4 Haziran 2023

Türkiye’nin iyileşmez derdi cehalettir.

Önden, arkadan, sağdan, soldan, altı yönden(şeş cihetten) bakın yine değişmez.

Cehalet iktidardadır.

Baştakiler de, başa geçmek isteyenler de bizi bir ideolojik körlüğün cehenneminde yaşatıyorlar.

Okumuyor, bilmiyor, anlamıyor, dinlemiyorlar.

Bir kör ezberin peşinde ensemizde boza pişiriyorlar.

Bunlar, bu halleriyle büyük tarihin çocukları değiller.

Kendi kafalarındaki bir ezberin peşindeler.

Köksüzler.

Bugün iki dost yazarla bir yerde oturmak üzere evden çıktım.

İlker, Mahzuni Parkı’nın yanında bir panoya gözüm ilişti.

Ne yazıyor dersiniz?

Sıkı durun: “ Kula kulluk etmeyişimizin 97. Yılı kutlu olsun”

Güya Cumhuriyet'i kutluyorlar.

Ne diyor diyenler için açayım: 97 yıl önce hepimiz birinin kölesiydik demek istiyor.

Tarihe, kültüre, hepimize hakaret ediyor.

İngiliz'i, Yunan'ı geçiyor o zamanın iktidarı üzerinden koca tarihe iftira ediyor.

Evet bu düpedüz iftiradır.

Bir kere yazdım, yine yazacağım.

Bunu yazan, bastıran, astıran ne dediğini bilmez biri diyeceksiniz değil mi?

Evet ne dediğiniz bilmez bir kurum bu.

Benim ilçemin belediye başkanının afişi.

Ankaralılar, bir çok yerde bu afişi görecekler.

Ne düşüneceklerini biliyorum.

Biz Cumhuriyet’i 12 yıl dünya ile savaştıktan sonra asıl büyük düşmana karşı kurduk.

O düşman Osmanlı’dır ve onun hepimizi kul köle eden Meşrutiyet rejimine karşı kurduk.

Padişaha karşı savaşarak kurduk.

Düşman varsa odur.

Orada da kalmaz, düşman Osmanlıdır, yani büyük dedelerimiz.

Allah Allah..

Bu cehaletin neresini düzelteceksiniz?

Biri çıkıyor, fikrî iktidarımızı gerçekleştiremedik, diyor.

Onun karşısındaki bir başkası da bunu diyor.

Birinin fikri nedir açık seçik bilmiyoruz.

Olan bitene bakarak anladığımız da kusura bakmasınlar, bir ele geçirme düşüncesi.

Karşılarındaki bunlar da çıkıyor, biz Cumhuriyet’i Osmanlı’ya karşı kurduk, diyor.

İkisi de baştan ayağa yanlış.

İki körlük çarpışıyor.

İki körlük, iki cehalet bizi esir alıyor.

Efendiler, biliniz ki ideolojilerinizin yarattığı düşünemez hale geliş gerçekleri bilmenin ve konuşmanın önündeki en büyük engeldir.

Kulluk arıyorsanız işte sizin içinde bulunduğunuz durumdur.

Çankaya Belediyesinin sayın Başkanı, biliniz ki biz hiçbir zaman kul değildik.

Tarihçilere sorun!

Mesela, İlber Ortaylı'ı arayın

Biraz tarih okuyun, bilin, öğrenin.

Tarihinize böyle sövmeyin!

Elbette hatalarımız vardı ve bu dediğiniz değildi.

Hatalarımızla da büyüktük.

Lütfen daha fazla küçülmeyin!

Unutmayın, Türklük, en az sekiz asır dünyanın en büyük gücüydü.

En az üç yüzyılı Osmanlı zamanıdır.

Biz de Osmanlının devamıyız.

Aziz Atatürk, Osmanlı Paşasıydı.

Olağanüstü bir iş başardı.

Bizi dünyanın üzerimize çullandığı en çaresiz zamanımızda dehasıyla kurtardı.

Sizin kör cehaletinize Osmanlı da Atatürk de itibar etmez.

Sizin cehaletiniz de fikrimizi iktidar edemedik diyenlerin körlüğüyle beraber karşımıza çıktı.

Aynı şeydir.

Bu ne talihsiz bir durumdur ki milleti bu iki körlük kıskaca aldı.

Düşünün, Atatürk, " Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendisinde kudret bulacaktır." derken neyi kastediyordu?

İslamlıktan önceki Türk Tarihini mi?

Osmanlı'dan önceki devirleri mi?

Yoksa bütün tarihimizi mi?

Sorun, öğrenin!

Böyle aptalca ezberlerin gerçek dışılığından harekete ederek bir yere varamazsınız.

Bu millet sahte Osmanlıcıya oy verir, sizin sahteliğinize oy vermez.

Bunu da hatırınızdan çıkarmayın ama gerçeği bilmek için uğraşın!

Asıl önemli ve bizi kurtaracak husus budur.

Sizin bilmediğiniz kul taifesini, o kavramı, o dil gerçeğini yarın yeniden yazacağım.

Panolardaki o afiş acilen kaldırılmalıdır.

Çankaya Belediyesi’nin bu saygısızlığı kabul edilemez.

Atatürk, ilk rejim değişikliğinde bazı sözler etti.

Normaldi.

Yoksa rejimi neden değiştiriyorsunuz denirdi.

Bugün bu aşırı sözler tarihe iftiradır.

Kabul edilemez.

Atatürk, Cumhuriyet ve getirdiği değerler bizimdir.

Kimse onlara gölge düşürecek, tarihe iftira kılıklı ağır sözler edemez.

Bizim Cumhuriyetimiz böyle kutlanmaz.

Sizin Cumhuriyet dediğiniz eski Libya gibi, bugünkü diktatoryal rejimlerin bazıları gibi bir Cumhuriyet dayatmasıdır.

"Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller isteyen Türkiye Cumhuriyeti değildir.

Atatürk Cumhuriyeti değildir.

Cumhuriyet deyince aklınıza bu geliyorsa şaşarım.

Cumhuriyet'in getirdiği iyi şeyleri niçin hatırlamazsınız?

Bu yalanla nereye varacaksınız, neyi elde edeceksiniz?

Maksadınız nedir?

Bu aptalca şeylerle bir yere varamazsınız.

O pano derhal kaldırılmalıdır.

Yazar Hakkında:

A. Yağmur TUNALI

A. Yağmur TUNALI

Yağmur Tunalı,1955 yılında, Kayseri Yahyalı’da doğdu. Orta öğrenimini, Niğde, Kayseri ve Samsun’da; Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde başladığı yüksek öğrenimini, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Fransız Filolojisi’nde tamamladı.

Yazı ve sanat hayatına şiirle başladı. Şiirin yanında,deneme, tenkid,tanıtma ve mensur şiirler yayınladı.Yazdıkları, Türk Edebiyatı, Hisar, Töre, Divan, Türk Dili, Doğuş, Milli Kültür, Milli Eğitim ve Kültür, Ülkü Pınarı, Erguvan,Sözcü, Hamle ve benzeri pek çok dergi ile Tercüman başta olmak üzere çeşitli gazetelerde yayınlandı. Bu yazıları, ciltler dolduracak hacimdedir.

1985’e kadar pek çok derginin kurucuları ve yayınlayıcıları arasında yer aldı.

Başbakanlık bağlı kuruluşlarında basın müşaviri ve yayıncı olarak çalıştı. Kültür Bakanlığı Danışma Kurulları’nda görev aldı.

12 Eylül öncesinde,bir grup arkadaşıyla profesyonel anlayışta bir tiyatroyu kurup üç yıl yönettiler.

Yağmur Tunalı,1986 yılında TRT’ye intisab etmesinden itibaren, daha çok radyo ve televizyon için yazdı. Metin Yazarı, Senarist, Sunucu, Yapımcı ve Yönetmen olarak 3000’den fazla programa imza attı.
 
Çok sayıda makalesi ve yayımlanmış kitapları vardır.