Sakıncalı Kelimeler

Ağzını temizleyememiş kimi politikacıların zaman zaman, öfke ânında ağızlarından kaçırıverdikleri ayıplanacak kelimeleri kastetmiyoruz. Aslında, sigara ve/veya içkiye mahkûm, bu zararlı, çürütücü nesnelere kendini kaptırmış ve kurtaramayan kişilerin, millete nasıl hizmet edecekleri, ağızları da temiz değilse, bu edep yoksullarının önce kendilerini kurtarmaları gerektiği göz önünde tutularak böyle kişilerin seçilmemeleri, belli makamlara getirilmemeleri gerektiği konusu da mühimdir; bu konuyu bir kenara koyarak, düşünülmeden kullanılan birkaç kelime üzerinde durmak istiyoruz. Bunlar: Osmanlı İmparatorluğu, fonksiyon, misyon, kriter, mozayik, aktivite ve gâvur gazi kelimeleridir.

***

Bir varlığa, kendi adından başka bir ad vermek, ona KARŞI olmayı gösterir: İslâma şu veya bu sebeple karşı olanlar, İslâm’dan “gericilik”, Müslümanlardan da “gerici” diye söz edegelmişlerdir. Amr b. Hişâm adlı azılı İslâm düşmanına, Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi we Sellem) “Ebû Cehil“ demiştir; Amr b. Hişâm kimdir? diye sorsanız, bir Arap onu hatırlamakta zorlanır, ama, “Ebû Cehil” derseniz, hemen hatırlar.

Osmanlı Devleti’nin adı: Devlet-i  ‘Aliyye-i Osmâniyye’dir: Pek Yüce Osmanlı Devleti demektir. Bu devletten, “Devlet-i Âl-i Osmân” diye de söz edildiği olmuştur. (‘Devlet’ ile diğer siyâsî kuruluşlar arasındaki FARKI şu kitaplarımızda anlattık: Osmanlı Tarihi, Salon Yayını, 6. Basım, s.47, 495-502; Analitik Osmanlı Tarihi, İnkılâb Yayınevi 2020, s.23; Osmanlı’dan Günümüze Değişme Mâcerâmız, Akıl Fikir Yayınları 2020, s. 9-12.)

Ama, Osmanlı ile yüzyıllarca uğraşıp onu yıkmış olan Batılı gâvurlar, onu vicdânlarda da mahkûm etmek için, Osmanlı Devleti’nden isrârla, gâvurca inatla, hep Ottoman Empire (Osmanlı İmparatorluğu) diye söz etmişler, kitaplıklar dolusu çöpe atılası kitaplar, bu yâvelerle doldurulmuştur. Uğradığımız, bâzılarımızın hâlâ farkına varamadığı kültür istilâsı yüzünden, bizim okul kitaplarımıza bile bu iğrenç iftira girmiştir. İmparatorluk; emperyalizmin âleti, emperyalist ise, üniformalı, şatafatlı eşkıyâdır. 

Okul kitaplarımıza bile girmiş bu iftiranın en tâze meyvesini buyurun:

Sömürgeciler böyle okumuşları seviyor

“Bir arkadaşım telaşla tel açıp anlattı…
Oğlunun özel okuldaki öğretmeni “Osmanlı sömürgeciliği” diye bir ödev vermiş.
Çocuk yazın bu konuya eğilecekmiş…
“Anne iyi ki Osmanlı yıkılmış, 500 yıllık sömürgeciliğe son verilmiş” deyip duruyormuş.
Bir profesör de bu konuya ayrı bir önem veriyor bilirsiniz.
Eh tabii, o yaşların bir numaralı bilgi (!) kaynağı Youtube’da da Osmanlı’nın Anadolu’yu bile sömürdüğünü anlatan tonla video türedi son zamanlarda.

***

Belçika-İtalya maçını izlemek için tv’yi açtım.
Kongolu bir ailenin çocuğu Romelu Lukaku sağ elini kalbine götürerek huşu içinde dinliyor Belçika marşını…
Babası da Kongolu eski milli futbolcuydu, malum.
Eh, diyorum; onu yetiştirmiş, zengin etmiş ülkeye saygısı var.
Ama acaba hiç düşünüyor mudur Lukaku?
Belçika’nın üstün hizmet gösterenlere taktığı Kral Leopold nişanını mesela; kauçuk üretimi uğruna (yeterince hızlı çalışmayan) Kongolu kölelerin ayaklarını, bacaklarını kesmeyi emreden kralı aklından geçiriyor mudur?”

Haşmet Babaoğlu, Sabah, 5 Temmuz 2021

*****  *****  *****

Fonksiyon: Türkçemizde, yerine göre güzelim İŞLEV, ETKİ, GÖREV, HİZMET, SONUÇ kelimelerinden birini kullanmak varken, bu yabancı kelimeyi kullanan, ya dikkatsizlikle, alışkanlıkla böyle yapıyor, yahut, yabancı kökenli bir kelime kullanarak bilgi gösterisinde bulunurken, bir eksikliğini gizlediğini sanıyor.

Kullandığımız kelimelerin, kendimizi temsîl ettiğini unutmamalıyız; kendimizi ortaya nasıl koyuyorsak, karşımızdakiler de bizi öyle algılar, kabul eder. Kişi değerli ise, kendini yetiştirmiş ise, birtakım değişik şeylere, uydurma desteklere, payandalara gerek duymaz. Böyle gereksiz işler çokça yapılırsa da gülünç duruma düşer. 

***

Misyon: GÖREV kelimesi dururken, BÂTIL’ı yaymayı iş edinmiş dâl ve mudil (sapkın ve saptırıcı) misyonerlerden hatırladığımız bu kelimeyi de kimileri rahatça kullanmaktadır. Kâinâtı (Evreni) ve insanı Yaradan, ona yol göstermek için, peygamberler göndermiştir. İlk insan, aynı zamanda ilk peygamberdir. Bakmayın siz, kendilerinin maymun soyundan geldiklerini zannedenlere, insanla maymunun genleri değişik. Maymunlar, günümüzdeki insanları beğenmedikleri için mi insana evrilmekten vaz geçmiş? Londra’daki, Darwin teorisine göre düzenlenmiş olan müzede, hayat denizde başlıyor, güneş denize vurmuş (güneş nereden geldi?, onu KİM meydana getirdi?) balık, kuş (sâdece iskeletin evrimi) … maymun, ape, missing link … KAYIP HALKA, hâlâ bulunacak… 

Hemen hatırlatalım: Semâvî Dinler deyimi YANLIŞTIR: Bir tek semâvî dîn vardır: Mûsevîlik, Îsevîlik (Hristiyanlık), insanların, son merhalesinden önceki Peygamberler zamanındaki İslâm’a, insanların verdikleri isimlerdir ve son kullanma tarihleri geçmiş, Hz. Mûsa’nın, Hz. İsa’nın tebliği tahrife uğramıştır. 

Mûsevî olmak için, yahûdî anneden doğmuş olmanız gerekir, onu geçelim. Ciddî ciddî Hristiyanlık propagandası yapanlar var: Allah akıl fikir versin, Batı’da, Hz. İsa’nın hâşâ, Allah’ın oğlu/oğul Tanrı olduğu inancından sıyrılan o kadar çok vaftiz görmüş insan var ki, kiliseler, insanlar GİTMEDİKLERİ için boş kalıyor, başka işler için kullanılıyor. Misyoner denilen kişiler ise, dinden çıkmış kendi yurttaşlarından ümit kesmiş olmalılar ki, Müslümanları ayartmağa çalışıyorlar. Bizdeki gafiller de, Batı kökenli misyon kelimesini kullanarak mârifet yaptıklarını sanıyorlar. Gel de bu duruma uygun düşen şiiri hatırlama:

Bıçak soksan gölgeme, sıcacık kanım damlar;

Gir de bir bak ülkeme: Başsız başsız adamlar!

Hele bâzı hocaların, bu kelimeyi CÂMİ’ye sokmaları, CÂMİ’de kullanmaları, tüy dikmek değilse nedir?

***

Kriter: Ölçü denilse olmaz; o, Türkçedir. Avrupa menşeli kriter diyeceksiniz ki, okumuş, kültürlü, değerli, felsefe okumuş  olduğunuz anlaşılsın! Cümle âlem sizin değerinizin farkına varsın! 

Aslında, böyle yapanın, aşşşşşağılık duygusuna kapılmış olduğu, bir özenti içinde bulunduğu görülmüyor mu? Türkçe konuşuyor veya yazıyorken kriter demek ne oluyor? Türkçe ölçü kelimesinin neyini beğenmiyor?

***

Mozayik: Moda kelimelerden biri. Modaya, en zayıf, en değersiz, en silik, en şahsiyetsiz kişiler hemen atılır, uyar; farkında olduğu veya olmadığı değersizliğini öyle, modaya uyarak kapatmağa çalışır. 

Son zamanlarda bu kelime de moda oldu. Anadolu halkı için kullanan ‘akıllılar’ var. Mutlaka bir deyim kullanılacaksa, güzelim ‘ebrû’ kelimesi var: âhenkli kaynaşmayı gösteriyor.

***

Aktivite: Bu kelimenin kullanılmasındaki gülünç durumları saygıdeğer Hayâtî İnanç Beyefendi o kadar güzel anlatmış ki; söylediklerinin üzerine söz eklemek ayıp olur. Lütfen bu zâta kulak verin; iyi olur, hem de çok iyi olur.

***

Gâvur Gazi: Eğitim kurumları olduğu söylenen okullarımız iki ayaklı karikatür imâline devam ettiği müddetçe böyle acıklı ve komik lâflar işitmeğe, okumağa hazır olmamız gerekiyor.

Gazi: Allah’ın kutlu buyruklarını, İslâmı hâkim kılmak, adâleti yaymak için canını ortaya koyarak Allah yolunda cihâd eden Müslümandır. Gâvur’un ise, Allah’ın birliğinden haberi yoktur; Tanrı diye Baba, Oğul, Rûhul Kudüs olmak üzere üç ilâha inanır veya deisttir, yahut hiç inanmaz. 

İnternette dolaşan bir videoda Coni konuşuyordu: Gazeteciler de yoktu, istediğimizi yapıyorduk…

Bizim, tornadan çıkmış diplomalı sunucuya hatırlatmak gerekir ki:

Müslüman olmadan gazi olunmaz; gâvurdan ‘gazi’ diye söz etmek, ‘kutlu domuz’ demek gibidir.

10 Temmuz 2021

       

 

Yazar
Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olara... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen