Beklentiyi yönetmek piyasayı yönetmektir

Yani onlar da tahminlerini tutturamayabiliyorlar.

Peki, bu beklentilerin sapması onlarda bize benzer yıkıcı etkiler yaratıyor mu?

Hayır.

Neden?

Çünkü makro beklentileri tutmasa da beklentileri doğru yönetebiliyorlar.

Doğru iletişimi kuruyorlar.

Piyasaların karşısına mümkün olduğunca az sürpriz çıkarıyorlar. Sadece iletişim politikasıyla tahvil alımlarına başlayıp krizi durdurdular. Bu yolla güveni sağladılar, ekonomiyi canlandırdılar. Sadece beklentileri yöneterek tahvil alımlarını durdurdular, faiz artırmaya başladılar. Aynı şekilde bilançolarını küçültüyorlar. Ve bunları çok az sakarlıkla yapıyorlar.

*****

Açıl SEZEN

Bu sene sonunda enflasyon şurada olur…

Yılsonu dolar tahminleri böyle…

Rahibi bıraktılar, şimdi davada bizim bankaya ceza çıkmaz…

Veya tersi…

Kriz geldi, kapıda…

Memlekette her şeyi sattık, elimizde hiçbir şey kalmadı ki…

Murat 124 ile Formula yarışlarına katılmaya kalkarsan böyle olur…

İfratla tefrit arasında gidip geliyoruz.

Çünkü hem öngörülerimizi realist olmayan yerlere koyuyor hem de o beklentileri doğru yönetmiyoruz.

Ya hep en iyiyi ya hep en kötüyü bekliyoruz.

Öngörüler tutmayabilir.

Ancak beklentileri doğru oluşturup doğru yönettiğinizde, hasarı sınırlama imkanına sahip olabiliyorsunuz.

Oysa bizim toplumsal olarak hem öngörüleri hem de beklentileri yönetmekte zaafımız var.

Gelin sayalım.

Merkez Bankası her ay beklenti anketi yayınlıyor.

Ekonomistlerin yılsonu, 12 aylık ve 24 aylık enflasyon beklentilerini alıyor.

Şimdi dönüp bakıyorum geçen yılın Haziran anketindeki beklentilere.

12 ay sonraki enflasyon beklentisi neymiş biliyor musunuz?

% 8.3.

Şimdi nerede?

% 15.4.

Neredeyse iki katına gelmiş.

Peki, yanılgı geçen seneye mi özel?

2016 ortasında ne bekliyormuş ekonomistler 12 aylık enflasyonu?

% 7.

Ne gelmiş?

% 11.

Demek ki, öngörülerimizi oldukça yanlış yerlere koyuyoruz.

Peki, ekonomistlerimiz yanılıyor da, ülkenin ekonomisini planlayan kurumlarımız yanılmıyor mu?

Merkez Bankası’nın 56 dolar öngördüğü petrol 76 dolara çıktı mesela.

Orta Vadeli Programa bakalım mı?

Geçen sene orada ne öngörmüşüz?

Enflasyon “2018 için % 7, 2019 için % 6, 2020 için % 5 olur” demişiz.

Üçünün toplamına neredeyse 2018 yılı içinde yaklaştık.

Cari açığı bu sene için ne beklemişiz?

40 milyar dolar.

Şu anda ne kadar?

5 ayda 27 milyar dolar.

12 aylık cari açık 57 milyar dolar.

Yıl büyük olasılıkla 55 milyar dolar civarı bir cari açıkla tamamlanacak. (Elbette ekonomik soğumanın ne kadar olacağına bağlı).

Yani beklediğimizin çok üzerinde.

Sabit sermaye yatırımlarını örneğin, 2018’de % 5.5, sonraki iki sene %5.9 öngörmüşüz.

Yüzde 26’lara ulaşan TL faizlerle veya bankaların yabancı para tahvillerindeki faizin %12’lere dayandığı ortamda bunu sağlama imkânı var mı?

Peki, bu yatırım ortamıyla yine OVP’de görülen her sene 1 milyonun üzerinde ek istihdam artışını yaratabilme imkânımız var mı?

Maalesef yok.

Yanlış öngörmüşüz.

Hep bir “ama”mız var.

Şimdi gelecek yeni OVP’ye bakıp piyasanın “budur” demesini beklemek kolay mı?

Yanılabiliriz. Peki, beklentiyi doğru yönetiyor muyuz?

Örneğin Merkez Bankası kararında, tüm piyasa oyuncuları terste kaldı.

Ekonomi yönetiminden gelen olumlu mesajlar, piyasayla kavga edilmeyeceği söylemi faiz artırımı beklentisi yaratmıştı.

Merkez Bankası yapmadı.

Bu beklentinin oluştuğunu TCMB bilmiyor muydu?

Tüm raporları görüyor, kurumların yaptığı tüm anketleri takip ediyor.

Madem yapma niyeti yok; o zaman bunun oluşmasına neden müsaade ediliyor?

Neden ön alıcı bir iletişim kurulmuyor?

Ekonomistlere, kamuya, TCMB’ye baktık.

Peki, piyasa oyuncularımız, yatırımcılarımız doğru şeyleri bekliyor mu?

Rahip Brunson davasına, Hakan Atilla davasına, F-35’lere bakarak piyasa pozisyonu almak makul müdür?

“Rahip ev hapsine alındığı için Halk Bankası hissesi yükseldi” diye bir cümle kurulabilir mi Allah aşkına?

Ama bırakın cümle kurulmasını, bu gerçek oluyor.

Size de anormal gelmiyor mu?

Ya piyasayla bağı olmayan konularda beklenenler gerçekleşmediğinde buna tepki göstermek?

Medya olarak kendimizi de bu eleştirilerden azade tutmuyorum.

Tamam, artık sadede geliyorum.

Doğru ve gerçekçi hedefler belirlemiyoruz.

Birçok konuda hedefleri doğru belirleyemediğimiz için yanlış şeyleri bekliyoruz.

Yanlış öngörüleri bekleyerek plan program yaptığımızda, planlarımızı tutturamıyoruz.

O yanlış öngörülerin yanlışlığı ortaya çıkmaya başladığında, bunun beklenti yönetimini de yapmıyoruz.

O yüzden de İstanbul’un havası gibiyiz.

Birkaç dakika içinde gökgürültülü sağanak yağışla sırılsıklam oluyor, iki dakika sonra sıcaktan buharlaşıyoruz.

Peki, ne yapmamız lazım?

Biz öngörülerde yanılıyoruz da, bu işi doğru iyi yapanlar yanılmıyor mu?

Örneğin Fed kaç sene üst üste enflasyondaki %2 hedefine ulaşamadı?

Tam 10 sene.

ECB?

2011’den bu yana yanına bile yaklaşamıyor.

Yani onlar da tahminlerini tutturamayabiliyorlar.

Peki, bu beklentilerin sapması onlarda bize benzer yıkıcı etkiler yaratıyor mu?

Hayır.

Neden?

Çünkü makro beklentileri tutmasa da beklentileri doğru yönetebiliyorlar.

Doğru iletişimi kuruyorlar.

Piyasaların karşısına mümkün olduğunca az sürpriz çıkarıyorlar. Sadece iletişim politikasıyla tahvil alımlarına başlayıp krizi durdurdular. Bu yolla güveni sağladılar, ekonomiyi canlandırdılar. Sadece beklentileri yöneterek tahvil alımlarını durdurdular, faiz artırmaya başladılar. Aynı şekilde bilançolarını küçültüyorlar. Ve bunları çok az sakarlıkla yapıyorlar.

Beklentileri yönetebildiğinizde, hasarı da yönetebilirsiniz.

Çünkü beklentileri yönetmek, piyasayı yönetmektir.

Umarım yeni dönem, bu sorunu çözmek için de bir fırsat olur.

————————————-

Kaynak:

https://www.dunya.com/kose-yazisi/beklentiyi-yonetmek-piyasayi-yonetmektir/423590

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen