Kelimelerin Düşündürdüğü – 4

SERBEST- Farsça ‘ser’, Türkçedeki ‘baş’ kelimesinin karşılığıdır. Başkomutan karşılığı Serdâr kelimesini kullanmışız. Yine Farsça ‘besten’; ‘bağlamak’ demektir. Böylece ‘serbest’ kelimesi, ‘başı bağlı’ gibi bir mânâya gelmesi gerekirken, Türkçemizde, tam aksine, ‘bağlı olmayan’ gibi bir mânâda kullanılmaktadır. “Serbest” kelimesinin, yine Farsçada, “kayıtsız”, “umursamaz” demek olduğu da görülüyor. Demek ki, o mânâsını almışız.

Böyle, Farsça kelimeleri değişik mânâda kullandığımız olmuş: Farsça ‘çağ’, ‘zaman’ ve mecâzî olarak ‘durum’, mânâsına gelen rûzgâr kelimesini alıp ‘yel’ karşılığı kullandığımız gibi. Yine, ‘çiçek’ demek olan ‘gul’ kelimesini alıp, incelterek ‘gül’ dediğimiz, bu adı, çiçeklerin en güzeli ‘gül’ için kullanmışız.

AMAÇ – Çok bilmiş kifâyetsiz muhteris heveslinin biri veya birileri, bu milletin yüzyıllardan beri kullandığı, kızına isim olarak verdiği gaye kelimesinin, Arapça’dan dilimize geçmiş olmasını, sığ aklı ile nasılsa anlamış, mânâsız, saçma Arapça düşmanlığı dürtüsüyle, nereden işitip de aklında kalmışsa, amaç kelimesine sarılmış, israrla ‘gaye’ yerine ‘amaç’ kullanmıştır. Bu çok bilmiş ve taifesinin; Farsça ‘amaç’ kelimesini Türkçe ZANNETTİKLERİ anlaşılıyor. Aslında; bu çarpık zihniyet, Farsça’ya da karşıdır, ama, cehâlet insanlara böyle gülünç işler yaptırıyor.

Bir ara, “erek” kelimesi tedâvüle sokulmuştu; ‘erişilecek yer’ gibi bir mânâya gelen bu kelime, tutulmadı, tutunmadı. Kelimelerle oynamanın gereği ve mânâsı yok, batıcıların örnek aldıkları diyârlarda, özendikleri, ‘gibi olmaya çalıştıkları’ insanlar, dilleriye öyle, çocukla hevesle, sorumsuzca OYNAMIYORLAR.

GAYRET-Âilesine yiyecek getirmek, hanımını kıskanmak,korumak gibi mânâlara gelen bu Arapça kelime, Türkçede ‘çabalamak’, ‘bütün gücünü kullanarak uğraşmak’ gibi mânâlarda kullanılmıştır. Mütercim Ahmed Âsım Efendi’nin Kaamûs-ı Okyânûs tercümesinde: “nâm ve nâmûsa zarar verecek hâletten (durumdan) uzak durmak” olarak açıklanmıştır.

Görüldüğü gibi, kelimeler, târih içinde yüklendikleri mânâları taşımaktadır. Türk milleti’nin, hangi konuda “gayretli” olduğunu çok iyi gösteren, yüzlerce yıldır kullandığımız bu kelime yerine,  mânâsız Arapça düşmanlığı dürtüsüyle onu atarak “çaba” kelimesini kullanma girişimi, sâdece bu girişimde bulunanların târih bilincinden nasibi olmadığını ve yavanlıklarını gösterir. Türk dilinden atılacak, unutturulacak bir kelimenin, kendisiyle birlikte daha neleri sürükleyeceğini, bu milletin kültürüne ne zarar vereceğini, kendini bilgisizce “dili özleştirme” hoş ve boş söylemine kapılan düşünme özürlüler, görememektedirler.

Kültürün temeli, kabı olan dil’deki kelimeleri doğru kullanmak, kelimelerin değerini bilmek, “aydın” olmanın ilk şartlarından olsa gerek. 

Böyle olunca da:

Dilindeki kelimelerin mânâlarını, niçin kullanıldıklarını bilmeyen diploma sâhiplerine “aydın” demek; doğru mudur? Değil midir?  yakıcı sorusu kendini gösterir.

***

23/03/2023

Yazar
Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olara... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen