Dedemin Ardından

Buz gibi ellerin avuçlarımda dedem. Ayakların da buz kesmiş. Ne kadar örtsek, ne giydirsek de kâr etmiyor değil mi? Rengin solmuş. Yeşil gözlerini sis bürümüş. Yorgun göz kapakların yarı açık, yarı kapalı. Ağzında diş yok, başında saç da. Soğuk bir ter alnında. Annem bezini değiştirdi şimdi dedem, sanki yeni doğmuş bir bebek gibisin kundakta.

Buz kesmiş ellerin dedem. Ellerin avuçlarımda… Gözlerin boşluğa bakıyor biz yokmuşuz gibi başında. Zemzem’in ıslaklığı var sessizce “Allah” diyen ağzında. Evet, belli ki vakit geldi dedem. Belli ki gideceksin bu ellerden. Bıraktığın ellerimi tutacak bir “dedem” olmayacak artık. Artık bu eller unutmayacak ölümün soğukluğunu. Ellerimi tutup “gözel gızım” diyen olmayacak. 

Hatıralar canlandı gözümde. Bana hacdan oyuncak bir bebek getirmiştin. Plastik bebeğimin mavi saten bir elbisesi vardı. Yan tarafından kurunca, bir sağa bir sola dönüyor, adını sonradan öğrendiğim “ksilofon” denilen müzik aletini çalıyordu. Onu oynamaya kıyamazdım dedem. Sakladım çocuklarıma göstereyim diye. “ Bakın, bunu dedem bana hacdan getirdi” diyebileyim diye. Hayalim gerçek oldu dedem, bak söylüyorum şimdi…

Plastik bebek, kıymetini sizden almıştı. Canım anneannem ve dedemden. Sen ellerimi tutunca, ben yine o küçük torunun oluyorum dedem. Şaka yaptığın küçük bir kız. Söyle, yine şaka yapıyorsun değil mi?

 

kirmizilar.com

 

Sen gittin, “dede” kelimesi de çekti gitti seninle birlikte. Kaç yaşında olursa olsun dedesi olunca insan kendini çocuk hissediyormuş meğer. Sen gittin ben büyüdüm. Sen gittin masal bitti…

Yağmur ığıl ığıl iniyor üstümüze. Bak, Ulu Cami’de saf tutmuş sevenlerin, en önde sen… “İyi bilirdik” diyor herkes. Nasıl iyi bilmesinler kimseye zararı dokunmayan bir insanı? “Helal olsun” diyor cemaat, cümle haklar, “helal olsun” dedem…

Aralığın 11’inde Kütahya böyle ılık mı olur? Yağmur böyle sakin mi yağar? Toprak böyle güzel mi kokar dedem? Bak komşuların da yeni gelmişler. Toprakları kabarık. Başlarında bir kazık. Kimi bir günlük, kimi bir haftalık. Kimi “gencecikmiş” diyoruz “yazık”. Sekseni aşsa da gidenin yaşı, yine de zormuş ayrılık. Ahh ayrılık…

“Emir demiri keser” derdin hep. Emir büyük yerden dedem. Emir geldi “söz kesildi”. İkindi geçti, vakit akşama evrildi… Sen yoksun. Ellerin yok.  Artık üşüyoruz çok… 

Canım dedem “Ramazan oğlu Kadir” için  duâlarınızı eksik etmemeniz temennisi ile…

                                                                                                    

            

 

 

 

Yazar
Sevil DAĞCI

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen