İlig Tutup Törüg Etmiş

İlig Tutup Törüg Etmiş[1]

Kül Tigin Âbidesi’nin Doğu Cephesi şu muhteşem cümlelerle başlıyor:

“Üze Kök Tengri asra Yağız Yer kılındukda ikin ara kişi oglı kılınmış. Kişi oglında üze eçüm apam Bumın Kagan, İstemi Kagan olurmuş. Olurupan Türk budunung ilin törüsin tuta birmiş, iti birmiş. Tört bulung kop yağı ermiş. Sü sülepen tört bulungdakı budunug kop almış, kop baz kılmış. Başlıgıg yükündürmüş, tizligig sökürmüş. İlgerü Kadırgan Yış’ka tegi kirü Temir Kapıg’ka tegi kondurmuş. İkin ara oksuz Kök Türk ança olurur ermiş, alp kağan ermiş. Buyrukı yime bilge ermiş erinç, alp ermiş erinç. Begleri yime budunı yime tüz ermiş. Anı üçün ilig ança tutmış erinç. İlig tutup törüg itmiş. Özi ança kergek bolmış.”

Dikkatli okunduğunda, pek çok kısmı kolayca anlaşılacak bu hârikulâde hitâbet cümlelerini günümüz Türkçesine aktardığımızda, şu cümleleri kurabiliriz:

“Üstte Mâvi Gök, altta Yağız Yer kılındıkda, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. İnsan oğlunun üzerine ecdâdım Bumın Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini, töresini tutuvermiş, düzenleyivermiş. Dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört tarafdaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş. Doğuda Kadırgan Ormanı’na kadar, batıda Demirkapı’ya kadar kondurmuş. İkisi arasında pek teşkilâtsız Kök Türk, öylece oturuyormuş. Bilgili kağan imiş, cesûr kağan imiş. Buyruğu (maiyeti) yine bilgili imiş tabiî, cesûr imiş tabiî. Beyleri de, milleti de doğru imiş. Onun için ili öylece tutmuş tabiî. İli tutup töreyi düzenlemiş. Kendisi, öylece vefât etmiş.”

Türk yazılı kültür târîhinde adına “siyâsetnâme” denilen bir eser çeşidi vardır. Siyâsetnâmelerde, devlet adamlarına devlet idâresi dersleri verilir, nasîhatler edilir. Bu kabîl dersleri ve nasîhatleri verecek kişilerin, yâni siyâsetnâme müelliflerinin, bizzat kendileri siyâset içinde pişmiş tecrübe sâhibi kimseler olması, yazılan eserin âyârını yukarıya çıkarır. Türk târîhinde, Dünyâ çapında şöhrete kavuşmuş siyâsetnâmeler yazılmıştır. Yûsuf Hâs Hâcib’in “Kutadgu Bilig”i, Nizâmülmülk’ün “Siyâsetnâme”si, Lûtfî Paşa’nın “Âsâfnâme”si, bu vâdîde akla gelen ilk eserlerdir. 

Geniş bir çerçeveden bakılınca, Orhun Âbideleri’nde yer alan metinler, siyâsetnâme târifine tıpatıp uymaktadır. Zîrâ, Orhun Âbideleri’nde, Türk Devleti’nin geçmişi, bugünü ve geleceği üzerine pek parlak huzmeler tutulmaktadır. Orhun Âbideleri, aynı zamânda, Türk soyunun en mânâlı mezâr taşlarıdır. Bu âbideler, Kök Türk Devleti’nin üç büyük ismi Bilge Kağan, Kül Tigin ve Bilge Tonyukuk adlarına dikilmişlerdir. Tonyukuk Âbidesi’nin metni de Tonyukuk’a âittir. Âbidelerin ilk dikileni Tonyukuk olduğu için, o, bizim adı bilinen ilk yazarımız olma şerefine de ulaşmıştır. Kül Tigin ve Bilge Kağan âbidelerindeki metinleri de yine bir Kök Türk tigini, yâni şehzâdesi olan Yolluğ Tigin kaleme almıştır. Dolayısıyla, Orhun Âbideleri diye bilinen bu siyâsetnâmelerin iki yazarı vardır: Tonyukuk ve Yolluğ Tigin. Bu iki uluğ Türk, Yûsuf Hâs Hâcib, Nizâmülmülk ve Lûtfî Paşa ile aynı mevkide, fakat onlara kıdem farkı atarak yer almaktadırlar.

Kül Tigin Âbidesi’nin Doğu Cephesi’nden aldığımız yukarıdaki satırlarda, Kök Türk Devleti’nin kurucusu iki kardeş, Bumın ve İstemi Kağanlar anlatılmaktadır. Bilge Kağan, Bumın Kağan’ın iki asır sonraki torunudur ve bu âbideyi, ölümü ile ülkeyi yasa boğan kardeşi Kül Tigin için diktirmiştir. Yolluğ Tigin, âbide metnini, büyük ihtimâlle Bilge Kağan’ın sözlerini taşa aktararak yazmıştır. Burada ortaya konan devlet manzarasını, târîhin her çağındaki bir Türk devleti için rahatlıkla düşünebilirsiniz. Etrâfı düşmanla çevrili, fakat gayret ve azmi ile o düşmanları alt etmeyi başarmış bir Türk devleti, târîh boyunca hiç değişmemiştir. Böyle durumlarda neler yapılması gerektiği, Bumın ve İstemi Kağanların şahıslarında, inci dânesi kelimelerle ifâde edilmiştir.

Orhun Âbideleri’ni okumayan ve ondan ibret dersleri çıkarmayan bir neslimiz var. Ne kadar esef etsek azdır…

 

[1] ilig tutup törüg etmiş: ili (ülkeyi, vatanı) tutup (koruyup) töreyi düzenlemiş.

Yazar
Turgut GÜLER

1951 yılında Afyonkarahisâr’ın Sultandağı ilçe­sine bağlı Dort (bugünkü Doğancık) köyünde doğdu. Âilesi, 1959 Ocağında Aydın’ın Horsunlu kasabasına yerleşti. İlkokulu orada, Ortaokulu Kuyucak’da okudu. İki hafta kadar ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen