Türkiye-NATO İlişkileri: Güvensizlik Temelinde Müttefiklik

Ankete katılan üye ülke vatandaşlarının verdikleri cevapların anketin hata payı da dikkate alınarak değerlendirilmesi halinde NATO’nun en önemli ülkelerinin tamamında örgüte karşı bir güven sorunu olduğu ortaya çıkmaktadır. Güven sorununun temelinde ise NATO’nun üye ülkelerin çıkarlarını koruyamadığı, herhangi bir güvenlik sorunu veya çatışma durumunda ise NATO’nun destek vermeyeceği kaygısı yer almaktadır. Ayrıca Türkiye’nin de dâhil olduğu söz konusu ülkelerin kamuoyunda NATO’nun ABD’nin çıkarları doğrultusunda hareket eden bir yapı olduğu inancının oldukça yüksek seviyede olduğu gözlenmektedir.

*****

Kadir Ertaç ÇELİK

Soğuk Savaş dönemi boyunca iki kutuplu sistemde Batı Bloku için güvenlik şemsiyesi olan ve özellikle Kıta Avrupa’sı bağlamında Sovyetler Birliği ve komünist tehdide karşı koruma kalkanı işlevi gören NATO, günümüzde en çok tartışılan uluslararası kurumların başında yer almaktadır. Bir yandan NATO’nun varlığına ve konseptine ilişkin tartışmalar yürütülürken öte yandan NATO üyeleri arasında da ayrık davranma eğilimlerinde artışlar gözlemlenmektedir. Pek tabi bir şekilde bu durumun temel sebebinin uluslararası sistemin yapısal değişimi olduğu savı, genel kabul görmektedir. Ancak son günlerde NATO içerisinde daha önceki dönemlerle mukayese edilmeyecek derecede ciddi bir ayrışma ve üye ülkeler arasında sorunların baş göstermesi söz konusudur. Bu tespiti haklı çıkaracak son gelişme ise Germen Marshall Fund/Alman Marshall Fonu ve Bertelsman Vakfı tarafından 11 NATO üyesi ülkede yapılan ‘Transatlantik Trendler’ anketinin sonuçlarıdır.

29 Mart-13 Nisan 2021 tarihleri arasında, Türkiye, ABD, Kanada, Fransa, Britanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Almanya, İspanya ve İsveç’den 18 yaş üstü ve çeşitli yaş gruplarından oluşan biner kişiyle yapılan anket sonuçlarına göre;

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) vatandaşlarının yüzde 42’si,

Almanya ve Hollanda vatandaşlarının yüzde 76’sı,

İsveç vatandaşların yüzde 74’ü,

İtalya vatandaşlarının yüzde 73’ü,

Fransızların ise yüzde 72’si

Türkiye’yi “güvenilmez” olarak nitelendirirken Türkiye’den ankete katılan bin kişinin verdiği yanıtlardan elde edilen sonuçlara göre ise;

Almanya’ya güvensiz diyenlerin oranı yüzde 46,

Fransa’ya güvensiz diyenlerin oranı yüzde 74,

ABD’ye güvensiz diyenlerin oranı ise yüzde 77’dir.

German Marshall Fund/Alman Marshall Fonu ve Bertelsman Vakfı tarafından yaptırılan bu ankette ayrıca İtalya ve Polonya ile birlikte Türkiye’deki demokratik durumun da iyi olmadığı sonucuna ulaşıldığı deklare edilmiştir.

7-8 Haziran 2021 tarihlerinde Areda Survey tarafından Türkiye’de yapılan ve yukarıdaki sonuçlara yakın bulguları ortaya koyan bir başka ankete göre ise ankete katılanların yüzde 90’ı olası bir anlaşmazlık durumunda NATO’nun Türkiye’nin yanında yer alacağına inanmamaktadır. Bu kişilerin yüzde 51,7’si ise NATO’nun Türkiye’yi kendi çıkarları için kullandığını düşünmektedir. Dahası ankete katılanların yüzde 70,4’ü Türkiye’deki NATO üslerini milli güvenlik sorunu olarak ele almaktadır.

Yukarıda bahsedilen her iki anket üzerinden bir değerlendirme yapıldığında NATO-Türkiye ilişkilerinde en temel sorunun “güven meselesi” olduğu açıkça ifade edilebilir. Güven sorununu gözler önüne seren bu anketler bağlamında ise iki önemli hususa dikkat edilmesi gerekmektedir. İlk olarak ankete katılanların verdikleri yanıtlar ve bunlar üzerinden şekillenen bulgular ikincisi ise anketin zamanlaması ve sonuçların deklarasyonundaki satır aralarına sıkıştırılan mesajlardır.

Ankete katılan üye ülke vatandaşlarının verdikleri cevapların anketin hata payı da dikkate alınarak değerlendirilmesi halinde NATO’nun en önemli ülkelerinin tamamında örgüte karşı bir güven sorunu olduğu ortaya çıkmaktadır. Güven sorununun temelinde ise NATO’nun üye ülkelerin çıkarlarını koruyamadığı, herhangi bir güvenlik sorunu veya çatışma durumunda ise NATO’nun destek vermeyeceği kaygısı yer almaktadır. Ayrıca Türkiye’nin de dâhil olduğu söz konusu ülkelerin kamuoyunda NATO’nun ABD’nin çıkarları doğrultusunda hareket eden bir yapı olduğu inancının oldukça yüksek seviyede olduğu gözlenmektedir.

Batılı değerler sistemi üzerinden tesis edilen müttefiklik mekanizması olan NATO’nun kurumsal kimliğine yönelik bu olumsuz algı örgütün geleceği noktasında oldukça karamsar bir tabloyu ortaya koymaktadır. Çünkü günümüzde uluslararası ilişkilerde devletlerin tercihleri ve özellikle müttefiklik ilişkilerin tesisi veya bekası noktasında ulusal kamuoyunun desteği oldukça önemlidir. Aksi halde kamuoyu desteğinden yoksun bir ilişkinin sürdürülebilir olması ya da etkin bir şekilde işlemesi noktasında karar alıcılar çekimser davranmaya zorlanabilmektedir. Dolayısıyla kamuoyunun karar alıcıları baskı altına alması her geçen gün daha fazla ciddiyet arz edebilir ve bu da NATO’nun varlığına ilişkin ciddi bir sorun anlamına gelmektedir.

Liderler zirvesi öncesi yayımlanan bu ankette dikkat çeken diğer husus ise anketin zamanlaması ve satır arasındaki mesajlarıdır. Öncelikle anketin zirveye katılacak liderleri etkileme, manipüle etme ya da algıya maruz bırakma amacı güttüğü iddia edilebilir. Ayrıca anketi servis edenler ve dolaylı olarak sürece dâhil olan aktörlerin de NATO’nun mevcut pozisyonunu sorgulayan ve NATO üyesi diğer bazı ülkelerle sorunlar yaşayan devletlerle ilişkili yapılar olması da manidardır. Bir diğer ifadeyle her ne kadar kamuoyu çalışması bağlamında halkın algısı şeklinde deklare edilse de esasında karar alıcıların ve güç merkezlerinin medya üzerinden psikolojik bir harp yürüttüğü ileri sürülebilir. Bu bağlamda son olarak NATO’nun da bu anket üzerinden bazı üye ülkelere mesajlar gönderdiğini düşünmek çok da yanlış bir tez değildir. Bu ülkelerden bir tanesinin ise Türkiye olduğu oldukça açıktır.

NATO anketi üzerinden gerek ankete dâhil olan ülkelerin gerekse NATO’nun dolaylı bir şekilde “güvenilmez devlet” olarak nitelendirmeleri ve aynı günlerde ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’in Senato’daki bir oturumda “Türkiye’nin bazen NATO müttefiki gibi davranmadığını” ifade etmesi, liderler zirvesi öncesi Türkiye’ye verilen mesajlardır. Aynı şekilde Türk kamuoyunda da NATO’ya güvensizliğin her geçen gün artması gerçeği ortadadır. Bu gerçeklik üzerinden NATO-Türkiye ilişkilerinin mevcut şartlar itibarıyla adının konulması gerekirse; “Güvensizlik Temelinde Müttefiklik” en doğru adlandırma gibi durmaktadır. Eğer bahse konu güven sorunu aşılamaz ise hem Türkiye’nin NATO ve buna bağlı olarak ABD ve Batı ile ilişkileri olumsuz etkilenecek hem de NATO üyelerinin genelinde (hem karar alıcılar da hem de kamuoyunda) birbirine ve örgüte yönelik söz konusu olan güven sorunu, NATO’nun bekası açısından ciddi bir tehdit halini alacaktır.

————————————-

Kaynak:

https://www.ankasam.org/turkiye-nato-iliskileri-guvensizlik-temelinde-muttefiklik/

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen