Biz Gerçekten Bir Kukla Sahnesindeyiz

 

 

“Kuklacı felek usta, kuklalar da biz.

Oyuna çıkıyoruz, birer,  ikişer;

Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz.”

ÖMER HAYYAM*

Modern Türk Edebiyatının şekillendirilmesinde Fransız edebiyatının etkisi tartışılmaz bir gerçektir. Bu etkiyi ise Osmanlı imparatorluğun, son zamanlarında kapitülasyonlar ile elde ettiği emperyalist güç sağlamıştır, Fransız kültür emperyalizmine. Kültür ekonomipolitik stratejilerinizi gerçekleştirir. Alman edebiyatı vardır, Fransız edebiyatı vardır. Türk edebiyatı demek devşirmeler için çok zor olduğundan, Türkiye edebiyatı diye bir kategoride yayın yaparlar. Fransız kültür ve edebiyatı ile jön Türkler bir yanda karşılıksız Fransız aşkı ile yanarken diğer yanda geç gelişen Türkçülüğün de edebiyat da ilk eserlerini vermeye başladılar. Fransa ticaretteki emperyalist üstünlüğünü, siyaset de sürdürmek için Fransız kültürü ile devşirilmiş bir kuşak yarattı, Galatasaray lisesi gibi kurumları teşvik ederek. Fransız kültürü ile yetişen kuşaklar kimi gönülden, kimi çıkarları nedeniyle Osmanlı üst makamlarını ele geçirdiler.

Fransa edebiyatına yönelmenin yolunu açan Fransız diline ilgilin başlangıçtaki işlevi faydacıdır ve devletin çıkarlarını kapsayan alanlarla sınırlıdır. Fransızca konuşanlar, başlangıçda Fransızcayı batı teknolojisine ulaşmak için bir araç olarak görürler. Ancak Fransızca, faydacı işlevinden uygar insan olmak için gerekli koşul konumuna kısa sürede geçer. Osmanlı elitinin Fransızca öğrenimini başlangıçta, iktidar yönlendirir. 1827 den itibaren Fransa’ya öğrenci yollanır. 1859 dan 1874 e kadar Paris’teki mektebi Osmani de Türk ve Fransız öğretmen kadrosu Türk öğrencilerini eğitir. Bu girişim, Fransızların daha önce kurmuş oldukları, tercüman yetiştirme amaçlı “dil oğlanı” okulunu hatırlatır. 1832 de tercüme odasının kurulması bir başka resmi girişimdir. Tercüman yetiştirme amaçlı bu büro; Namık Kemal, Ahmet Vefik paşa, Abdülhak Hamit gibi aydınlara kaynak olur. İktidarın dil konusundaki girişimlere, Fransa’nın attığı adımlar da eklenir. Bu alanda Katolik misyonerlerin kurdukları okullar, Fransa’nın doğu politikasının temel dayanakları olmuştur. Bu şekilde Osmanlı İmparatorluğu içinde Fransızcanın yaygınlaştırılması ayrılıkçı unsurlara güç vermiştir. Alman bir doktor olan Robert Reider paşa der ki “Fransa, yalnızca Fransız dilinin yaygınlaşması için doğuda propagandasına ne miktarlar sarfetmektedir. Biz Almanlarsa Bağdat demiryolu yapalım da Fransız rahipler, rahibeler bu vasıtayla her yerde okul açabilsinler; böylece yerli halk Fransız dilini ve Fransa’ya ait her şeyi sahiplenir hale gelsin.”

1839-1867 yıllarında gayrimüslimler için ondokuz Fransız Okulu açılır. 1868 de açılan ve her dinden öğrenciyi kabul eden mektebi sultani ders programı Fransa’ya uyarlanır. Lise açılmadan bir yıl önce Fransa, sultandan reformları izlemesini isterken, bu reformlar arasında lise-kolej projesi de vardır. Proje, 3. Napolyon un milli eğitim bakanı Victor Duruy ile Osmanlı elçisi arasında paris teki ve İstanbul da ki görüşmelerde şekillenir. Osmanlı imparatorluğunda,  Fransızca bilen bir elit yaratmak,  Fransa için devlet sorunudur. Ne Fransız hükümetinin açık ve saklı girişimleri,  ne Abdülhamit döneminde ki sınırlamalar aydınların ve doğmakta olan burjuvazinin bu dile duydukları çekimin gücüne gem vurur. Cumhuriyet in başlangıcında da Fransızca; Türk yönetici sınıf ve burjuvazinin dilidir. O dönem basın Fransızcadır. Ubicini ve Pavet de Courteille 1876 daki araştırmalarında İstanbul’da yayınlanan gazeteleri şöyle sınıflandırır.  Onüç Türkçe, bir Arapça, dokuz Rumca,  dokuz Ermenice, üç Bulgarca,  iki Judeo Espanyol, yedi Fransızca, iki İngilizce,  bir Almanca, İstanbul dışına çıkınca yerel her beş gazete den bir Fransızcaydı. Fransız le Matin gazetesinden bir alıntı “ almanlar… Konstantinopolis te Osmanischer Lloyd isimli ve büyük bir bölümü Fransızca olan bir gazete yayınlıyor. Çünkü Türkler, Ermeniler,  Rumlar,  Fransızca anlıyor, Almancayı ise bilmiyor. Okura, Almanya’nın gücü, kültürlerin ve disiplinlerinin üstünlüğünü ve alman ürünlerinin ucuzluğu, Fransızcayla övülecek” 

Ondokuzuncu yüzyıl dönemecinde, Fransa’nın Osmanlının merkezinde ne kadar mevcut olduğunu görmek istiyorsanız istiklal caddesinde bir tarihe yolculuk yapabilirsiniz

Cite de roumelie, cite de pera, passage oriental, cite dalep, ciete de syrie… (ne kadar kaldı ise Fransızlardan, sahi şimdi hangi kültür egemenliği altında “İstiklal” caddemiz) Walter Benjamin in toplumun modernleşme sembolü olarak gördüğü pasajlar, yıkılıp değiştirilmesine rağmen geçmiş Fransız kültür emperyalizmin izlerini taşır. Fransız çakması yerli burjuvazi ve yönetici sınıf Fransız kültür emperyalizminin etkisine, Fransa’ya gönüllük kölelik yapar veya paralı ajanlık.

Tanzimat döneminde edebiyatın gücüne, Fransız kültürünün etkisiyle büyük bir tutkuyla bağlanan o dönemin aydınları; edebi metinler ile toplumu değiştirmek için kalemlerine güvendi. Kalem kılıçtan üstündür. Arap ve fars kültürünün etkisinden, Fransızca kültür ile kurtulan Türk aydını ÖMER SEYFETTİN ile “mefkûre”sini yazarak, tekrar Kaşgarlı Mahmut, mir Ali Şir Nevai seviyesine ulaşmıştır. Sonra Amerikan kültür emperyalizmi ile Rus kültür emperyalizmi arasında kalarak bunalıma giren bazı yazarlarımız çok şiddetli bir şekilde bencilleşmiştir. EGO patlaması yaşayan yazarlardan bol miktarda vardır, her ay değişen kültürel trendlerden beslenen, post, post, post modernizm exc. 

Şimdi ÖMER SEYFETTİ N “mefkûresi”  Türk düşünce dünyasında yeniden yazılmaktadır, Kırmızılar Sayesinde. İsmail Gaspıralı’nın sözleri gerçekleşiyor, Ok ve yay birleşiyor.

Fars kültür emperyalizminin etkisine giren, Selçuklu Sultanı Melikşah takvimini hesaplayan, matematik dehası Ömer Hayyam ın dörtlüğü ile başladık,  bugünün döngüsel ekonomisini anlatan Ömer Hayyam ın dörtlüğü ile bitirelim egüncemizi…

“İnsan yiyeceksiz,  giyeceksiz edemez

Bunlar için didinmene bir şey denmez

Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış;

Bu güzelim ömrünü satmaya değmez.”

ÖMER HAYYAM*

Yazar
Cahit GÜNAYDIN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen