Reisi’nin “Güçlü Hükümet” inin Gücü ve Meşhedi’ye İnanmanın Zorluğu

Reisi’nin reform girişimini Çin sermaye desteği ile başlatmaya kalkması, Batı ile ilişkilerinde “kaş yapayım derken göz çıkarmasına” neden olabilir. Ama Batı istesin veya istemesin Çin artık İran’da, Hürmüz Boğazında ve Hazar kıyısında. Çin trenleri İran’a Karakum çölünü aşıp girdikten ve önemsiz sayılabilecek bir iki durağı geçtikten sonra, hemen Reisi’nin şehri Meşhede ulaşıyor. Meşhet ise hem ruhani, hem ticari bir merkez. Belki Reisi’nin başkan olmasını zaten Çin de desteklemiştir ki, yeni başkan, Çin eli ile başarıyı kendi doğduğu şehirde başlatsın ve popülaritesi artsın. Tabii başarının Meşhedi fıkrasına dönmemesi önemli. Çin, tek kuşak-tek yol ray ve katarları sayesinde Tahran ile yakın ilişkiler kurarak, petrol zengini Orta Doğu’ya sağlam adımlarla girdiğini düşünmekte. Bu nedenle İran’a önemli altyapı yatırımları sözü veriyor.

*****

Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU

İran’ın yeni başkanı İbrahim Reisi pek yakında görevi Ruhani ’den devir alacak. Reisi’nin Meşhet ’den olması, bana hemen çocukluğumda anneannemden dinlediğim, abartıları ile ünlü Meşhedi fıkralarını[1] hatırlattı.

Çünkü Reisi adeta geçmişindeki ağır yasal ve insani sorumlulukları unutturmak istercesine, hem seçim kampanyası sırasında, hem de seçildikten sonraki ilk demeçlerinde Amerikan yaptırımlarından dolayı daha da büyük açmazlara düşen İran ekonomisini en kısa zamanda rayına oturtmak için gerekli önlemleri alacağına söz verdi.

İran 1979 yılından bu yana zaman zaman bir iki pencere açsa bile dünyaya kapalı, küresel gelişmelerden soyut, kapsamı genişletilen ve dozu giderek arttırılan yaptırımların muhatabı olan bir ülke. Elbette bunca yıl dünyanın dışında yaşamak dolayısı geliştirdiği alışkanlıklar, bulduğu bazı çıkış yolları var. Ama 42 yıllık yıpranmanın kendini gösterdiği ilk alanlar başta petrol ve gaz havzaları olmak üzere, ulaştırma, taşımacılık, sağlık ve eğitim altyapıları. Nitekim Reisi işe altyapı yenilemekle başlayacağını duyuruyor. Bunun Çin sermayesi ile yapılması mümkün olabilirse, İran’da yüzde 50’yi aşan işsizliğin hafiflemesi söz konusu olabilir. Ama Reisi’nin “güçlü hükumet” den anladığı, hınçlı hükumet, Ruhani dönemine nazaran daha dindar ve muhafazakâr, ama aynı zamanda daha kindar kadro haline gelirse, işsizliği düşürmenin bedeli Çin’e teslim olmanın riskleri kadar, toplumsal uzlaşmanın bacadan kaçıp gitmesi olur. Özellikle Ruhani döneminde kadın hakları ile ilgili olarak başlatılan düzeltmelerden geri adımlar atılmaya başlanırsa, Reisi, 1979 yılında Humeyni devrimine destek olan kadınları arkasında bulamaz. Şimdiki kadınlar, 42 yıl önceki kadınlar değil. Kaldı ki bu seçimde kayıtlı seçmenlerin sadece yüzde 48 inin oy vermesi ve bunların 4 milyon kadarının boş oy pusulası atmış olması, her şeyden önce İran için bir seçim boykotunun göstergesiydi[2]. Oyların yüzde 62 sini almış olsa bile Reisi’nin İran halkının yüzde 25-26 sının tercihi olması, söz verilen istikrarı sağlayacak kamuoyu güven ve desteğinin kaygan bir zemin olabileceğinin işareti.

Çin ile İlişkilerin Yaratabileceği Fırtına

Reisi’nin reform girişimini Çin sermaye desteği ile başlatmaya kalkması, Batı ile ilişkilerinde “kaş yapayım derken göz çıkarmasına” neden olabilir. Ama Batı istesin veya istemesin Çin artık İran’da, Hürmüz Boğazında ve Hazar kıyısında. Çin trenleri İran’a Karakum çölünü aşıp girdikten ve önemsiz sayılabilecek bir iki durağı geçtikten sonra, hemen Reisi’nin şehri Meşhede ulaşıyor. Meşhet ise hem ruhani, hem ticari bir merkez. Belki Reisi’nin başkan olmasını zaten Çin de desteklemiştir ki, yeni başkan, Çin eli ile başarıyı kendi doğduğu şehirde başlatsın ve popülaritesi artsın. Tabii başarının Meşhedi fıkrasına dönmemesi önemli. Çin, tek kuşak-tek yol ray ve katarları sayesinde Tahran ile yakın ilişkiler kurarak, petrol zengini Orta Doğu’ya sağlam adımlarla girdiğini düşünmekte. Bu nedenle İran’a önemli altyapı yatırımları sözü veriyor. Uğradığı her güzergâh için olduğu gibi İran için de bir risk haritası çıkarmış olan Çin, İran’da sırası ile yüzde 36 güvenlik, 70 siyasi istikrarsızlık, 80 hukuk, 65 makroekonomik istikrarsızlık, yüzde 82 döviz, 56 vergi politikası ve nihayet 52 emek piyasası riski görüyor[3]. Risk odakları ise şöyle: Limanlar, hava alanları, demiryolu, karayolu ve hava yolu şebekeleri ile IT donanımı, telefon, posta ve haberleşme; perakende ve toptan ticaret zincirleri başı çekiyor. Çin risk derecelerini asgariye indirmek için gerekli her yatırım yapmaya hazır. Ama Çin ile sıkı fıkı bir İran, Batı’nın gözünde riski yükselen bir İran.

Yeni Nükleer Anlaşmaya Göz Kırpmak

İran’da istikrarı sağlamaya yönelik ikinci önemli adım, dış ilişkilerde kat edilecek mesafeye bağlı. 2015 yılında dünya devleri ile nükleer anlaşmanın imzalanmasına karşı çıkan Reisi, seçimlerden önce yapılan başkanlık tartışmalarında, eğer seçilirse İran’ın kaderinde “dönüm noktası olacak bir anlaşmanın hazırlanması için elinden geleni yapacağını açıklamıştı. Ancak “güçlü hükümet” e rağmen, müzakerelerin İran lehine çevrilebileceği iddiası,önce Atom Enerjisi Kurumunun, İran’ın fiilen nükleer zenginleştirmeyi kademeli olarak azaltıp makul sınırlara çektiğini doğrulamasına, yani verifikasyon’a bağlı olacak. Ayrıca görüşmelerde[4], başta ABD olmak üzere diğer ülkelerin, uzun ve orta menzilli füzeler ile ilgili olarak öne süreceği taleplere, İran’ın ne cevap vereceği önemli olacaktır. Bütün bunlara ilaveten her nekadar, yeniden başlayan müzakerelerde İran karşısında yine P5’in eski üyeleri yani ABD, AB, İngiltere, Almanya ve Fransa yer almakta iseler bile, müzakerelerde bir de bölge ülkelerinin yer alması talebi var. Bu talep haklı ve yerinde bir talep. Bu talebeP5 in ne kadar itibar edeceği yine müzakerelerin seyrini etkileyecektir. İran ile ilişkilerin normalleşmesini özellikle iki AB üyesi Almanya, Fransa ve şimdi artık üye olmayan İngiltere, ABD den daha çok istemektedir. ABD ise ancak İran’da ve Batı Asya’da artan Çin yayılmacılığını frenlemek için müzakereleri hızlandırmayı kabul edebilir. Bununla birlikte başta İsrail olmak üzere, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar, yeni bir anlaşmaya karşı hala muhalif tutumlarını sürdürmekte. Şimdi Abraham Anlaşmalarının sağladığı dayanışma ile bu muhalefetin güçlenmesi, Reisi hükumetinin bölge ülkelerine yeni güvenceler vermesini zorunlu hale getirmekte.

İran’ın Değişmesi Gereken Ekonomik Yapısı

Kamu kesiminin hala baskın ağırlıkta ama etkinsiz olduğu İran, aynı zamanda yolsuzlukların pençesinde. Ekonominin yüzde 60 ı planlı dense bile aşırı denetim, denetim aksaklıkları, yolsuzluk ve rüşvet kapılarını ardına kadar açmış bulunuyor. Artan yolsuzluklarda tabii yaptırımların da günahı var.  Zaten Swift gibi uluslararası ödeme pencerelerinin yüzüne kapanmış olması, yıllardır İran’ın uluslararası ödemelerde, sarrafiye ve nakit kullanmasını sonuçlandırdığı için özellikle komşuları ile ilişkilerine de yolsuzluk virüsü bulaştırıyor. İran’da yeni zengin ve yeni fakir hızla artarken orta sınıf çökmekte. Yaklaşık 83 milyon nüfusu olan İran’da kişi başına milli gelirin 8000 dolar olarak ilan edilmesi onu dünyanın 23. en büyük ülkesi yapıyor yapmasına da, insana bu rakam Meşhedi abartmasının payı nedir diye düşündürüyor. Herhalde Meşhedi Başkan Reisi’nin bu konuya el atması ve İİK, yani İran İstatistik kurumunun, sınır komşusundaki benzer kurumu örnek almasını engellemesi gerekmekte. Ayrıca İran ekonomisinin çeşitlendirilmesi önemli bir reform hamlesi olacaktır. İran kanıtlanmış dünya petrol ve doğal rezervlerinin sırasıyla yüzde 10 ve yüzde 15 ine sahip ve bu nedenle ekonomisinin neredeyse yüzde 60 ı gaz ve petrole dayanmakta. Bu, enerji süper gücü gibi gözükse bile Reisi’nin İran’da değiştirmeye çalışması gereken yapısal bir zafiyet. Piyasa reformları için Reisi’nin güçlü hükumeti kendinde güç bulur mu bilemiyorum. Ancak yüksek enflasyon dolayısı ile gıda ve enerji ürünlerine verilen fiyat ve gelir destekleri, hem kolay vazgeçilemeyecek, hem de, hem de piyasa reformlarına engel olacak ayrıntılar.

Kaynaklar

[1]Meşhedi Cafer, 1920 lerde Ercüment Ekrem Talu tarafından yaratılmış bir güldürü karakteri olup Türk insanında İranlıların abartıyı sevdiği, gerçek olmayan şeyleri gerçekmiş gibi anlattığı izlenimiyaratmıştır.

[2]Ezgi, Uzun(3.7.21) “Low voter turnout in Iran reflects proactive behavior rather than apathy”, bknz. https://www.aa.com.tr/en/analysis/analysis-low-voter-turnout-in-iran-reflects-proactive-behavior-rather-than-apathy/2293522

[3] “Belt and Road Initiative. The railway to Iran”South China Morning Post, https://multimedia.scmp.com/news/china/article/One-Belt-One-Road/iran.html

[4]Viyana’da halen İran ve P5 ile sürdürülen müzakerelerin altıncısı sürmekte. Eğer başarılabilirse ABD yaptırımlarının tedricen kaldırılması ve İran’ın halen yüzde 63 oranına çıkmış bulunan nükleer zenginleştirmeden vaz geçmesinin sağlanması bekleniyor.

—————————————–

Kaynak:

https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/guney-kafkasya-iran-pakistan-arastirmalari-merkezi/reisi-nin-guclu-hukumet-inin-gucu-ve-meshedi-ye-i-nanmanin-zorlugu

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen