Pir-i Türkistan Hace Ahmet Yesevi Divanı – 47. Hikmet

47. Hikmet

O “elestü birabbiküm” dediğinde

“Kalu bela” dediğimi bilemezdim

“Vema diniküm” diyerek yine sorduğunda

“Dinim İslam” dediğimi bilemezdim

Allah’ımdan yine üç defa geldi hitap

Mümin ruhlar “Rabbimsin” deyip verdi cevap

Cevap vermeyeni kafir eyledi Azim Vehhab

Ben de cevap verdiğimi bilemezdim

Bütün ruhlara o saatte ferman ulaştı

Ferman olunca, an geçmeden saf kuruldu

Kafir solda müslüman kullar sağda durdu

Hangi tarafta durduğumu bilemezdim

Secde eyle diye Hakk’tan yine ferman oldu

Secde eyleyip bütün müminler pay aldı

Secde eylemeyip kalanları kafir oldu

Ben de secde eylediğimi bilemezdim

Ey müminler şüphe ile oldum giryan

Bu gam ile aklım hayran yüreğim kan

Vücuddan geçip gönülden geçip çırpındı can

Nasıl ilaç edeceğimi bilemezdim

Allah’ımın kudretine yetişip olmaz

İsyankar-itaatkar emir kıldı bilip olmaz

Takat yetirip halk içinde gezip olmaz

Hangi tarafa gideceğimi bilemezdim

Birisini gebr ve birisini tersa, cühud eyledi

Birisini mümin birisini kafir, yahudi eyledi

Şeytanı dergahından kovulmuş eyledi

Hangi sebepten eylediğini bilemezdim

Günahım çok dağdan ağır ibadetim az

İbadet eylemeyip ömrüm geçti kış ve de yaz

Dergahına gidecek olsam yoktur niyaz

Ne yüz ile gideceğimi bilemezdim

Candan geçen gerçek aşıklar özünü gördü

Ezel günü yine birisini aşık eyledi

Lütuf kerem eyleyip ona aşkını saldı

Orada cemal göreceğimi bilemezdim

Zahid eyledi yine birisini ibadet için

Zahid yine ibadet eylemiş rahat için

Huri-gılman, tuba dolu cennet için

Zahid cemal göreceğimi bilemezdim

Ahiretin ışığını temin eyleyemedim

Yollar uzak yol azığını alamadım

Candan geçip Hakk emrini yapamadım

Azıksız gideceğimi bilemezdim

Doymadan kaldım bir an geçmeden ömrüm geçti

Ölüm meleği gelmesi hem yakınlaştı

Ey dostlar amelsizim başım dondu

Ne hal ile gideceğimi bilemezdim

Bir fırsatta yetişip gelmeyip geçmeyip saat

Haşmetine yer ve gökler eylemez takat

Ferman olsa Allah’ımdan ölüm meleği

Nasıl takat yetireceğimi bilemezdim

Can almağa o Azrail gelip dursa

Canını ver diye haşmet ile bir ses çıkarsa

Üçyüz altmış damarlarım titrer olsa

Ne hal ile gideceğimi bilemezdim

Çoluk-çocuk yüzüne doğru bakıp durunca

Yakıp durup söz demeğe dilin gelmeyince

Rahmet etmese yakın işin ırak olunca

Şaşkın olup ne yapacağımı bilemezdim

Allah’ımın emri ile canımı alsa

Canım oraya gidip bedenim burada kalsa

Rengim yaprak misali hazan gibi sararsa

İman ile gideceğimi bilemezdim

Çoluk-çocuk bekleyip durunca ağlayıp seni

Yıkayıcılar tahta üzerine alınca seni

Suyu döküp pak eyleyince zahirimi

Batınımı yıkadığını bilemezdim

Ondan sonra kefen elbisesini giydirseler

Temiz-kirli beni koyup sarmalasalar

Başımı-ayağımı sıkı tutup bağlasalar

Tevbe elbisesini giydiğimi bilemezdim

Dört ayaklı tabutumu getirseler

Beni koyup dört tarafımdan kaldırsalar

Dua edip cenaze namazımı kıldırsalar

Ben de dua edeceğimi bilemezdim

Ondan sonra beni koyup revan olsa

Yetmiş iki yerde benden soru sorsa

Cevap ver deyip melekler korku salsa

Nasıl cevap vereceğimi bilemezdim

Tabut ile alıp dursa kabir başında

Dostlarım ağlayıp durunca çok karşımda

Yalnız ağlayıp kalacağım el başımda

Orada ne yapacağımı bilemezdim

Beni bırakıp yedi adım gider olsa

Münker-nekir o zaman girip gelse

“Men Rabbûk” diye melekler bakıp dursa

“Rabbim Allah” dediğimi bilemezdim

Kul Hoca Ahmed menzil tehlikeli yollar uzak

Gideceğin yerin yakındır var mı çare

Tevbe eyleyip özünü bilen aldı tedbir

Ben de tevbe eylediğimi bilemezdim.

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen