Eskiye Göre Ne Değişti?

    

Odgurmuş: Kendilerini milliyetçi olarak belirleyen insanlarda bir süreden beri bazı değişiklikler gözlemliyorum.            

Ögdülmüş: Ne demek şimdi bu, ne gibi bir değişiklikler gözlemliyorsunuz?            

Odgurmuş: Bazı konularda eskiye göre fikir değişiklikleri var gibi.

Ögdülmüş: Evet ben de bazı hususları gözlemliyorum. Milliyetçi Hareketin başladığı yıllarda, ilericilik, sosyalizm adı altında Marksist-komünist bir tehlike ülkenin başına bela olmaya başlamıştı. Özellikle üniversite ve gençlik arasında yayılma istidadı gösteren bu akım giderek işgal ve boykotlarla ülke gündemini işgal ediyordu. Bu yüzden hareket ister istemez bu belaya karşı durmaya başladı. Yani kısaca eskiden baş düşman olarak Komünizm ve komünistler görülüyordu ve mücadele Komünizm üzerine yoğunlaştırılmış olarak sürdürülüyordu. Şimdi ne oldu anlamak mümkün değil. Ne değişti de komünizm ve komünistler ciddiye almıyor ve hatta komünistlerle yer yer aynı paralelde hareket ediliyor, onların fikir ve düşüncelerinden faydalanılıyor. Komünistler, ülkeye ve ülkenin değerlerine olan düşmanlıklarını terk ettiler de bizim haberimiz mi yok?            

Odgurmuş: Biz de sanki öküz altında buzağı arıyormuş gibiyiz. Biliyorsunuz Rusya’da komünizm yıkıldı, cumhuriyetlerin önemli bir bölümü dağıldı. Komünizm tehlikesi kalmadı gibi bir düşünce doğmuş olabilir mi?            

Ögdülmüş: Rusya’da komünizm yıkıldı diyorsunuz doğrudur. Fakat siz de görüyorsunuz ki Rus imparatorluğu hala yerinde duruyor ve hala dünyanın önemli birkaç ülkesinden birisi. Hatta Rusya’yı bu haliyle yine komünistler idare ediyor. Belki eskisi gibi dünyadaki ülkelere komünizm ihraç etmiyor ama bu kez de başka yollarla ülkelerle ilgileniyor, onlarla ikili anlaşmalarla ve bazı birlikteliklerle o ülkeleri kendi çemberi içinde tutmaya çalışıyor.            

Şimdi Rusya’dan neden bahsediyoruz ki, biz kendi ülkemize bakalım. Sovyet Rusya yıkıldı diye bizim ülkemizdeki Komünistler fikir ve kafa değiştirip her biri vatansever olmadılar her halde.            

1960 Askeri darbesinin ardından meydana gelen hürriyet ortamından istifade eden Marksist solcular ülkeyi karıştırmak ve bir komünist devrim yapmak için epey uğraştılar. 1971 de önemli bir darbe yediler ve pek çok kanlı eylemler yapmaktan dolayı bazıları idam edildi, bazıları da hapsedildiler. Fakat 1974 de Ecevit hükümeti tarafından çıkartılan afla salıverildiler. Bu salıvermenin ardından daha bilenmiş ve daha yetişmiş olarak tekrar faaliyetlerine ve eylemlerine başladılar. Hatta binlerce Ülkücü’nün kanına girdiler ve onları şehid ettiler. Pek çoğunu sakat bıraktılar, birçoğu da onlar yüzünden istikballerinden oldu ve hapishanelerde çürüdüler.

Şimdi çıkmış bazıları canım, suçun tamamını da onlara yıkmak haksızlık olur. Onları da bizleri de kullandılar ve yerli yersiz çarpıştırdılar diyorlar. İşin aslı o şekilde değil, elbette araya kural dışı kışkırtıcı ajan ve arabozucular girmiş olabilirler. Fakat Marksist olarak bilinenler fikirlerini ve eylemlerini açık açık ifade ediyorlar ve yayın organlarında da yazıyorlardı. Amaçları halk ayaklanması yolu ile iktidarı devirmek ve Komünist bir sistem kurmaktı.

Bir kargaşa ortamı yaratmak için çaba sarf ediyorlardı, ta ki bu Komünistlerin karşısına Milliyetçi gençler çıkmasalardı onlar hiçbir eylem yapmayacaklar dı gibi bir düşünce yanlış bir düşüncedir ve Marksistleri masum gösterme çabası içermektedir. Onların asıl hedefi Milliyetçi Ülkücüleri ortadan kaldırmak, onları öldürmek değildi ki. Onların asıl hedefi Komünist bir sistem kurmak için ayaklanma yoluyla devrim yapmaktı. Fakat siz de biliyorsunuz ki bunların hesabını temiz Anadolu çocukları bozdu ve karşılarına çıkarak göğüslerini kurşunlara siper ettiler.

Hal böyle iken ülkeyi komünistleştirmek için çaba sarf eden bu insanlar buhar olup uçmadılar. Gazete köşelerinde, reklam firmalarında, sanat dünyasında, sinemada, televizyon dizilerinde ve tiyatroda olmak üzere hala bu ülkede yaşıyorlar. Sureti haktanmış gibi hareket ederek toplumu yönlendirmeye çalışıyorlar.

Burada anlaşılmayan nokta ise şu; Şimdi bu milliyetçi olarak bilinenlere ne oldu da Marksist olarak bilinen kişilerin yakından takip edilerek aşağı yukarı birebir aynı fikirleri savunuyor onların fikirleri ile hareket ediyorlar. Onların yani Marksist olarak bilinen yazarlarının yazılarını hem de çok yakından takip ediyor ve o yazıları da yer yer paylaşıyorlar. Bu Marksist Türk düşmanları ile bu milliyetçi olarak bilinen insanların ne gibi bir ortak yanı olabilir ki de böyle davranıyorlar. İşte bunu anlamak mümkün değil.

Ayrıca bu ne biçim bir milliyetçiliktir, milliyetçilerin kendilerine has kendi tarihi birikimlerine göre fikirleri yok mu da Marksistlerin görüşlerini paylaşıyorlar.

Milliyetçilerin kendilerine has bir bakış açısı yok mu da muhaliflerinin, elin ağzı ile eleştiri getiriyorlar. Bunlar  “ortak düşmana karşı her türlü fikir ile anlaşırım, onlarla ortak hareket ederim” diyorlarsa çok yanılırlar. Madem öyle o Marksistler bir kere de sizin fikirleriniz alıp ortak düşmanınıza karşı kullansın. Hep sizler mi fikir alacaksınız.  Onun bunun kuyruğu gibi hareket etmek aslında bunlara yakışmıyor.

Sonra bu Marksist olarak bilinenler pek çok arkadaşınızı şehid etmediler mi? Bu Marksist sol kalemşorlar ve konuşmacıların hedefinde dün de siz vardınız, sizin için de söylemedik sözler, etmedik hakaretler bırakmamışlardı.

Odgurmuş: Yani buradan şu anlaşılıyor ki; Vatanını milletini sevdiğini söyleyen birisi Marksist olduğunu saklamayan kişilerin peşine takılıp onların fikirleri ile hareket etmemeli ve onların görüşlerini paylaşmamalı.

Kenan EROĞLU

Yazar
Kenan EROĞLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen