ABD’nin “Suriye PeKaKası” Uydu Devletçiği

Hep birlikte anımsayalım, fizikte tüm zamanların evrensel bir gerçekliği vardır: “yaşam boşluk kabul etmez.” İlk okullarda yardımcı herhangi bir donanıma ihtiyaç göstermeyen bir deney belleklerde yer etmiştir, bilirsiniz. İsterseniz, hep birlikte anımsayalım mı? Fizik dersinde öğretmen çantasından çıkardığı su bardağını masanın üzerine koyar. Ardından boş bardağı gösterip sorar; “Çocuklar, bu gördüğünüz bardak dolu mu, boş mu? Çocuklar hep bir ağızdan, “Boş öğretmenim” der. Öğretmen basit gibi gözükse de hafızalarda iz bırakacak şu cümleyi söyler. “Bilemediniz çocuklar, hiçbir şey boş kalmaz. Şu anda bardak hava ile dolu. Su koyduğunuz zaman da hava çıkar su ile dolar’’der. Bu fizik kuralı sadece madde için değil insanın tüm hayat alanları için geçerlidir. (1) Kuşkusuz, her yerde geçerli olan bu kural uluslararası ilişkiler ve dış politikada da geçerli bir kuraldır. Kısaca hiçbir yer boşlukla ifade edilemez, boşluklar doldurulur. Bir çıkarımda bulunalım, isterseniz. DAİŞ’in boşalttığı yerlerin ABD desteğiyle ‘Suriye PeKaKası’tarafından doldurulduğu gibi. Kısaca ‘Suriye PekaKası’ dediğim “PeKaKa/KCK Terör Örgütünün Suriye Kolu”: ‘PYD-YPG’yi kastediyorum. Farkındasınız, ‘PeKaKa’yı “PeKeKe” şeklinde okuyanlar size “Özgürlük Savaşçısı”olduğunu deklere edenlerdir. Tabii bu arada kamuoyunu kandırmak her zaman bedava. Herkes tarafından anlaşılacağı üzere, ‘PYD-YPG’ yapılanmasında sihirli sözcük ‘Demokratik olma’dır. Kürtçe PYD (Partiya Yekitiya Demokrat) Demokratik Birlik Partisi, onun silahlı gücü Kürtçe YPG (Yekîneyên Parastina Gel) de ‘Halk Savunma Birlikleri’ ya da en çok kullanılan şekliyle de ‘Suriye Demokratik Güçleri’dir.  Bu yapı ‘PeKaKa’nın silahlı kanadı HPG (Halk Savunma Güçleri) ’ye benzer bir şekilde örgütlendirilmiştir. PeKaKa/KCK başlığı önemli, çünkü çatı örgütüdür. 185.000 km.2 ‘lik Suriye topraklarının üçte birini elinde tutan, yüzde 70 su kaynakları ve neredeyse tüm petrol kaynaklarından yararlanan “Dört Parçada Kürdistan” olgusunun Suriye ayağını teşkil eden bir örgütleşme sistematiğidir. 15 Şubat 2002 tarihinde Diyarbakır Barış Derneğinin düzenlediği etkinlikte konuşan Yahudi kökenli ABD’li Prof. Dr. Naum Chomsky Osmanlı Devleti zamanından dem vurarak bu yol haritasını bütün ayrıntılarıyla ortaya koymuştur. Bu konuşması nedeniyle mahkemeye de verilmiştir. Bu yol haritası, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğünü hedef almanın yanı sıra, ‘Dört Parçada Kürdistan’ olgusunun Suriye’nin dışındaki üç ülkesi Türkiye, Irak ve İran’ı da aynı anda etki altına alabilecek, bölgenin kaderine doğrudan etki edebilecek stratejik bir yol haritasıdır. 

Aslına bakarsanız, bunun Türkçe ’deki karşılığı PeKaKa’nın gerek yurt içinde gerekse Kuzey Irak sahasında yaşadığı sıkışmışlıktan kurtarılmasına yönelik olduğu açıkça görülmektedir. ABD desteğiyle güçlendirilmiş, ‘Suriye PeKaKası’ söylemekten daima imtina ettiğim, sıkça kullanılan Kürtçe kısaltmaları ile ‘YPG/PYD’, bana kalırsa Türkiye’nin bekasına yönelik en önemli tehdit olarak kabul edilmelidir. Neden? Nedeni son derece açık değil mi? sevgili okurlar. Ancak, nedense Türkiye’de bu konuda hâlâ kafalar karışıktır. Bırakın ‘YPG/PYD’nin kısaca ‘Suriye PeKaKa’sının terör örgütü olma tartışmasını, muhalefet tarafından ‘Suriye Demokratik Güçleri’ olarak bile kabul edilmekte ve seslendirilmektedir. (2) Arada sırada etkinliklerinde İngiliz İstihbarat Servisi tarafından üretilmiş o mahut bez parçaları da bayrak olarak asılabilmekte, afişleri yapıştırılabilmektedir. 

ABD ‘Suriye PeKaKası’nı kendi ayakları üzerinde durabilen bir uydu devletçik haline getirebilmek için örgütü ekonomik bakımdan güçlendirmeyi de büyük bir hedef olarak belirlemiştir. Bu cümleden olmak üzere Suriye PeKaKası ABD Delta Crescent Petrol Şirketi ile Suriye’nin kuzeyinde petrol sahalarının çalıştırılması ve pazarlanması konusunda bir anlaşma imzalanmıştır. Daha doğru bir deyişle dünyada ilk kez devlet dışı bir aktör/terörist bir grup muhatap alınmış ve terör örgütünün yasallaşması yönünde uluslararası bir adım atılmıştır. (3) ‘Suriye PeKaKası’nın ABD’li şirketle petrol anlaşmasının arka planında Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün hedef alınmasının yanı sıra Türkiye, Irak ve İran’ın da aynı anda etki altına alınabilmesi amaçlanmıştır. ABD’nin “Suriye PeKaKası” Uydu Devletçiğinin temeli bu şekilde oluşturulmuştur. DAİŞ’ten sonra bu oluşuma verilen görevlerden birisi de İran tarafından Irak üzerinden Suriye’ye uzanan Irak’ın Şii ve Sünni ayrışmasını sağlayacak Şii Koridorunun önüne set çekilmesi de hedeflenmiştir. 

Şimdi gelin de Trump’ı hayırla yad etmeyin, çünkü ABD derin devletinin karşısına dikilerek Suriye’deki ABD askerlerinin çekilmesine bir tek o karar vermişti. Bu arada ABD üslerinin Suriye’de güçlendirilmesinin mimarlarından birini de bu konuda unutmayalım. Kastettiğim, Başkan Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’dir. Bu karar sonrası 2019 Kasım ayının sonunda görevi bırakan, Jeffrey, ABD’nin yeni Başkanı Biden’a hitap ederek “Trump yönetiminin Orta Doğu politikalarını takip etmesi” tavsiyesinde bulunması da bir o kadar manidardır.  ABD’de savunma analizleri yapan “Defense One” adlı siteye konuşan Jeffrey, Donald Trump yönetiminin Suriye politikasını savunduğu gibi, Trump’ın 2019 yılında Suriye’den Amerikan askerlerini çekme kararının herkes için sürpriz olduğunu söylemiştir.  Jeffrey, daha sonra sunulan bazı gerekçelerin ardından Trump’ın 200 civarında ABD askerinin kalmasına ikna olduğunu belirtmiştir. (2) Sunulan gerekçeleri tahmin etmek hiç de güç değildir. Şimdiki asker sayısı da Temsilciler Meclisi kayıtlarına göre 900 civarındadır.

ABD derin devletinin, yani ‘Kurulu Müesses Nizam’ın adamı Joe Biden’ın yönetime gelmesiyle önce bu karardan vazgeçilmiş, hatta Suriye’deki ABD askeri yapısı daha da güçlendirilmiştir. Ancak Suriye’de ABD askerlerinin bulundurulması meselesi Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında sürekli tartışma konusu haline gelmiştir. Nihayet, 8 Mart 2023 tarihinde ABD Kongresinin alt kanadı Temsilciler Meclisinde, Cumhuriyetçi Florida Milletvekili (Temsilci) Matt Gaetz’in sunumuyla, Başkan Joe Biden’ı tüm Amerikan askerlerini Suriye’den çekmeye çağıran yasa tasarısını tekrardan canlandırılarak genel kurulun oylamasına getirilmiştir. Temsilciler Meclisinde genel kurul gündemine indirilen “900 ABD askerinin Suriye’den çekilmesi”ne ilişkin yasa tasarısı, Temsilciler Meclisi’nde 103 ‘evet’ oyuna karşın 321‘hayır’ oyuyla maalesef reddedilmiştir. Oylamada ilginç olan olumlu yönde oy veren Demokratların sayısal olarak Cumhuriyetçilerin önüne geçmiş olmasıdır. Demokratlardan 56, Cumhuriyetçilerden de 47 milletvekili tasarıya destek vermişlerdir. Profesyonel bir biçimde kaleme alınan yasa tasarısı Başkan Joe Biden onaylamasından sonraki 180 gün içinde ABD silahlı kuvvetlerinin Suriye’den çekilmesine yönlendiren Savaş Yetkileri Kararı’nın 5(c) bölümüne doğru bir biçimde atıfta bulunmuştur. 

Gaetz, Amerikalıların Suriye’nin nasıl büyük güçlerin rekabet sahası haline geldiğini merak edebileceklerini belirterek, Suriye’de oluşan karmaşık denkleme özellikle işaret etmiştir. Suriye rejiminin kendi halkına ateş açmasıyla başlayan olaylarda Körfez ülkelerinin muhalefete verdiği desteği hatırlatan Gaetz, İran’ın da Suriye’yi desteklemekle kalmayıp Hizbullah’ı da sahaya sürdüğünü ve Suriye’yi işgal ettiğini kaydetmiştir. Gaetz, Rusya’nın da devreye girerek bu sayede Doğu Akdeniz’e inmek suretiyle tabloyu daha da karmaşık hale getirdiğini söylemiştir. Ayrıca ani bir kararla Şam rejimine savaş ilan eden Suriye PeKaKasının aynı zamanda NATO müttefiki Türkiye ile de çatışmaya girmesi durumu daha da karmaşıklaştırmaktadır. Bu durum ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley’ın Suriye PeKaKasını ziyareti sonrası durumun içinden çıkılmaz bir duruma evrildiğini de göstermektedir. ABD basınında çıkan haberlere göre, Milley ile seyahat eden gazeteciler tarafından Milley’e cehenneme atılan yaklaşık “900 ABD askerinin Suriye’ye konuşlandırılması”nın riske değer olup olmadığını sorulmuştur. Milley de beklenilen yanıtı aşağıdaki şekilde vermiştir

“Bunun önemli olduğunu düşünüyorsanız, o zaman cevap ‘Evet’,”(4) demek zorunda kalmıştır. 

ABD Genelkurmay Başkanının YPG/PKK terör grubu tarafından işgal edilen kuzeydoğu Suriye’deki bölgeye yaptığı ziyaret, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Jeff Flake’in Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na çağrılması ile iki NATO müttefiki arasında gerilimin artmasına da neden olmuştur. Bütün bu tespitlerden sonra Gaetz ABD ordusunun görevini aşağıdaki ifadelerle veciz bir biçimde betimlemiştir: 

‘ABD ordusunun görevi, Amerikalıların vergileriyle yabancı topraklarda savaş çıkartmak değildir.’ (5)

Aslında bütün dünya kamuoyunun umudu, beklenen de bundan başka bir şey değildir. ABD seçmeninin bir sözcüsü gibi hareket eden “Suriye’de bulunduğumuz 2015 yılından bu yana Amerikalıların öldüğünü, on milyarlarca doların boşa gittiğini gördük.” diyen Gaetz başta Türk kamuoyu olmak dünya kamuoyunun beklentisine tercüman olmuştur. 

Tasarıya destek sunan Georgia Eyaleti Cumhuriyetçi Milletvekili Marjorie Taylor Greene de ABD Savunma Bakanlığının yabancı ülkelerde Amerikalı vergi mükelleflerinin pahasına savaş açmaması gerektiği görüşünü savunmuştur. (5) ABD beceriksizce yapmaya çalıştığı dünya jandarmalığı görevinden vazgeçmiş olması aynen “Amerikan Rüyası” (American Dream) gibi gelişmekte olan ülkelerin de gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hülyası haline gelmiştir. Düşünebiliyor musunuz? Kâğıttan Kaplan, ABD Mega Güç rüyasından bir vazgeçse gerçekten dünya güllük, gülistan bir yer olurdu. 

Cumhuriyetçi Milletvekili Greene, Savunma Bakanlığının Suriye’de değil, ülkeye uyuşturucu sokan Meksikalı kartellerle mücadele etmesi gerektiğini de önemle belirtmiştir. Seçmen bölgesi Georgia’dan hiçbir Amerikalının kendisine “Suriye’de savaşa girmeliyiz.” demediğini ifade eden Greene, birçok Amerikan askerinin yabancı topraklarda yaşamını yitirdiğine de dikkat çekmiştir. (5) Gerçekten de Washington’daki “Arlington Askeri Mezarlığı”na gelen her ABD naaşı ABD seçmeni gözünde derin üzüntülerin yaşanmasına neden olmaktadır. ABD seçmeninin rahatsızlıkların en alt seviyeye indirebilmek, daha doğru bir deyişle kendisi için ölecek ve söz söylemeyecek bölge insanlarından azami derecede yararlanmayı yeğlemektedir. Dadaloğlu’nun o ünlü “Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri”, türküsündeki “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” dizelerini “Ölen ölür kalan sağlar bize hizmet eder.” Biçiminde yorumlamak bu nedenle işlerine gelmektedir. Unutmayalım ABD’ye sadakatle hizmet bölgede en üst seviyededir. Hemen herkesin gönlünde Kuzey Kore’nin 3 bin 500 km. güneydoğusunda ABD’nin Pasifik’teki kalesi: Guam’a gidip ‘Kürt Coni’ olmak yatmaktadır. Daha önce peşmergelerin burada yetiştirildiği gibi. Bölge lebalep genç işsizlerle dolu olduğu ve Amerikan özentiliği, ABD’ye 100-150 dolara istemediğin kadar adam bulmasına olanak sağlamaktadır. Seç beğen al. Ölen ölür, yerine bir başkası hemi de yüzlercesinin arasından hemencecik bulunur, ABD aynı bilgisayar oyunları gibi bir başka can alır, bölgedeki melanetine devam eder. ABD bu yüzden bütün dünyada Suriye PeKaKası gibi örgütlerle işbirliği içerisindedir. 

Bütün bunlardan sonra, söylemem odur ki, her ne pahasına olursa olsun ABD’nin “Suriye PeKaKası” Uydu Devletçiğine engel olunmalıdır. Şam Rejimi ile birlikte Adana Mutabakatı’nın eğer ikincisi yazılacaksa, -ki yazılmalıdır- yazılacak maddelerde Türkiye’nin güneyinde Suriye ve Irak sınır boyunca 32 km.lik şerit içerisinde oluşturulacak güvenlikli bölgede Suriye ile bütünleştirilecek fiili özerklik mutlaka yasal bir çerçeveye oturtulmalıdır. Halkların kardeşliği ile barış huzur ve sükunun sağlanabilmesi için kurulacak masa samimiyet ve dürüstlük tabanında kurulabilmelidir. Bölgede oluşan kin ve nefretin körüklediği güven erozyonunun törpülenebilmesi için kanaat önderlerinin mesaisine her şeyden fazla ihtiyaç bulunmaktadır. Güvenlikli bölgede kendi kendine yeterli en azından KKTC gibi bir yapı özerk bir biçimde Suriye Devletine entegre edilebilmesi umulmaktadır, sevgili okurlar.  

Dipnotlar:

(1) Aydın Uzkan, “Hayat ve Boşluk”, Edebistan, 14 Kasım 2014; https://edebistan.com/deneme/hayat-ve-bosluk/Erişim Tarihi 11.03.2023/

(2) Esat Arslan, “Kandil’in İpi Çekilirken ‘Suriye PeKaKa’sının Yükselişi”, Kırmızılar, 28 Mart 2021; https://www.kirmizilar.com/tr/index.php/guncel-yazilar3/5921-kandil-in-i-pi-cekilirken-suriye-pekaka-sinin-yukselisi/Erişim Tarihi 11.03.2023/

(3) Saygı Öztürk, Suriye’de PKK ordusu, Sözcü Gazetesi, 21 Ağustos 2020 https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/saygi-ozturk/suriyede-pkk-ordusu-5998665/Erişim Tarihi 26.03.2021/

(4) Rabia İclal Turan, “US House votes against resolution to pull American troops out of Syria”, Anadolu Ajansı,09.03.2023; https://www.aa.com.tr/en/americas/us-house-votes-against-resolution-to-pull-american-troops-out-of-syria/2840666/ Erişim Tarihi 12.03.2023/

(5) Sputnik Türkiye, ABD Temsilciler Meclisi, “Amerikan askerlerinin Suriye’den çekilmesini talep eden tasarıyı oyladı”, 09.03.2023;   https://sputniknews.com.tr/20230309/abd-temsilciler-meclisi-amerikan-askerlerinin-suriyeden-cekilmesini-talep-eden-tasariyi-oyladi-1068018109.html/ Erişim Tarihi 11.03.2023/

Yazar
Esat ARSLAN

Esat Arslan, İstanbul’da 15 Nisan 1947 tarihinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da; yükseköğrenimini Ankara’da tamamlayan Esat Arslan, Savunma Bilimleri, Kamu Yönetimi dallarında yüksek lisans; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi da... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen