Utanmak Tarihe mi Karışıyor?

“Göster Allah’ım bu millet kurtulur tek mucize,                                                                
Bir utanmak hissi ver gayb hanenden bize”                                                                                            
Mehmed Akif

İnsanın “Düşünen bir hayvandır” diye tarif edildiğini çok duymuşsunuzdur. İlmin, fiziğin ötesi ile alâkasını kestiğinden beri insanı hayvanla mukayese etme temayülü çok artmıştır. Hâlbuki insan, kaynağını kâinatın yaratıcısından alan bir ifâdeyle “Eşref’i mahlûkattır.” “Yâni yaratılmış olanların en en şereflisidir. Hayvan olmadığı için de düşünür, düşündüğü için de ızdırab çeker ve bir de UTANIR. 

Evet, insan hayvan cinsinden çok farklı olduğu için de utanır. Yalnız son zamanlarda insan cinsi de,  kendisini hayvanlarla karşılaştıranları mahcup etmemek istercesine bu iki vasfından da süratle soyunmaktadır.  Düşünmek ve utanmak insanlar âlemini her sahada büyük ölçüde terketmiş görünmektedir. Sokaklar ve deniz kenarlarıyla şehirler, hele “Turistik” sıfatını iftiharla! taşıyan şehirler şaşırtıcı bir çıplaklığın, daha doğrusu müstehcenliğin, utanmazlığın sergilendiği yerler hâline gelmiştir.

Hâlbuki bir zamanlar utanan insanlar vardı. Yüzleri mertliğin aydınlığıyla pırıl pırıl delikanlılar ve simaları edebin ve hayânın nuruyla daha da güzelleşmiş genç kızlarımız vardı. Bu gün “Hayat kadını” denilen bedbahtların geçmişteki benzerleri dahi utanır, boyunları bükük gezerlerdi.

Günümüzde ise kadınlarımız ve genç kızlarımız sadece plajlarda değil sokaklarda bile ceza kanunlarının “Adâba mugayir” diyerek ayıp ve suç saydığı tavırlar ve kıyafetlerle gezip, öpüşmek diyemeyeceğim bir aşırılıklarla sevişiyorlar bile… Utanmazlığın karşılığı olarak ödenen büyük ve kirli paralar ihtimal helâl kazançlara da karışmış olmalı ki, bazı âile kadınları da artık utanmıyorlar. Mesela elinde çocuğu bir porno filmin yırtık kadınından farksız kıyafetiyle salına salına yürüyen bu kadınının kafasının içinde acaba utanmayı bilmeyen bir zavallı hayvanın beyni mi var? Ya yanındaki erkek… Baba ve koca ismini taşıyan bu erkek… Acaba onun kafasında da hayvanlar tarihine “eşini hiç kıskanmayan tek hayvan” diye geçen bir domuzun beyni mi nakledildi? Yoksa hayâtın kaynağı olan güneş edebin ve hayânın nasılsa kalabilmiş son kırıntılarını mı da silip süpürdü?

Ama insan neslinde eskidenberi uluorta soyunanlar olmuştur. Büyüklerinin kollayıp gözettiği çocukları saymazsak “deliler ve sarhoşlar” diyebiliriz. Çocuklarda daha akıl gelişmemiş,  diğer iki grupta ise hastalanmış veya kazaya uğramıştır.

Yazar
Hicran GÖZE

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen