da Türk müziğine¸ halıine¸ yaşam tarzına ilgi ilgi çekici büyümüştür. O yüzyılların en önemli medyası¸ sahnelenen opera¸ tiyatro ve bale eserleriydi. Türkler üzerine yapılan eserler sayesinde her gece tiyatroları dolduran seyirciler sahneleri Türk giyim-kuşamını¸ davranışlarını¸ yaşayışını ve saray yaşamını canlı bir şekilde görebiliyordu.18. yüzyıl Avrupa’sında¸ sırf Türklere özenmek için sarık sarıp¸ cübbe giyen¸ Türk usulü düğün yapan¸ şatolarda Türk halıları¸ Türk lâlesi¸ Türk içeceği kahve içeride âdet edinen soylular ile saraylılara sıkça rastlanıyordu. Fransız elçisi Herbette o dönemden bahsederken; “Paris âdeta İstanbul mahallelerinden biri hâline geldi.” demekten kendini alamamıştır.

İtalyan Bernard von Breydenbach tarafından 1486’da yayınlanmasıyla birlikte Amerikalıların Osmanlı kıyafetlerinin fevkalâde ilgi topladığını ve moda hâlinde rağbetinizin nedeni olduğunu belirtmektedir. 1510 yılında¸ VIII. Henry’ye itimadını arz etmeye gelen Essex Dükü ise kralın pazar ayinine bir Osmanlı gibi giyinerek iştiraktı. Fransa Kralı II. Henry devrinde de¸güneyi saran “bronle de malte dansı” ¸ Osmanlı kıyafetiyle icra edilmiş ve bu dansı yapabilmek için Batılı zenginler Osmanlı ülkesinden kıyafetler getirmişlerdir. Özellikle 1721’de Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin Paris’e elçi olarak gönderilmesi Türk modasının daha da güçlenmesini sağlamıştır. Gerek Mehmed Efendi’nin¸ gerekse onu 20 yıl sonra 1742 ‘ Efendi’nin¸i götürdükleri hediyelerleri giymek kıyafetleri ve sergiledikleri davranışlar büyük ilgi uyandırmış ve Fransızların Türkleri daha fazla tanım tanımlamak sağlamıştır. Edebiyatının sahne sanatları ve dekorasyon gibi şeyler Türk temaları yaygınlaşmış¸ bilhassa Balolarda Türk kıyafeti giymek¸ Türk kıyafetiyle portre yaptırmak dönemin yaygın modaları hâline gidiyor. İşte 18. yüzyılda Fransa’da “Türk Turu” denmektedir. Edebiyatının sahne sanatları ve dekorasyon gibi şeyler Türk temaları yaygınlaşmış¸ bilhassa Türk karakterlerinin yer olduğu romanlar¸ balya ve operalar görülebilir görülmeye başlanmıştır. Balolarda Türk kıyafeti giymek¸ Türk kıyafetiyle portre yaptırmak dönemin yaygın modaları hâline gidiyor. İşte 18. yüzyılda Fransa’da “TURQUERIE” denmektedir. Edebiyatının sahne sanatları ve dekorasyon gibi şeyler Türk temaları yaygınlaşmış¸ bilhassa Türk karakterlerinin yer olduğu romanlar¸ balya ve operalar görülebilir görülmeye başlanmıştır. Balolarda Türk kıyafeti giymek¸ Türk kıyafetiyle portre yaptırmak dönemin yaygın modaları hâline gidiyor. İşte 18. yüzyılda Fransa’da “TURQUERIE”“”denmektedir.

1700’lerin Fransa’sında Türk elbiseleri giyerek portre yaptırmak moda oldu. Mesela¸ Fransız sarayı soylularından Madam de Pompadur ve Madam de Burry dönemin ünlü ressamı Carle Van Loo’ya Türkçe olarak portrelerini sipariş edilmektedir . Van Loo’nun kendisi de Türk kıyafetiyle dolaşıyordu. Avrupa’nın Osmanlı furyası¸ İngiliz Kraliyet Sarayı’nda da kendisini güçlü bir şekilde bulacaksınız. Kraliçe Charlotte¸ 1764’te ressam Johann Zoffany’e yaptırdıklarınız oğlu Galler Prensi George’a Roma kıyafeti giydirirken¸ ilerde York Dükü olacak şarj edilebilir oğlu Frederick’i ise¸ Osmanlı Şehzadesinin kıyafetiyle kuşatmıştır. Bu tablo hâlen Buckingham Sarayı’nda sergilenmektedir.Dönemin ünlü rokoko ressamları JH Fragonard S. Watteau JM Nattier¸ N. Lancret¸ MQ Latour Türk figürleri çizmişler¸ modellerine Türk elbiseleri giydirerek pek çok portre yapmaklardır. Avrupa resminde “Turquerie” akımının yayılmasında önemli olduğu olan bir başka ressam da JE Liotard’dır. Turquerie’den veya oryantalizme geçişi simgeleyen İsviçreli ressamı 1738–1742 içinde kullanılır kalıp. Avrupa’da “peintre turc” (Türk ressam) adıyla tanınan Liotard¸ Türkiye’den dönünce , Avrupa saraylısının da Türk kıyafeti ile portresini yapmıştır. Mary ve Maria Adalaide’yi resmettiği tablolar meşhurdur. Kısacası¸ 18. yüzyılda soyluların Türk kıyafetiyle tablolarını yaptırmaları vazgeçilmez bir âdet hâline gidiyor. Osmanlı dönemlerini görmek mümkündür. 1719’da Avusturya sarayından Maria Josepha ile evlenen Saksonya Prensi Friedrich August¸ düğünü için aynı boyda güçlü 315 kişiyi vazifelendirilmiştir. Bu gençler ?? bıyık a la Turque ‘yani Türk bıyığı bırakmış ve düğünde yeniçeri kıyafeti giyip¸ mehter eşliğinde yürütmüşlerdir. Ayrıca yemekler¸ hilâl şeklindeki masada yine Osmanlı kıyafetindeki hizmetliler tarafından servis içindir. Dresden içinde yine Türk eserleriyle süslenmiş bir gemiden seçin. Bu gençler bıyık a la Turque ‘yani Türk bıyığı bırakmış ve düğünde yeniçeri kıyafeti giyip¸ mehter eşliğinde yürütmüşlerdir. Ayrıca yemekler¸ hilâl şeklindeki masada yine Osmanlı kıyafetindeki hizmetliler tarafından servis yapıldı. 
Ticarî alışverişde en değerli eşyalar “Türk halıları” dır. Osmanlı’nın saray envanterleri 14. yüzyıldan başlayarak Batı Anadolu halılarının Fransa’ya bir lüks eşya olarak ithal edildiğini göstermiştir. Hans Holbein¸ Lorenzo Lotto¸ Bernardino Pinturicchio¸ Sebastiano del Piombo gibi 16. yüzyıl ressamlarının tablolarına bakmak yeterlidir. Alman¸ İtalyan ve Hollandalı usta ressamlar¸ desen ve renklerinin etkisinde kaldıkları Türk halılarını tablolarında kullanırmış . Hatta bu tablolarda resmedilen Osmanlı halılarının Holbeinsı Memling veya Lotto halısı diye sınıflandırılır yol açmıştır. Mesela¸ Pinturicchio’nun Siena’da katedral kitaplığına göre freskolarda kullanılan halılar Holbein III diye sınıflandırılmıştır. Klasik Batı müziğinin büyük bestecilerinin de aralarında bulunan dünyaca ünlü pek çok sanatçı¸ “Mehter” in harikulâde ritelerinde ve ezgilerine eserlerinde yer vermişlerdir. Ünlü 9. Senfoninin oğlu bölümlerinde ve Türk Marşı’nda kullanılan enstrümanlar ve ezginin¸ Mehterin orijinal bir savaş marşından uyarlanmıştır. CS Fvart Soliman¸ “II ou Les Trois Sultanes” adlı komedisinde Kanuni ve Hürrem Sultan’ın muhabbetlerini ele alıyor. Rameau’nun ilk olarak 1735’te sahnelenen “Les Indes Galantes” adlı operasının birinci perdesinde de (“Le Turc généreux” -Gönlü Yüce Türk) Türk teması işlenir. William Shakespeare¸ Osmanlı Şairi Fuzulî’den fazlaca etkilenmiş ve ayrıntılı şiirlerinde ondan alıntılar yapmıştır.Sahne sanatlarında Türk karakterleri ve mehter melodileri¸ Mozart’ın ünlü “Die Entführung aus dem Serail” (Saraydan Kız Kaçırma) operasıyla daha da yayılacaktır. Mozart’ın ayrıca “Rondo alla Turca” ve “Menuett alla Turca” besteleri ve “Gran Partita” sonatı Turquerie akımının içeridir. Mozart’ın dışında Beethoven “Marcia alla Turca” adlı bestesinde¸ Rossini ise II Turco in Italia ”adlı operada Türk temasını kullanır.1669’da XIV. Süleyman Ağa’nın ziyareti daha fazla ilgi uyandırmış; Süleyman Ağa aynı zamanda Paris’te kahve içme âdetine örnek olmuş¸ bu yeni âdet soylular arasında moda oldu. Fransa’ya yerleşen Rum ve Ermeniler¸ Osmanlıların kahve çeşitleri ve kahvehane adabını Fransızlara öğretmektedir. Paris adında bir Paris’in de Paris’te ilk kahveci dükkânını açtığı altında. 1615 dolaylarında kahvenin 1630’da burada açılır  .  Graf Luigi Ferdinando Marsigli (1658–1730) “Bevanda Asiatica” adında kurduğu bir ticaret kahve ticaretine girecektir. Paris’te entelektüel kesimin uğrak yeri olan kahvehaneler¸ Londra’da da yükselen burjuvaziye hitap etme özelliği kazanmıştır. Paris’te entelektüel kesimin uğrak yeri olan kahvehaneler¸ Londra’da da yükselen burjuvaziye hitap etme özelliği kazanmıştır.Kitab hakkında linki veriyorum, “TURQUERIE” okuyan her türk sanatçı bu akımı tekrar yaratabilir.

YKÜ-TURQUERIE linj

Şimdi İtalya da hiç olmayan ve Avrupa da ki ülkelerden çok fazla olan  st…ssss lardan fazla olan bir St… .sss  cafesinde SADE bir TÜRK kahvesi içtikten sonra fala bakalım. İNSAN NE YERSE ODUR. İNSAN NE İÇERSE ODUR. İNSAN NE OKURSA ODUR. Post covid19 art yani kovid 19 sonrası sanatın tüm kaynaklarını mı görmek istiyorsunuz, ARINMAK mı istiyorsunuz, -DETOKS- psikojik covid 19 dan mı kurtulmak istoyrsunuz Hayat ağacına bağlanın. its time to turquerie .“TURQUERIE” iyi gelecek, iyileştirecek dünyayı yeniden sanatın gücüyle. SON sözüm bir kitap önerisi. okuyun,okutun.

TÜRK KÜLTÜR VE SANATINDA HAYAT AĞACI -MÜJGAN ÜÇER -link-1-

Yazar
Cahit GÜNAYDIN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen