Kolay Gelsin

Canım Teyzem, annemmm pek güzel serenaddı her iş başladığınızda “Canan koş kolay gelsin de” telâşınız. İşin üstüne ayağı tetik birisi koşacak ki sürünmesin çabuk bitsin diye… Koşardım telaşla (!) Artık o işler, biter miydi bitmez miydi  bilmem ama, eskilerin bu muhabbetlerini tatlı bir tebessümle hatırladım şimdi. Tam da yeni işimi başlarken. Hatta kimsenin günahını almayayım diye de, kalktım kendi başladığım işe kendim koştum. Vebali bana olsun diye… Kimsenin adı çıkmasın için ‘işi rast gitmiyor’ diye.

Hâlâ var mıdır bu tatlı törenler bilmem. Varsa da gerçekle ilintili midir? Kim bilir? Büyükler böyle yapıyorsa muhtemel onlar da büyüklerinden görmüştür. O büyüklerde daha büyüklerinden. O zaman vardır bir hikmeti. Anneler bilir. Büyükler bilir. Hatta bana göre hâlâ herşeyi onlar bilir. Bu teknoloji devrinde bile. Aklıma ilk annem gelir, teyzelerim gelir.

Daha az önce hırkayı başlarken de sordum. ‘Anne kaç ilmek başlıyorduk’ diye. ‘Kızım pinteres e baksana’ dedi. Aaa doğru ya… Pinteres diye bir derya var. Ya hu herşeyi biliyor. Artı bide paylaşıyor. Tanıdık tanımadık demeden hem de… ‘Vallahi yeminli bak. Ölümü gör kimseye verme’ demeden üstelik…  Ah pinteres örnekler senden. Google teyze bilgiler senden. Face ve watsap sosyal ilişkiler, hâl hatır… Eee daha ne olsun. Küsmüyorsunuz da. Herşey sebil. Tarz değişmiş olsa da. Hacı teyzeler, hacı amcalar ve dahi 1, 5 yaşındaki bebeklere kadar pek güzel uyum sağladık vesselam.

Yalnız pinteres bir de örneğini verdiğin işe koşup ‘kolay gelsin’ deyiversen ne alâ olacak.

Yorulmadan oturduğumuz yerde…

Oldu olacak 😉

Sevabına !

Dilin Dili

Neden belki de hiç bize uğramaya niyeti olmayan sınavları dürteriz. ‘Buraya iyi çalıştım buradan sorabilirsin’ meydan okumaları…

‘Aa onu yapamam, kesinlikle yaparım, veririm, alırım, satarım, bana bi şey olmaz, öyle olacaksa şöyle şöyle olsun tercih ederim…’ İçimize sinmiş, dilimize oturmuş gizli egolu açık özneli cümleler…

Ne büyük tehlike. 

Saatli bomba gibi. 

Kur. 

Sal evrene. 

Gelsin seni bulsun, elinde patlasın cinsinden…

Şöyle desek. Ya da hiç demesek bile.

Usulca izlesek hayatı. Sahne sırası bize geldiğinde, o oyunda rolümüz varsa sükunetle gereğini yapsak. ‘Ne düşerse üzerime- üzerimize, olgunlukla karşılasak, hakkını versek, gereğini yapsak… Sessizce. Hâl ile.

Düşününce korkunç geliyor. ‘Asla’ ile başlayan cümleler. ‘Kesinlikle’ eklenmiş yargılar…

Kendi kapanımızı kendimiz kurmak kurduğumuz kapana hazırlıksız kısılmak gibi…

Galiba uslu bir öğrenci olmanın yolu sessizlikte ve gönlün sükununda gizli. 

Dilin hadsizliğinin ucu tehlikenin çanına bağlı gibi.

Öyle mi?

Canan Aslan

Yazar
Canan ASLAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen