25 Eylül 2023

İÇTEN – SAMÎMÎ

İçten kelimesi, artık, “samîmî” kelimesinin yerine kullanılıyor, mânâyı oldukça da iyi karşılıyor. Ancak, bu “öztürkçe” sevdâsının, târihte uzun bir geçmişi ve mekânda çok geniş bir yayılışı olan Türk milletinin kültür hayâtında nelere mâl olduğu, kültür târihi araştırmacılarının, zamanla ele alacağı konular arasındadır. Burada şu noktayı hatırlatarak geçelim: 

“Özingilizce” diye bir sevdâya kapılıp, bu dile eski yunanca, latince ve diğer dillerden girmiş olan kelimeler atılıp, Anglo-sakson kökenli kelimeler türetilip “yeni, çağdaş ingilizce” meydana getirilseydi, 3-4 kuşak bu anlayışla yetiştirilseydi ne olurdu? İngiliz dil ve kültüründen ortada NE kalırdı? İncelenmeğe DEĞMEZ Mİ?

PAYLAŞMAK 

 Son zamanlarda çok yaygınlaşan bu kelimeyi kullananların, kelimenin anlamı üzerinde düşündüklerini sanmıyorum. “Paylaşmak”; eldekinin, “pay”lara ayrılarak bölüşülmesi demek olduğuna göre, bir şeyi “paylaşan”, başkalarına, elindekinden “pay”lar ayırarak başkalarına veriyor, dolayısıyla, elindeki eksiliyor demektir. Ama, bir “bilgi”yi, “haber”i paylaşanınbilgisinden, sâhip olduğu haber’den HİÇ BİR ŞEY eksilmemektedir. Ne güzel !    değil mi?

Böyle YANLIŞ kullanış YERİNE, bir bilgiyi, haberi, İLETSEK,  AKTARSAK, NAKLETSEK, olmaz mı?  pekâlâ olur da ….  Bu, biraz DÜŞÜNMEyi gerektirir; bunun için de BİLİNÇ gibi, dilin değerinin farkına varmış olmak gibi bir şeyler gerekir.

ONUR – HAYSİYET

“Haysiyet” anlamına gelen “honour” kelimesini “şeref” karşılığı olarak, bir anlam kaymasıyla/kaydırmasıyla dilimize aktaran kifâyetsiz hevesliler yüzünden bu YANLIŞ da yaygınlık kazanmış durumdadır. “Onur” adı verilen yurttaşlarımız vardır; “Berke”, “Barbaros” adı taşıyan yurttaşlarımız olduğu gibi. Bu yanlışların, yanlışlıkların sorumlusu “haddini bilmezlik”tir, haddini bilmeyen kifâyetsiz hevesli yurttaşlarımızdır.

DÜŞ – RÜYÂ – HAYÂL

Arapça’da fiillerin çekimi, Geçmiş-Hâl-Masdar sırasına göre yapılır.

Geçmiş: Ra’â (gördü)

Hâl: Yerâ (görüyor)

Masdar: Bu fiilin masdarları: Re’y, Ru’yâ.

Re’y: akılla görmek;  ru’yâ: uykuda görmek.

Rey karşılığı, isâbetli olarak, “oy” kullanılmaktadır. Türkçemizde “oylanmak” fiili vardır: düşünmek, bilincine varmak, demektir.

“Rüyâ” kelimesinin Türkçe karşılığı da “düş” tür; “düşünde görmek”: “rüyâsında görmek” demektir.

“Hayâl” ise “tasavvur”, “zihinde canlandırma” demektir. “Hayâl” karşılığı “düş” kelimesini dolaşıma sokmuş olan kifâyetsiz hevesliler, klasik kültürümüze Fransız kalmış diploma hamalları, sıradan imâlât kişilerdir ve ülkemizde bu zavallılara “aydın” denilmektedir.

“Hulyâ” ise, “olmayacak şeye tamâ ederek tasavvur etmek”, bu “boş tasavvur”u zihninde canlandırmak, “bu boş tasavvurun ardına düşmek” gibi anlamlara gelir.

Dili “özleştireceğiz” diye nasıl yavanlaştırdığımızın, yoksullaştırdığımızın, basîtleştirdiğimizin FARKINDA MIYIZ?

“Aydın” denilen seçkin kişilik mertebesine giden yolda İLK ADIM, Türkçe BİLGİSİ ve BİLİNCine sâhip olmaktır, DEĞİL Mİ? 

Bundan nasîbi olmayan diploma hamalına “aydın” denilmesi ÇOK BÜYÜK YANLIŞ değil MİDİR?

***

22 Nisan 2023

Yazar Hakkında:

Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olarak Arapça, Farsça, İngilizce ve Hadîs öğretti. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde İslâm Târihi Asistanı oldu. Tunus’ta doktora tezi ile ilgili malzeme topladı, dilbilgisini bildiği Arapça'nın pratiğini yapmak imkânını buldu. Dördüncü sınıfına kabûl edildiği Burgiba Yaşayan Diller Enstitüsü Arapça Bölümü’nü bitirdi. Türkiye’ye dönüp İstanbul, Başbakanlık Osmanlı Arşivinde belge inceledi. "Tunus’ta Osmanlı Hâkimiyeti" konulu doktorasını verdi. İngiltere’de, University of Cambridge’de Faculty of Oriental Studies’de Türkçe öğretti, orientalistlerin nasıl yetiştirildiklerini gördü. Türkiye’ye dönüp Diyânet İşleri Başkanlığına bağlı olarak İzmit, Ankara ve İstanbul’da vâizlik yaptı. Marmara Üniversitesi'nde 1983 yılında Yardımcı Doçent, 1986 da Doçent ve 1995 yılında Profesör oldu. İzinli olarak gittiği Malezyadaki International Islamic Universty’de 4 yıl (1991-95) Târih ve Medeniyet Bölümü başkanlığı yaptı, Osmanlı Târihi öğretti. Orada iken yazdığı Osmanlı History adı geçen üniversite tarafından bastırılıp (1999) textbook olarak kullanıldı. Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde bir yıl daha öğretim üyeliği yaptıktan sonra Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi kurucu dekanı olarak Eskişehire gitti. 2004-2005 öğretim yılında izinli olarak gittiği Kazakistan’ın Türkistan Beldesindeki Hoca Ahmed Yesevî Milletlerarası Türk-Kazak Üniversitesinde, Hollanda Rotterdam Milletlerarası İslâm Üniversitesinde bir dönem öğretim üyeliği yaptı.

Yazarın diğer makalelerinden: