Evliyâ Çelebî’yi Okumak

Milletlerin hâfızalarına kazınmış bâzı isimler, mukaddes mefhûmlar gibidir. Onların incinmesine, zedelenmesine, millî vicdân aslâ râzı olmaz. Türk milletinin indinde de, bu kabîl isimler vardır. Evliyâ Çelebî, bu zümreden hürmetli bir Türk oğludur. Onun yazdıklarını okumak, başlı başına bir millî vazîfe addedilmelidir. Zîrâ, Türk çocuğunun Evliyâ Çelebî’den alacağı çok şey bulunmaktadır.

Evliyâ Çelebî, bugün bütün memleket sathına yayılmış bir millî markanın adıdır. Onun adını taşıyan câmiler, sokaklar, caddeler, semtler, istisnâsız Türkiye’nin dört bir tarafına, her bucağına serpilmiştir. Bu hâl, onun çok canlı bir şekilde yaşadığının ve Türk milleti ile aynîyet kazandığının açık bir işâretidir.

Son zamânlarımda, zevk ve şevkle Evliyâ Çelebî’yi okuyorum. Kitap piyasasında pek çok Evliyâ Çelebî çalışması var, ama bendeniz, onu kendi kaleminden okumayı yeğledim. Araya kimseyi koymadan, doğrudan kendisinin yazdığı gibi, “Seyâhatnâme”yi okuyorum. Bitmesine az kaldı ve bitecek diye korkuyorum. On ciltlik ve pek hacimli “Evliyâ Çelebî Seyâhatnâmesi”, aslında büyük bir Türklük ansiklopedisi. Onun içinde târîhden coğrafyaya, folklordan filolojiye, etnografyadan atasözü ve deyim derlemelerine varıncaya kadar, Türk milletinin hemen her sâhadaki haslet, meziyet ve husûsiyetleri, üstelik başka milletlerle mukâyese edilerek verilmiştir.

Evliyâ Çelebî’nin eksiği ve kusûru yok mudur? Elbette vardır. Hem de tümen hesâbı ile. Çünkü, o da bir insandır ve bütün insanlar gibi hatâya, kusûra, eksiğe meyilli olarak yaratılmıştır. Onun yazdıkları arasında, çok açık bilgi yanlışları vardır. Meselâ Akkoyunlu Uzun Hasan’ı Emîr Timur’la muâsır göstermesi, bunlardan biridir. Timur, Yıldırım Bâyezîd’in, Uzun Hasan ise Fâtih Sultan Mehmed Hân’ın muâsırıdır. Bu iki neslin aralarında bir asra yakın bir zamân farkı vardır. Ne var ki, bunun böyle olduğunu bilmek, Evliyâ Çelebî’nin söz lezzetini aslâ ve kat’â aşağıya çekmiyor. Sözün özü, Evliyâ, yanlışı ve hatâyı söylerken de pek câzip, pek lâtif olmayı beceriyor.

Günlerdir, zihnimde ona bizden bir kalem arkadaşı, daha da ötede bir kader yoldaşı aradım. Nice meşhûr Türk’ü, Evliyâ’nın önünden geçirdim. Sonunda, Onun yaptığını, ondan önce denemiş ve yapmış olan mübârek ismi buldum. Evliyâ Çelebî, bizim ikinci Kâşgarlı Mahmûd’umuzdur. “Dîvânü Lügâti’t-Türk” ile “Seyâhatnâme” arasında o kadar çok yakınlık ve benzerlik var ki, insan şaşıp şaşıp kalıyor. Kâşgarlı Mahmûd, fânî Âlem’deki ömrünü Evliyâ Çelebî’den önce tamamladığına göre, bu iki yektâ Türk’den ikincisi, birincisini taklîd etmiştir. Buradaki “taklîd” sözünü, elbette medhetmek maksadıyla kullanıyoruz. Bir kişinin, velev ki o kişi Evliyâ Çelebî olsun, Kâşgarlı Mahmûd’u taklîd etmesi, ona ancak daha yüksek bir rütbe sağlar.

Kâşgarlı’nın eserinden, Kâtib Çelebî haberdârdı. “Keşfü’z-zünûn”daki kitap listesinde “Dîvânü Lügâti’t-Türk” de var. Evliyâ Çelebî ile Kâtib Çelebî, aynı çağın Türkleri. Dolayısıyla, Kâtib Çelebî’nin bildiğini Evliyâ’nın da bilmesi, pek tabîidir. O, rûyâsında gördüğü Hazret-i Peygamber’den “şefâat” yerine dil sürçmesiyle “seyâhat” dilerken, mutlaka yastığının altında bir “Dîvânü Lügâti’t-Türk” nüshası vardı..

Yazar
Turgut GÜLER

1951 yılında Afyonkarahisâr’ın Sultandağı ilçe­sine bağlı Dort (bugünkü Doğancık) köyünde doğdu. Âilesi, 1959 Ocağında Aydın’ın Horsunlu kasabasına yerleşti. İlkokulu orada, Ortaokulu Kuyucak’da okudu. İki hafta kadar ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen