NATO ve Yeni Büyük Oyun’un Temel Rekabet Alanı Olarak Asya-Pasifik

Öte yandan Asya-Pasifik Bölgesi’nde Batı’nın nüfuzunun artmasının Çin ve Kuzey Kore’yi daha da provoke edeceği tahmin edilebilir. Dahası Batı da bunu amaçlıyor ve Çin’i bir tercih yapmaya zorluyor olabilir. Nitekim NATO’nun artan nüfuzunun Rusya’yı olduğu gibi Çin’i de provoke etmesi ve Tayvan müdahalesi konusunda harekete geçirmesi halinde Pekin’in “saldırgan” bir aktör olarak gösterilmesine yönelik bir çalışma yürütülebilir.

*****

Zeki Talustan GÜLTEN[i]

Asya-Pasifik Bölgesi’nin siyasi konjonktürü, temel olarak ittifaklar ve tatbikatlar üzerinden şekillenmektedir. Nitekim Asya-Pasifik, günümüzdeki uluslararası sistemin kurucusu olan Batı ve bölgesel müttefikleri ile Çin ve Kuzey Kore gibi uluslararası düzene meydan okuyan devletler arasında bir rekabet alanına dönmüştür. Zira söz konusu bölge, küresel jeopolitik kırılmaların gerçekleşeceği saha olarak görülmektedir. Bu da başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) olmak üzere Batı’nın bölgeye olan ilgisinin artmasına yol açmaktadır. Bunun önemli sebeplerinden biri de yükselişi engellenemeyen Çin’in bu bölgede yer almasıdır. Dolayısıyla Washington, Pekin’e karşı verdiği küresel mücadele bağlamında bölgesel çapta da Çin’i çevrelemeye çalışmaktadır.

Bu kapsamda NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in 29 Ocak-1 Şubat 2023 tarihleri arasında Güney Kore ve Japonya’ya gerçekleştirdiği ziyaretler oldukça mühimdir.[1] Nitekim NATO’nun her iki devletle de diyalogunu güçlendirmek istediği ve Asya-Pasifik’teki nüfuzunu arttırmaya çalıştığı söylenebilir. Zira Batı merkezli bir savunma örgütü olan NATO, mevzubahis bölgede Çin ve Kuzey Kore’ye yönelik baskıyı arttırmak istemektedir. Bu durumun önemli bir diğer sebebi de Kuzey Kore’nin nükleer güç olarak ön plana çıkmasıdır. Pyongyang, kendisini nükleer bir güç olarak ilan eden yasayı[2] geçirdikten sonra hem balistik füze hem de nükleer denemelerini artırmıştır. Bu yüzden de Japonya ve Güney Kore başta olmak üzere bölge devletlerinin tehdit algılamaları pekişmiştir.

Söz konusu durumun bir diğer nedeni ise Çin ve Çin’in artan küresel jeopolitik ve jeoekonomik gücüdür. Bu kapsamda NATO, bölgedeki etkinliğini artırarak olası bir krizde Tayvan’a destekte bulunacağı mesajını vermektedir. Tayvan’a verilen mesaj, aynı zamanda Rusya-Ukrayna Savaşı üzerinden Moskova’ya da iletilmektedir. Çünkü Batı, Tayvan ve Ukrayna meselelerinde bir yakınlık görmektedir. Bu bağlamda öne çıkan nokta, aslında Batı’nın bu krizleri algılayış biçimidir. Zira Batı’nın gözünde Ukrayna Savaşı’nda Moskova’ya vurulacak bir darbe, Pekin’i de Taipei’ye saldırma noktasında caydıracaktır.

Tüm bunların yanı sıra Rusya’nın Ukrayna Savaşı’nın sebebi olarak NATO’nun genişlemesini ve sınırlarına yaklaşmasını gerekçe göstermesi de aynı çerçevede ele alınabilir. Böylesi bir okumada da Stoltenberg’in mevzubahis ziyaretleri yine Tayvan üzerinden Çin’e verilen bir mesaj olarak yorumlanabilir.

Öte yandan Asya-Pasifik Bölgesi’nde Batı’nın nüfuzunun artmasının Çin ve Kuzey Kore’yi daha da provoke edeceği tahmin edilebilir. Dahası Batı da bunu amaçlıyor ve Çin’i bir tercih yapmaya zorluyor olabilir. Nitekim NATO’nun artan nüfuzunun Rusya’yı olduğu gibi Çin’i de provoke etmesi ve Tayvan müdahalesi konusunda harekete geçirmesi halinde Pekin’in “saldırgan” bir aktör olarak gösterilmesine yönelik bir çalışma yürütülebilir.

Diğer taraftan Çin, bu baskıya karşı hamle yapmaması durumunda hem küresel çapta prestij kaybına uğrayacak hem de Batı hegemonyası tarafından inşa edilen uluslararası düzene meydan okuyan diğer revizyonist aktörlerin gözünde güvenilirliği azalacaktır.

Stoltenberg’in ziyaretleriyle birlikte NATO’nun Japonya’nın artan silahlanma ve güvenlik hamlelerini kontrol altında tutmak istediği de öne sürülebilir. Zira Batı, Tokyo’nun yeni bir tehdit olmasındansa, kendi kontrolünde proaktif bir dış politika yürütmesini istiyor olabilir. Dahası ilerleyen dönemlerde NATO’nun Güney Kore ve Japonya dışında da bölge üzerinde yeni ittifaklar kurmayı hedeflediği çıkarımı yapılabilir. Washington’un Pekin’i çevreleme stratejisine hız verdiği dikkate alındığında, mevzubahis çıkarım güçlenmektedir.

Ayrıca Washington, Seul ve Tokyo’nun ortaklığında askeri tatbikatlar da düzenlenmektedir. Söz konusu ziyaretlerin ardından da bölgede NATO, Güney Kore ve Japonya üçgeninde istikrarlı bir koordinasyonun oluşması, ilerleyen süreçte Güney Kore ve Japonya’nın NATO üyeliklerinin veya bölgesel NATO’ların kapısını açabilir.

Öte yandan bu ziyaretler, Ukrayna Savaşı’na rağmen NATO’nun kısa vadede niteliksel de olsa genişleme stratejisine devam edeceği şeklinde okunabilir. Bu çerçevede NATO’nun bölgeye tekrar ilgi gösterebilmek için Güney Çin Denizi, Tayvan ve bölgenin nükleer silahlardan arındırılması konularını gündeme getirebileceği öne sürülebilir.

Sonuç olarak Asya-Pasifik bölgesi, küresel jeopolitik rekabetin satranç tahtası haline gelmiştir. NATO’nun bölgeye olan ilgisindeki artış da bundan kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda bölgedeki gerilimin kısa vadede azalmayacağı ve Batılı aktörlerin bölgeye olan ilgisinin devam edeceği öngörülebilir. Bu ziyaretlerin Çin ve Kuzey Kore gibi devletleri daha fazla provoke etmesi ise kaçınılmaz gözükmektedir.

Kaynaklar

[1] “Update: NATO Secretary General to Visit Republic of Korea and Japan”, North Atlantic Treaty Organization, https://www.nato.int/cps/en/natohq/news_211016.htm#:~:text=NATO%20Secretary%20General%20Jens%20Stoltenberg,Sup%2C%20and%20other%20senior%20officials.,. (Erişim Tarihi: 09.02.2023).

[2] “Experts: North Korea’s New Law on Preemptive Use of Nuclear Weapons Puts Regime at Risk”, Voice of America News, https://www.voanews.com/a/experts-north-korea-s-new-law-on-preemptive-use-of-nuclear-weapons-puts-regime-at-risk/6749962.html, (Erişim Tarihi: 15.02.2023).

———————————————————–

Kaynak:

https://www.ankasam.org/nato-ve-yeni-buyuk-oyunun-temel-rekabet-alani-olarak-asya-pasifik/  

[i] Zeki Talustan Gülten, 2021 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Amerikan Dış Politikası” başlıklı bitirme teziyle mezun olmuştur. Hâlihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Tezli Yüksek Lisans öğrenimine devam eden Gülten, lisans eğitimi esnasında Erasmus+ programı çerçevesinde Lodz Üniversitesi Uluslararası ve Politik Çalışmalar Fakültesi’nde bir dönem boyunca öğrenci olarak bulunmuştur. ANKASAM’ın çalışmalarına katkıda bulunan Gülten’in başlıca ilgi alanları; Amerikan Dış Politikası, Asya-Pasifik ve Uluslararası Hukuk’tur. Gülten, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen