Güney Kafkasya’da yeniden tırmanan gerginlik: Karabağ çatışmalarında 3. safha

Ermenistan’ın açık provokasyonları aslında Paşinyan hükûmetinin içine düştüğü acziyeti gösteriyor. Göreve geldiğinden beri daha çok Batı yönlü siyaset geliştirmek isteyen ve ülkesi için özgürlük alanlarını genişleteceğini söyleyen Ermenistan Başbakanı Paşinyan, geçtiğimiz sürede kendisine muhalif olanları susturmak ve hapse attırmakla meşgul oldu. Bu adımları memnuniyetsizlikle karşılayan Rusya son aylarda daha çok Ermenistan Savunma Bakanı üzerinden ikili ilişkileri yürütmeye başladı. Ermenistan’a yapılan askerî desteği de bu amacın bir parçası olarak görmek gerekir.

*****

Ramin SADIGOV*

Yazının başlığı sıradan seçilmedi. Zira Sovyetlerin dağılması sürecinde alevlenen ve daha sonra büyük savaşa dönüşen Karabağ çatışmalarının, geçtiğimiz gün Ermenistan’ın sivillere yönelik gayri insani saldırısı ile yeniden, bu kez üçüncü safhası başlamış oldu.

1988-1994 yılları arasında yaşanan ilk safhasında Azerbaycan hem Karabağ’ı hem de etrafındaki 7 rayonu (ili) kaybetmişti. İşgalci ordunun çekilmesine yönelik Birleşmiş Milletler’in (BM) 4 kararnamesine ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) Minsk Grubu’nun faaliyetlerine rağmen bugüne kadar Ermenistan silahlı kuvvetleri işgalden vazgeçmedi. Bu da doğal olarak zaman zaman bölgede gerginliği had safhaya yükseltti.

2016 nisan başlarında çatışmaların ikinci safhası meydana geldi. 4 gün devam eden yoğun çatışmalardan sonra Azerbaycan ordusu ilk safhaya göre bazı köyleri ve yükseklikleri işgalden kurtarmayı başardı. Çatışmaların ikinci safhası Ermenistan için adeta bir hezimet oldu. Bundan dolayıdır ki mağlubiyetin sorumlusunun bulunması amacıyla 2 yılı aşkın bir zamandır Ermenistan’da yargılamalar devam ediyor.

1994’ten sonraki en şiddetli çatışmalar

Şu sıralarda Karabağ’da çatışmaların 3. safhası yaşanıyor. Dahası bu, 1994’te imzalanan ateşkes anlaşmasından sonra bölgede şiddeti en yüksek çatışmalar olarak kayda geçiyor. Bilindiği gibi bu yılın temmuz ayında Azerbaycan-Ermenistan sınırında, Tovuz bölgesi hattında birkaç günlük çatışmalar yaşanmıştı. O günlerde yazdığım yazıda, Tovuz’da yeniden büyük bir çatışma çıkmaz ise, taraflar arasındaki çatışmaların Karabağ’da yeniden meydana gelebileceği öngörüsünde bulunmuştum. Bu öngörü doğru çıktı; zira gerek Tovuz öncesi, gerekse de Tovuz sonrasında Ermenistan iktidarının yaptığı bir takım faaliyetler taraflar arasında mutlaka büyük çatışmaların çıkabileceği ihtimalini arttırmıştı.

Rusya’nın Ermenistan’a desteği arttı

12 Temmuz’da Ermenistan ordusunun Azerbaycan sınırındaki Tovuz’a saldırması ile taraflar arasında 4 günlük şiddetli çatışmalar meydana gelmişti. Azerbaycan ordusu biri general, birisi de sivil olmakla toplamda 13 şehit verdi. Ancak buna rağmen Ermenistan sınırının derinliklerindeki önemli askeri mevzilere ağır darbeler indirildi. Aynı zamanda Ermenistan ordusunun sınırdaki mühim stratejik yükseklik olan Garagaya’yı ele geçirmek üzere yaptığı tüm taarruzlar püskürtüldü. 4 günün sonunda şiddetli çatışmalar yerini küçük çaplı ateşkes ihlallerine bıraktı.

Temmuz çatışmaları esnasında ve sonrasında Ermenistan hükûmeti, Azerbaycan’ın kullandığı son teknolojiyle geliştirilmiş İHA’lar karşısında zayıf kaldığını anladı. O yüzden gerek çatışmalar esnasında gerekse de sonrasında Rusya açıkça Ermenistan’a desteğini arttırdı.

Bu kapsamda Rus uzmanlar İHA’lara karşı Ermeni ordusuna eğitim vermeye başladı. Diğer yandan Ermenistan’ı ziyaret eden Rus askerî uzmanları farklı konularda onlara desteğini açıkladı. Bu arada Ermenistan ordusunun da katıldığı birtakım tatbikatlar icra edildi. Bu tatbikatlardan sonuncusu Kafkas-2020 tatbikatı oldu; tatbikat kapsamında Ermenistan Savunma Bakanı ile Rus yetkilileri arasında bazı görüşmeler gerçekleştirildi.

Temmuz çatışmalarının durması ile Rusya aynı zamanda askerî mühimmat yönünden de Ermenistan’ı desteklemeye başladı. Gürcistan’ın kara yolundan cephanelik geçişine izin vermemesi üzerine Rusya, farklı bir güzergâh seçerek hava yoluyla silah ve mühimmatı Ermenistan’a taşıdı.

İlk sevkiyat 17 Temmuz’da gerçekleşti, sonraki günlerde de devam etti.1 Nitekim 18, 20, 27, 29 Temmuz ve 4, 6 Ağustos tarihlerinde de Rusya’dan kalkan nakliye uçakları, Kazakistan-Türkmenistan-İran hava yolu üzerinden Erivan’a silah ve mühimmat götürdü. Haberlerin basında yayınlanması üzerine Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 12 Ağustos’ta Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’i arayarak Ermenistan’a yüzlerce ton silah ve mühimmat gönderilmesinden duyduğu rahatsızlığı iletti. Ancak buna rağmen Rusya sevkiyatı sürdürdü. 25 Ağustos’ta Bakü’ye bir ziyaret gerçekleştiren Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, uçaklardaki yükün silah ve mühimmat değil, “inşaat malzemeleri” olduğunu açıkladı. Açıklama Bakü’yü tatmin etmedi. Şoygu’nun açıklaması birkaç gün sonra Rusya Devlet Duması’nın Bağımsız Devletler Topluluğu Komitesi Başkan Yardımcısı Konstantin Zatulin’in sözleri ile yalanlanmış oldu. Zira Zatulin, kara yoluyla Ermenistan’a gönderilen silahlara Gürcistan’ın izin vermediğine dair bir açıklama yaparak sevkiyatların “inşaat malzemeleri” değil, askeri mühimmat olduğunu teyit etti.2

Temmuzdan Eylüle Ermenistan’ın kışkırtıcı faaliyetleri

Temmuzdan eylüle giden süreçte Ermenistan ordusu birtakım sabotaj girişimleri ile cephe hatlarında güç sergilemek amacı güttü. Bu tarz girişimlerden birisi Ermeni güçleri adına ağır zararla sonuçlandı. Nitekim 23 Ağustos’ta Karabağ cephe hattının Goranboy yönünde sabotaj yapmak isteyen grubun komutanı Kıdemli Teğmen Gurgin Alberyan, Azerbaycan askerleri tarafından esir alındı. Esir teğmen, üstlerinden sabotaj girişimi emri aldığını doğruladı. Azerbaycan sabotaj girişiminde bulunan grup komutanının konuşmasını yayınlayarak dünya kamuoyuna Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı yeni tehdit planları üzerinde çalıştığını duyururken, Ermenistan hükûmeti teğmenin yolunu kaybettiği gibi cılız bir açıklamayla yetindi.

Bu arada Rus uzmanların verdiği İHA eğitiminin ardından Ermenistan defalarca yerli üretim istihbarat İHA’ları ile Azerbaycan sınırlarını ihlal etti. Fakat her defasında Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri Ermenistan’a ait İHA’ları imha etmeyi başardı. İHA ile en son sızma girişimi 20 Eylül’de yapıldı. Şemkir üzerinde tespit edilen Ermenistan’a ait İHA füzeyle imha edildi.

Bu gelişmelerin yanı sıra Ermenistan hükûmeti, Temmuz çatışmalarından sonra açıkça kışkırtıcı açıklamalar hatta girişimlerde bulundu. Nitekim defalarca Ermenistan Başbakanı, Savunma Bakanı ve önemli devlet yetkilileri işgal altındaki Karabağ ile ön cephe hatlarına ziyaretler gerçekleştirerek müstakbel planlarının hazırlığı içinde oldular. Diğer yandan Azerbaycan’ın Gence şehri ile Mingeçevir hidroelektrik santralini vuracakları tehditlerinde bulundular.

Bu arada Temmuz çatışmaları sırasında Azerbaycan kadınlarına barış çağrısında bulunan Ermenistan Başbakanı’nın eşi Anna Hakopyan da, kadınlardan ibaret bir gönüllü askeri eğitim grubu oluşturmak istediğini açıklayarak kışkırtıcı eylemlere katıldı. Hatta Karabağ’a giderek elinde otomatik tüfekle pozlar vermesi hem Azerbaycan hem de dünya kamuoyunda garip karşılandı. İtalyan internet medya haber sitesi euroasianews.it, Akopyan’ın Ermeni kadınları Azerbaycanlı sivillere saldırmak için hazırlattığına dair bir yazı yayınladı.3 Ermenistan’ın tahrikleri bunlarla da bitmedi.

Ermenistan’a yığılan paralı askerler

Eylül ayı boyunca Kuzey Irak, Suriye, Lübnan’dan Ermeni asıllı paralı askerler Karabağ’da savaşmak için Erivan’a götürüldü. Nitekim Batı basınında da gidenler arasında YPG ve PKK teröristlerinin olduğu kaydedildi. Ayrıca Nisan 2019’da Suriye’nin kuzeyindeki YPG kontrolü altındaki bölgede oluşturulan Nübar Ozanyan Ermeni taburundan 250 militanın da Karabağ’da savaşmak üzere götürüldüğü bilgisi medyada yer aldı.4 Tüm bu faaliyetler Ermenistan’ın çok büyük bir hazırlık içinde olduğunu gösterdi. Zaten Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, 27 Eylül’de çatışmaların başlamasından birkaç gün önce istihbarat raporlarına göre Ermenistan’ın büyük bir savaşa hazırlandığını açıkladı.

27 Eylül’de sabah 6’da, Ermenistan ordusu Karabağ cephesinin kuzeyinde yerleşen Azerbaycan köyleri ve askeri birliklerine karşı geniş kapsamlı provokasyonda bulundu. Provokasyon sonucu siviller hayatını kaybetti. Nitekim 27 Eylül’de başlayan çatışmalarda da bugüne kadar 2’si öğrenci olmakla 10 sivil hayatını kaybetti.

Azerbaycan provokasyona şiddetli bir şekilde karşılık verdi. Dahası 1994’teki ateşkes anlaşmasından sonra en kapsamlı karşı taarruza geçti. Böylece çatışmaların 3. safhası resmen başladı. Sahada çatışmalar üzerine Aliyev halka açıklama yaparak işgalci güçlerin BM’nin 4 kararnamesine uygun olarak bölgeyi terk etmesini, aksi halde onları güç kullanarak topraklardan atacaklarını söyledi.

Rusya, Paşinyan’ı değil Ermenistan’ı destekliyor

Ermenistan’ın açık provokasyonları aslında Paşinyan hükûmetinin içine düştüğü acziyeti gösteriyor. Göreve geldiğinden beri daha çok Batı yönlü siyaset geliştirmek isteyen ve ülkesi için özgürlük alanlarını genişleteceğini söyleyen Ermenistan Başbakanı Paşinyan, geçtiğimiz sürede kendisine muhalif olanları susturmak ve hapse attırmakla meşgul oldu. Bu adımları memnuniyetsizlikle karşılayan Rusya son aylarda daha çok Ermenistan Savunma Bakanı üzerinden ikili ilişkileri yürütmeye başladı. Ermenistan’a yapılan askerî desteği de bu amacın bir parçası olarak görmek gerekir.

Paşinyan, bu durumdan rahatsız olmakla beraber Rusya’sız da Azerbaycan üzerinde baskı kurabileceğini ve işgal altındaki Karabağ’da pozisyonlarını kuvvetlendireceğini göstermek amacıyla militarist bir politika izliyor. Diğer yandan ülke içinde muhalefetin kendisi aleyhinde güç devşirmesi Paşinyan’ı rahatsız ediyor. İç siyasi hesaplaşmaları savaşla durduracağını düşünen Paşinyan’ın Karabağ’da Azerbaycan sivil yerleşim alanlarına saldırması sonuçta şimdiye kadarki en büyük çatışmaları başlattı.

Çatışmaların başından beri Rusya’nın tavrı da önemli oldu. Her ne kadar zaman zaman ateşin kesilmesini istese bile Rusya, Paşinyan’ın güç kaybetmesinden memnuniyet duyacaktır. Nitekim artık bazı Rus gazeteleri, Paşinyan’ın Karabağ’da saldırganlık yaparak büyük bir yanlışa imza attığını belirtiyor. Ayrıca Kremlin’e yakın bazı önemli Rus gazeteciler, Ermenistan’ın Rusya’sız var olamayacağının altını çizerek ülke için kurtuluşun Batı’da değil, Kuzey’de olduğu uyarısını yapıyor.

Süreç nereye evrilebilir?

Bundan sonraki süreçte çatışmaların bir süre daha yoğun olarak devam etmesi beklentisi var. Azerbaycan ordusu şimdiye kadar birkaç köy ile önemli yükseklik ve stratejik dağları işgalden kurtarmış durumda. Her ne kadar Fransa, Rusya, Almanya ve ABD gibi önemli güçler ateşin kesilerek müzakere masasına oturulması yönünde çağrı yapsalar da çatışmalar sürüyor.

YAZININ TAMÂMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

* Dr. Ramin Sadıgov – 1977’de Azerbaycan’da doğdu. 1999’da İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. 2003’de Marmara Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde yüksek lisansını, yine aynı üniversitede 2009’da doktorasını tamamladı. 2010-2014 yıllarında Azerbaycan Muallimler Enstitüsü’nde öğretim üyeliği ve Azerbaycan Bilimler Akademisi’ne bağlı Şeki Regional Merkezi’nde bilim sekreterliği görevinde bulundu. 2014’te Türkiye’ye dönen Ramin Sadıgov halen Bayburt Üniversitesi’nde doktor öğretim üyesi olarak çalışıyor. Rusça ve İngilizce bilen Sadıgov, daha çok Kafkasya tarihi, Osmanlı-Rusya, Rusya-Azerbaycan, Rusya-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri üzerine, aynı zamanda Bolşevik Devrimi ile Rusya’nın 20. Yüzyıl başlarındaki askeri ve siyasi tarihi üzerine çalışmalar yapıyor.

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen