Ordu güçlendirilmeli, her yerde olmalı!

Türkiye’nin hem batı, hem güney cephesinde, hem de kuzey ve doğu cephesinde güçlü olması gerekiyor.

Mevcut ordu yapısıyla bu kadar sorunla baş etmek güçleşiyor. Profesyonel orduya geçiş süreci devam ederken; ordu küçülüp bedelli askerlik uygulaması yükümlü ihtiyacı açısından sorun haline gelmiştir. TSK’nın yıllık 400 bin yükümlüye ihtiyacı bulunuyor ancak bunun çok altında başvuru geliyor. Bu nedenle bedelli kontenjanlarının düşürülmesi, zorunlu askerlikle ilgili tedbirler alınması gerekiyor.

*****

Bülent AYDEMİR

AK Parti, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin ilk hükümeti olan 66. Hükümetin bakanlarını ağırlıklı olarak deprem bölgesindeki illerden aday gösterecek.

Böylelikle; seçim sürecinde klasik kampanya yürütülmeyeceği için bu bölgelerde çalışacak başka isimlerin görevlendirilmesine gerek kalmayacak. Ayrıca bölgenin yaralarının sarılması, vatandaşa güçlü destek ve dayanışma duygusunun gösterilmesi amaçlanıyor.

AK Parti deprem bölgesine ayrı bir önem veriyor ve seçim çalışmalarını da buna yönelik yapacak.

Şu anki kabinede görev yapan bakanların tümünün milletvekili gösterilmesi beraberinde başka sorular da getirdi. Acaba seçim kazanıldığında bu isimler yeni kabinede yer almayacak mı? Yeni isimlerle yepyeni bir kabine mi kurulacak?

TBMM’den kabineye alınacak milletvekillerinin Anayasa gereği istifa etmeleri gerekiyor. Hal böyle olunca kritik bir sonuç çıkması beklenen TBMM’deki milletvekili dengesi, sandalye dağılımının düşünülmesi gerekiyor.

Bütün partiler açısından bu geçerli. Cumhuriyet Halk Partisi’nde de Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, kurmay ekibinin milletvekili adayı olmamasını istedi. Kılıçdaroğlu, aday olanlar arasında da tercih kullanacak. Kazanırsa kabinede ya da bürokraside görev vereceği isimleri liste dışında tutacak.

Bütün partilerde hesaplar bir yandan Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılması için yapılırken, diğer taraftan parlamento dengesi ve koltuk dağılımı, salt çoğunluğun elde edilmesi, hatta ittifak partileri ile birlikte anayasayı değiştirecek çoğunluğun elde edilmesi hedefleniyor.

Kritik hesaplar var…

TSK’NIN YAPILANDIRILMASI

Türk devlet yapısı ve geleneğinde Türk Silahlı Kuvvetleri devletin sac ayaklarından biridir. Hem 15 Temmuz darbe girişimi sonrası oluşan ortam, hem de darbe girişiminden ağır yaralarla çıkmış TSK’nın yeniden organizasyonu, emir-komuta zincirinin sağlıklı işletilmesi düşünülerek Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, görev süresini tamamladıktan sonra 9 Temmuz 2018’de Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Milli Savunma Bakanlığı’na atanmıştı.

TSK, FETÖ darbe girişimi sonrasında başarılı sınır ötesi operasyonlar gerçekleştirmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan; devletin temel sac ayakları olan İçişleri, Dışişleri, Adalet, Milli Savunma Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na güvendiği isimleri atadı. Muhtemelen önümüzdeki süreçte de bu yaklaşımını yeni isimlerle koruyacak.

Hatay-Kahramanmaraş depremi, sel felaketleri ve sonrasında yaşanan gelişmeler AFAD, Kızılay gibi kurumların yeniden yapılandırılması, Afetle Mücadele Bakanlığı kurulması ihtiyacını ortaya koyarken aynı zamanda TSK’nın de bu mevcut duruma göre organize edilmesi ihtiyacını da gösterdi.

Sınır ötesi operasyonlarda ve terörle mücadelede diğer ilgili birimler ve Milli İstihbarat Teşkilatı ile birlikte kayda değer başarılar sergileyen TSK’nın önümüzdeki süreçte nasıl yapılandırılacağı da hayati derece önemli.

Zorlu bir coğrafyada, çatışma ve kriz alanlarına yakın bölgelerde bulunan ülkemizin aynı zamanda doğal afetlerle topyekûn mücadele edecek yapı ve mekanizmalar oluşturması gerekiyor. TSK’nın buna göre yapılandırılmasını da böyle okumak gerekir.

“HER ZAMAN HER YERDE”

TSK’ya katılan her asker, şu andı içer: “Barışta ve savaşta; karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve âmirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağı’nın şanını canımdan azız bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine and içerim.”

Buradan hareketle şu değerlendirmeyi yapmak yanlış olmaz:

Ordu devletin omurgasıdır. Güçlü devlet, güçlü orduyla mümkündür. Güçlü bir ordu olmadan, güçlü bir devlet olması mümkün değildir.

Vesayetçi bir anlayıştın söz etmiyorum… Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna savaşı devam ediyor ve ne zaman, nasıl sonuçlanacağı belli değil. Ege’de, Doğu Akdeniz’de, ülkemizin çıkarlarını ilgilendiren çok ciddi sorunlar bulunuyor.

Güneyimizde, Suriye’de ABD, terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG’yi lejyoner bir orduya dönüştürdü. Yine Irak’ta, Türkiye’nin PKK ile mücadelesi devam ediyor. Doğumuzda Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sorunlar çözülmemiş bekliyor.

Türkiye’nin hem batı, hem güney cephesinde, hem de kuzey ve doğu cephesinde güçlü olması gerekiyor.

Mevcut ordu yapısıyla bu kadar sorunla baş etmek güçleşiyor. Profesyonel orduya geçiş süreci devam ederken; ordu küçülüp bedelli askerlik uygulaması yükümlü ihtiyacı açısından sorun haline gelmiştir. TSK’nın yıllık 400 bin yükümlüye ihtiyacı bulunuyor ancak bunun çok altında başvuru geliyor. Bu nedenle bedelli kontenjanlarının düşürülmesi, zorunlu askerlikle ilgili tedbirler alınması gerekiyor.

DOĞAL AFETLERE MÜDAHALE

Yaşadığımız son büyük deprem, Silahlı Kuvvetlerin doğal afetlere müdahale edecek bir unsur haline getirilmesini zorunlu kıldı. TSK, bir sistemler sistemidir. Bu sistemler sisteminin çarklarının iyi işleyebilmesi için emir-komuta sistemindeki yetkiler dâhil, ordunun nitelik ve nicelik yapısının gözden geçirilmesi ve yeniden değerlendirilmesi gerekiyor.

Tek emir-komuta sisteminin sağlanması için TSK’nın tarikat cemaat ve küçük aidiyet gruplarından tamamen ve kökten arındırılması gerekiyor.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, depremden sonra askerin anında sahaya sürülememesi konusunda, “Uzaktan ahkâm kesmekle olmuyor. Hududu kim koruyacak, Suriye’de kim kalacak” demişti. Akar, Habertürk yayınında da “Her yerde olamayız” değerlendirmesini yapmıştı.

Önümüzdeki süreçte, TSK’nın gerektiği zaman, her yerde olmaya hazırlanması sağlanacak; sağlanmalı…

Doğu-batı-kuzey-güney; bütün hududu korurken aynı zamanda terörle mücadeleyi yürütmeli ve doğal afetlere de hazır olmalıdır. Hazırlıklarını bu yönde yapmalıdır. Deprem felaketinde KKTC’den tabur çekmek gerekti.

Seçilecek cumhurbaşkanının ilk görevlerinden biri de bu olacak gibi görünüyor. Ordunun temel prensibi, “her zaman her yerde”, bütün cephelerde olmaktır.

Savaşta, barışta, terörle mücadelede ve doğal afetlerde milletinin yanında olmaktır. Çünkü Türkiye ne İspanya, ne Portekiz, ne Fransa ne de İtalya’dır.

Türkiye, çok zorlu güvenlik koşullarıyla çevrilmiş bir ülkedir. Bu nedenle TSK, hem nitelik, hem nicelik açısından güçlü olmalı, iç cephe de güçlü tutulmalıdır. Millet de Mehmetçik’in yanındadır.

———————————————

Kaynak:

https://www.haberturk.com/yazarlar/bulent-aydemir/3576874-ordu-guclendirilmeli-her-yerde-olmali-

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen