Bir Başka Modernizm Denemesi: Post-Modern Muhafazarlık

Kafiye uğruna mantığı, mantık uğruna ruhu kurban ederken düşünceden fersah fersah uzak; gücü, şiddeti bilinmez dalgaların atacağı şamara doğru yol alır; şamar oğlanı olmaya daha dünden hevesliymişçesine kimi zaman insan. Düşünceden uzak, kendinden bihaber; maziden firari… Gelecekten ümitsiz. Anda yemiş üzümü, temaşa eylerken semayı… Düşünceden uzaklarda oluşuyla başlar tutukluğu, sabitliği ya da sıraya alışkın sıradanlığı. Kafiyeye güdümlü sloganlara zincirlidir şahsiyeti. Kafiyeden azad olanlarsa mantığa bağlar her şeyi.

Taraf oldukça birbirini, tarafsızlığını ilan ettikçe kendi varlığını inkâr eder insan. Kabul etmekten kolaydır, inkâr. Kabul etmek, düşünmeyi gerektirir belki de bundan. Sıradanı, basiti, alışılmışı tercih eder her seferinde hiç tereddüt etmeden. Kolaya olan düşkünlüğü müdür yoksa değişimden korku mudur malum halin nedeni? Tutarlı olmayı, ya da hep aynı kalmayı sorgulamadan devraldığı mirasa sıkı sıkı sarılıp kendisi için nas yapmayı marifet bilir muhafazakar. Ona göre tutarlı olmak bağlı kalmaktır, dünden gelen pek çok şeye… Kendi savunusuna, toplumsal naslara. Çelişki güvensizlik, değişim dönekliktir. Geçmişe, geleneğe devraldığı mirasa sahip olup onu savunmaktır hayatın tek gayesi.

Devraldığı mirasın can yakmasına, önceden oluşmuş yaraları kaşıdıkça kanatmasına aldırmadan savunur muhafazakar. Geçmişi savunmak acı verecekse vermeli, can yakacaksa yakmalıdır. Mirasın can yakan, acı veren yanını tamir etmek bile ihanettir ona göre hatta bu yerine göre döneklik yerine göre alçaklığa da dönüşebilir. Babasından kalan mirası satıp savarken, eldeki sıfırı, teldeki kuşu dahi tüketirken bu kadar savunmaz, savunamaz kendine bırakılanları. Adına miras dediği tereke kayıdını… Terekeler kayıttan çıkıp değere dönüşünce (Para eder olduğunda) önce göz alır, buhar olduğundaysa ancak anlam kazanır. Düşünceden uzaklarda naslarla yaşayanlar için madde satılır, değerse ölümüne saklanmalıdır. Acı verip can yaksa da inadına bu böyle olmalıdır.

Modern insanı, düşüneni, çelişkiler içerisinde daha iyiyi arayanı; iyiyi bulup ortaya çıkarmaktan daha çok yorar, post-modern muhafazakar. Sabit, tutuklu, naslarla yaşamayı varlığının yegane sebebi yapmıştır; taptığı Tanrının değişimden yana olduğunu dahi göremez haldedir bu insan tipi.  Modern insan gördüğü bu tablo karşısında iyiyi, doğruyu, zamanın geçer akçesi sayılan bilimsel gelişmeyi, sosyo-kültürel reformları aramaktan daha çok bu kafayı değiştirebilmeyi amaç edinir kendine. Arayış durur, değişmeyeni değiştirme çabası başlar.

Yeniliğe ulaşmanın en sağlıklı yolu yeniliğe giden yolu tıkayanı değiştirmektir. Bunun ilk şart olduğunu bilerek ömrünü buna adar asıl modernist. Post-modern muhafazakar ise nasların, adına gelenek denilen sorgulanması imkansız asıl mirasın, acı çektirip can yaksa da üstünkörü savunulan mazinin değişmezlik toprağında, sadakat suyuyla yetiştirilmiş sayar kendisini. Topraktan gelen bir asalet, sudan gelen bir ayrıcalık yaratır kendine. Düşünmez, sorgulamaz ya da sorgulayamaz… Yeniyi kabullenemez bir tada sahip günü geçmiş bir nostaljiyle kızaran, olgunlaşan bir meyvedir artık her şeyiyle. Yemek için değil, yenmek için yetiştirildiğinden bihaber olarak.

Düşünmek önemlidir, ona sahip çıkabilmekse daha önemli. Asıl unutulmaması gereken değişen, değişmekte olan zamanın düşünceyi de değiştirebileceğinin farkında olabilmek. Doğayı, organizmayı değiştiren zaman; aklıda değiştirebilme gücüne sahiptir. Ancak sağlıklı düşünebilenler düşüncelerini değiştirirken zarar görmezler. Bağnaz, saplantılı, sabit düşüncelere bağımlı yaşayanlar değişmekte/değiştirmekte her daim az veya çok problemler yaşayabilirler. Muhafazakar düşünceden sıyrılamayışın doğal sonucudur bu. Bu problemle yüzleşemeyişi onu eskiye, eskiden kalan düşünceye, naslara daha bir kuvvetle sahip çıkmaya iter. Geleneğin, nasların değişimi demek muhafazakarın mağlubiyeti demektir.  Mağrur muhafazakar düşünceyi değiştiremeyeceğinden değil, yaşayacağı mağlubiyeti kabullenemeyeceğinden ayak direr değişime, değişen zamana.

Düşünce değişir elbet. Fakat bir çırpıda olmaz bu değişim. Bir çırpıda değişen, hazlar, heyecanlar ve zevklerdir ancak. Düşüncenin değişimi bir zaman, bir birikim ve her şeyden öte adil bir muhakeme gücü ve mukayese yeteneği ister.  İskeleden, rıhtımdan ya da adını sizlerin koyacağı bir limandan uzaklaşmayı göze alamaz bu nedenle post-modern muhafazakar düşünce. Muhafazakarın terakki edebilmesini engelleyen en büyük sebeptir bu bağlılık. Bu nedenle kaptansız deryaya açılmak her daim zordur onun için. Gemiyi yürütmekten daha ziyade gemiyi yürütecek olanı bekler… Her daim hazırdır aynı gemi de yolcu olmaya.

Yazar
Erhan METİN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen