Hz. Nûh’un Gemisi Ağrı’da Mı, Cûdî’de Mi?

23 Aralık 2022 Cuma günü, Televizyonda, İstanbul Teknik Üniversitesi işbirliğiyle, Ağrı’da Nûh A.S. ın gemisinin kalıntılarının arandığı, oradan alınan toprak parçalarının incelendiği haber veriliyordu.

Uğradığımız KÜLTÜR İSTİLÂSInı, şaşkınlığımızı ilân eden bir haber!

Şimdi, lütfen dikkat edelim:

Hz. Nûh’un gemisi, Tevrât’a göre (Tekvîn 8/6) Ararat (Ağrı) Dağı’nda, Kur’ân-ı Kerîm’e göre ise (Hûd Sûresi <11> 44. âyet-i kerîme) Cûdî Dağı üzerinde karaya oturmuştur. Cûdî Dağı, Dicle’nin, Türkiye’den çıkıp Sûriye’ye girmek üzere yanından geçtiği Cizre ilçemizin yakınındadır. 

Vâkı‘alar ise özet olarak şöyledir:

Ağrı Dağı’nda gemi kalıntısının olduğu zannının kaynağı, Ağrı Dağı’ndaki bir çoban’ın, daha sonra Kudüs ve Bâbil Archdeacon’u Dr. Nûri’nin, Birinci Dünya Harbi’nde orada uçan Rus pilotu Roskowitzki’nin, İkinci Dünya Savaşı sırasında bölgede uçan bir Rus ve dört Amerikalı pilotun[1] iddiâları’dır.

Bu, sadece bir iddiadan ibârettir. Bu iddiayı destekleyecek, isbat edecek HİÇ BİR ŞEY BULUNAMAMIŞTIR. İşin uzmanına bakalım:

Tûfân Uzmanı Amerikalı Dr. Aaron Smith yıllarca çalışıp Nûh’un Gemisiyle ilgili yayınların tam bir koleksiyonunu yaptı. Tûfân hakkında 72 dilde 80 000 eser vardı ve bunlardan 70 000 i, Gemi’nin efsânevî kalıntısından söz ediyordu. Dr Smith 1951 yılında, 40 kişilik ekibiyle Ağrı Dağı’nın buz tepesinde 12 gün kaldı: HİÇBİR ŞEY BULAMADI. (In 1951 Dr. Smith spent twelve days with forty companions to no purpose on the ice-cap of Ararat)[2]

Diğer bir Avrupa’lı araştırıcıya ve bulduklarına bakalım:

1970 li yıllarda Alman araştırmacı Freideric Bender ise Cûdî dağına çıkmış ve orada bulunan tahta parçalarının 6630 yıllık olduğunu duyurmuştur.[3]

İktibâs ettiğimiz The Bible as History’de, Tûfan anlatılırken, Gılgamış Destanı ile Tevrât nakli paralel olarak verilmektedir. Gılgamış Destanı’nda geminin Nisir dağında, Tevrat’ta ise Ararat dağlarında karaya oturduğu anlatılmaktadır.[4] Eski Bâbil çiviyazı tabletlerinin, Nisir Dağı’nın yerini itinâ ile belirttiği, onun Dicle ile Zab ırmağının mansabı arasında olduğu bildirilmektedir.[5] İlk basımı 1956 yılında yapılan, kullandığımız nüshası, 13’üncü basım olarak 1967 de yapılmış olan kitapta belirtilen, Nisir adı ile geçen dağın Cûdî olduğu anlaşılıyor. Bu bakımdan, kitabın yayımlanmasından onlarca yıl sonra da olsa, Alman araştırmacı Bender’in yaptığı iş, önemlidir; gerçeğe yöneliş’in habercisi, öncüsü sayılır. Fakat ne yazık ki, bu, GERÇEĞE YÖNELİŞ İŞİNİN ARKASI GELMEMİŞTİR: gelseydi, Nûh’un Gemisinin Cûdi’de olduğu ilân edilirdi! Bu ilân da, özellikle Hristiyan âleminde büyük bir depreme yol açardı!

Bilindiği gibi, Basra körfezi’nden başlayıp Mısır’a uzanan hilâl biçimindeki bölgeye Bereketli Hilâl (the Fertile Crescent) denir; Bu bölge uygarlığın beşiği kabul edilir. Bilinen bütün Peygamberler bu bölgede yaşamışlardır.

 

kirmizilar.com

The Bible as History, p. 29 uygarlığın 4000 küsûr yıl önceki büyük merkezleri      

Bu haritayı devam ettirirsek Cizre ve Cûdî, Tûfân alanına girer. AĞRI (ARARAT) girmez.

Görüldüğü gibi, Nuh Aleyhisselâm’ın yaşadığı bölge içinde Ararat (Ağrı) YOKTUR, fakat, geminin oturduğu yer olarak Kur’ân’da belirtilen CİZRE vardır!      

Diğer bir araştırmaya bakalım: 

Tecrübeli Amerikan ve İngiliz arkeologlardan kurulu, başlarında Sir Charles Leonard Woolley’in bulunduğu bir araştırma ekibi, 1923 yılından başlayarak, kazı mevsimlerinde 6 yıl müddetle, Basra Körfezi’nin kuzey-batısında, Sümer kral mezarlarının bulunduğu Tell Mukayyar’da kazı yaparak Ur kentini ortaya çıkardı. Kral mezarlarını kazmağa devam ettiler, çanak, çömlek parçaları buldular, Woolley ham toprağa ulaşmak istiyordu. Epeyce kazıldıktan sonra çömlek parçaları bitti.

Woolley zemîne dikkatlice bakınca gördü ki, alttaki BALÇIK idi KATIKSIZ BALÇIK! Üç metre kadar kalınlığı olan balçıkta, SUDA YAŞAYAN HAYVAN FOSİLLERİ VARDI! Balçığın altındaki tabakada ise çömlekçi çarkının îcâdından önce yapıldığı anlaşılan kaba saba parçalar vardı:

Woolley, acaba Fırat ırmağı yatak mı değiştirdi? Bu mil (balçık) tabakası oradan mı kaldı diye düşündü; Ama HAYIR! Bu balçık, mil tabakası, Fırat’ın yatağından daha yüksekte idi! Bu mil tabakasının altında da insanların yaşamış olduğunu gösteren çömlek parçaları vb. vardı. Ham toprak daha da altta idi!

kirmizilar.com

1. Kralların mezarları

2. Çanak çömlek parçaları

3. Balçık tabakası (3 metre)

4. Tûfândan önceki çağdan kalan parçalar      

kirmizilar.com 

 

a) Fırat Nehrinin yatağı

b) Tûfân’ın bıraktığı mil (balçık) tabakası

c) Woolley ‘Tûfân’ın üstünde kalan tepeler’ diyor; oysa, Tûfân, tepeleri de kapladı, Tûfân’ın bıraktığı balçık, tepelerin üzerinde ol- duğu için tepe altında balçık tabakası yok. (Çizim doğru; Woolley, Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Nûh’un ‘dağa sığınırım’ diyen oğlu Yâm (Ken‘ân)a: ‘Bugün Allah’ın gazabından kurtulacak, ancak O’nun acıdığıdır’ (Hûd Sûresi 44. âyet) dediğini, Tûfân dışında tepe, dağ kalmadığı gerçeğini bilmediği için tepeyi gösteriyor, ama, Tûfân’ın, tepeyi de örtüp balçığı tepe üzerinde bıraktığını ihmâl ediyor. O balçık tabakasının da üzerinde rüzgârın zamanla getirdiği toprak olabilir. Çizim doğru, yorumu eksik.) (M.M.)

Bunun tek bir açıklaması olabilirdi: Mil (balçık) tabakasını, orada uzunca müddet kalmış olan suyun bırakmış olması gerekirdi, o tabakanın altında bulunan kalıntılardan, orada daha önce insanların yaşamış olduğu anlaşılıyordu!

O gün Mezopotamya’dan TUFAN’I BULDUK telgrafı çekildi. 

Bu haber bütün Amerikan ve İngiliz gazetelerinde başlıkta verildi.[6]

“The Flood–that was the  only  possible  explanation  of  this great clay deposit beneath the hill at Ur, which quite clearly separated two epochs of settlement. Te sea had left its unmistakable traces in the shape of remains of little marine organsims embedded in the clay.”[7] Sonra Woolley tamamen  emin olmak için 300 m kadar ileride bir kazı daha yaptırdı, sonuç aynıydı. Tufan’ın Basra körfezindeki kapladığı alanı tesbit etti: 400 mil uzunluğunda ve 100 mil genişliğinde bir alandı.

Bugün için “yerel bir olay” diyebileceğimiz bu hâdise, o günün insanlarının bütün dünyasıydı.[8]

 

TÛFANIN KAPLADIĞI YERLERDE DENİZDE YAŞAYAN HAYVAN FOSİLLERİNİN BULUNMASI GEREKİR. AĞRI’DA FOSİL YOK! OLMAYAN ŞEY TABİİ BULUNAMAZ!

Buyurun, yine Avrupalı’ların çizdiği TÛFÂN HARÎTASI:

Babil, Fırat, Dicle Üzerinde Bağdad görülüyor. Kendi çizimlerine göre de, Tûfân, Ararat’a ULAŞMIYOR!

 

kirmizilar.com

Nûh A.S. ın gemisinin Cûdi’de karaya oturmuş olduğu, yine Batı’lı, Hristiyan araştırmacılar tarafından böyle ispatlanmış durumda iken, Tanzimat depreminden kaynaklananan  zeminde öğretime devam edildiği için, BİZİM bilim adamlarımız da,  geminin  Ağrı (Ararat)da karaya oturmuş olacağını ispat etmeğe çalışmaktadırlar. Bu YANLIŞ anlayış, bilim dünyasına,  sanki bir olgu imiş, gerçek imiş gibi sunulunca da,  tahrife uğramış Tevrat doğru, Kur’ân-ı Kerîm, hâşâ yanlış olarak kabul edilecek.!

Kültür İstilâsı, BÖYLE BİR FELÂKETTİR ve Tanzîmat’tan beri tuttuğumuz yoldur.

***

23.12.2022

Dipnotlar

[1] Werner Keller, The Bible as History, (translated from the German by William Neil D.D.), (London: 1967) pp.58-59. (Bu kitabın 1967 basımını kullanıyorum. Daha sonraki basımlarında bâzı değişiklikler gördüğümü belirtmeliyim.)

[2] The Bible as History, p. 59.

[3] Cavit Yalçın, Kavimlerin Helâki, İstanbul 1995, s. 23 ten naklen: Musa Kâzım Yılmaz, “Kur’ân-ı Kerîm ve Tefsirlerde Hz. Nûh ve Tûfân”, Cizre Kaymakamlığı, Hz. Nûh’tan Günümüze Cizre Sempozyumu, 1999, s. 27.

[4] “İlkçağlardan bugüne kadar Cûdî dağı, Novakin, Hılgirt, Gudi, Missir ve Cûdî adları ile anılmıştır… Asurlular  Gudi adını yasaklayıp, yerine Asurca bir kelime olan Missir (Nissir) adını kullandılar ve Cûdî dağının adı artık Missir dağı oldu. Missir adının Cûdî (Gudi) dağı olduğunu biz yine bölgedeki incelemelerimizden de anlıyoruz. Cizre’nin 3 km. kuzeyinde adı Kurtuluş köyü olarak değiştirilen köyün adı Missiri köyüdür.”: Abdullah Yaşın, “Nûh’un Gemisi, Cûdî ve Cizre” Hz. Nûh’tan Günümüze Cizre Sempozyumu, 1999, s. 38.

[5] The Bible as History, p.57.

[6] The Bible as History, p. 50.

[7] gös. yer.

[8] age. S. 51.

Yazar
Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olara... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen