2 Haziran 2023

Ürdünlü Profesör Mahmûd Hâlidî şöyle yazıyor :

Amerika’daki halkların; zulüm, kölelik vb. kötülüklere karşı ayaklanmaları başarıya ulaşınca, 14 Mayıs 1784 de Amerikan Anayasasını yazmağa karar verdiler. O sırada, yeryüzündeki En Büyük Devlet’in esas kanununu taklîd etmeyi uygun buldular. Bu devlet, Osmanlı İslâmî Hilâfeti idi. O sırada Osmanlı Devletinin başında Halife-Sultan Birinci Abdulhamîd (1774-1789) vardı. Böylece, İslâm’daki hükmetme nizâmını harfiyyen tercüme ettiler. Şu esaslar vardı :

*Devletin başındaki Halîfe, bakanların başkanıydı, onları seçiyordu, ayrıca Başbakan YOKTU.

Bu prensip, Amerikan Anayasasında günümüze kadar değişmedi.

*Halifenin şahsının mukaddes olmadığını, hesaba çekilebileceğini gördüler ve başkanlık nizâmını benimsediler.

***

1776 yılında İngiltere’ye bağlı bir sömürge olmaktan kurtulan Amerika Birleşik Devletleri, o sırada Dünyânın En Büyük Devleti olarak gördüğü Osmanlı Devleti’ni, yönetimde örnek alıyor. Abdulhamîd Hân, henüz yıkılış safhasına girmemiş olan Osmanlı Devleti’nin başındadır, 1789 da Özi’yi işgal eden Rusların Müslüman halka yaptığı zulmü öğrenince çok üzülür ve vefât eder. 

Yerine geçen, yeğeni Üçüncü Selîm, yenilik arayışlarına girecek, ileri gelenlerden lâyiha (rapor)lar isteyecek ve -kanaatimizce, isâbetli olmayan- radikal yenilik taraftarlarının görüşünü benimseyecek, o yol yıkılışa kadar devam edecektir.

***

Tam olgunluğa erişmiş bir meyvenin, içten çürümeğe başlamasına benzer şekilde, zayıflığının dış belirtilerinin göze çarpmadığı sırada, hâlâ Dünyânın En Büyük Devleti olarak görülen Osmanlı Devletinin yönetim şekli, ileride çok güçlü hâle gelecek olan, günümüzde Dünyânın en güçlüleri arasında kabul edilen Amerika Birleşik Devletleritarafından örnek alınıyor, benimseniyor, biz ise, Kavalalı’nın Kütahya’ya kadar gelmiş ordusuna karşı yardımına başvurduğumuz Avrupa’lıların yönlendirme ve etkisiyle, Mason Mustafa Reşîd Paşa’nın 16 yaşındaki Abdulmecîd'i gizli görüşmelerle kandırıp ona 1839 yılında ilân ettirdiği Tanzîmat’la resmen kabul ettiğimiz kültür emperyalizminin süregelen sonucu olarak, Avrupa’dan modeller aldık; sonuncusu, Cumhurbaşkanı, Başbakanı, parlamentosu olan Cumhûriyet idi.  Son olarak, “daha etkin, hızlı, koalisyona yer vermeyen” Başkanlık sistemini halk oylamasıyla kabul ettik : Bu sistem, Amerika’nın 1784 yılında bizi örnek alarak benimsediği sistem idi; günümüzde tekrar, başbakanlı parlamenter sisteme dönelim diyen politikacılarımız var ve bu durum, gündemi işgal eden konulardan biri!

Kendimizin farkına ne zaman varacağız?

 

26/01/2020

Yazar Hakkında:

Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olarak Arapça, Farsça, İngilizce ve Hadîs öğretti. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde İslâm Târihi Asistanı oldu. Tunus’ta doktora tezi ile ilgili malzeme topladı, dilbilgisini bildiği Arapça'nın pratiğini yapmak imkânını buldu. Dördüncü sınıfına kabûl edildiği Burgiba Yaşayan Diller Enstitüsü Arapça Bölümü’nü bitirdi. Türkiye’ye dönüp İstanbul, Başbakanlık Osmanlı Arşivinde belge inceledi. "Tunus’ta Osmanlı Hâkimiyeti" konulu doktorasını verdi. İngiltere’de, University of Cambridge’de Faculty of Oriental Studies’de Türkçe öğretti, orientalistlerin nasıl yetiştirildiklerini gördü. Türkiye’ye dönüp Diyânet İşleri Başkanlığına bağlı olarak İzmit, Ankara ve İstanbul’da vâizlik yaptı. Marmara Üniversitesi'nde 1983 yılında Yardımcı Doçent, 1986 da Doçent ve 1995 yılında Profesör oldu. İzinli olarak gittiği Malezyadaki International Islamic Universty’de 4 yıl (1991-95) Târih ve Medeniyet Bölümü başkanlığı yaptı, Osmanlı Târihi öğretti. Orada iken yazdığı Osmanlı History adı geçen üniversite tarafından bastırılıp (1999) textbook olarak kullanıldı. Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde bir yıl daha öğretim üyeliği yaptıktan sonra Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi kurucu dekanı olarak Eskişehire gitti. 2004-2005 öğretim yılında izinli olarak gittiği Kazakistan’ın Türkistan Beldesindeki Hoca Ahmed Yesevî Milletlerarası Türk-Kazak Üniversitesinde, Hollanda Rotterdam Milletlerarası İslâm Üniversitesinde bir dönem öğretim üyeliği yaptı.

Yazarın diğer makalelerinden: