5 Haziran 2023


C:\Users\alialpercetin\Desktop\NECİP FAZIL KISAKÜREK\necipfazil-1.jpg

Ali Alper ÇETİN


Cumhuriyet dönemi Çağdaş Türk Edebiyatı’nın en dikkate değer şahsiyeti, şüphesiz Necip Fazıl Kısakürek’tir. Şair, edip, mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek, uçsuz bucaksız duygu ve düşünce denizinde sonsuzluğa ulaşma özlemiyle liman liman dolaşan, her limanda yükünü bırakan, ölümsüz eserler veren bir dâhi, bir zekâ fırtınasıdır. Onun yetmiş sekiz yıllık ömrünün, en az elli yılı, bu fırtınaların yarattığı olaylarla doludur.

  1. Maraş’tan İstanbul’a gelerek yerleşen köklü bir ailenin çocuğu Necip Fazıl, 1905 yılında doğdu. Amerikan ve Fransız kolejlerinde, Bahriye Okulu’nda, İstanbul Edebiyat Fakültesi (Dârülfünȗn) Felsefe bölümünde okudu.

1925 yılında öğrenim için gönderildiği Paris’te ancak bir yıl kalabildi. Dönüşünde bankalarda çalıştı. İstanbul ve Ankara’daki yüksekokullarda öğretmenlik yaptı. Bütün bu görevleri, onun geçimini sağlayan bir vasıta olmaktan ileri gitmedi. Şair Necip Fazıl olarak o, 1925 yılından sonra adını duyurmaya başladı. Şiirleri önce, Yeni Mecmua ve Millî Mecmua’da, Hayat Dergisi’nde yayınlandı. 1925 yılında yayınladığı “Örümcek Ağı”, onun ilk şiir kitabıdır. 1928’de yılında ikinci şiir kitabı olan “Kaldırımlar” yayınlandığı zaman dikkatleri hemen üzerine çekti. 1932’de yayınlanan “Ben ve Ötesi” ile şair, şöhretinin doruğundaydı. “Sanatların sultanı” dediği şiirde, giderek yolunu arıyor, şiire imân duygusunu ve sonsuzlukta gerçeğe ulaşma mistisizmini katarak, şairi (Allah’ın mahrem ülkesi olan bilinmez âlemin derbeder seyyahı) olarak görüyordu. Duygularını inanç ve imân potasında pişire pişire olgunlaştı. Beğendiği şiirlerini, 1962 yılında “Çile’ de topladı. Çok geçmeden ona “Şairlerin Sultanı” demek olan Sultanüşşuarâ unvanı verildi. İmân ve aksiyon adamı olarak memlekette geniş yankılar uyandırdı. Türk basınının merkezi olan Bâb-ı Âli'nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır.

Türk Edebiyat tarihinin en önemli isimlerinden olan Necip Fazıl Kısakürek’in düşünceleri, yaşam tarzı ve eserleriyle Türk edebiyatına yön vermiştir. Necip Fazıl Kısakürek yaşamı boyunca oldukça fazla önemli eserlere imza attı. Fikirleri ve eserleri ile günümüze hala ışık tutmaktadır.

Güçlü bir yazım tekniğinin görüldüğü tiyatro oyunlarında ise daha çok korku ve kaygı psikolojisini işledi. Hatıra, makale, inceleme türü eserlerinde daha çok dinsel ve siyasal konuları ele aldı.


Necip Fazıl Kısakürek'in Başlıca Eserleri ise;

Şiir:

Örümcek Ağı (1925)

Kaldırımlar (1928)

Ben ve Ötesi (1932)

Sonsuzluk Kervanı (1955)

Çile (1962)

Şiirlerim (1969)


Öykü ve Roman:

Ruh Burkuntularından Hikâyeler (1965)

Aynadaki Yalan (1980)

Kafa Kâğıdı (1984)


Tiyatro:

Tohum (1935)

Bir Adam Yaratmak (1938)

Künye (1940)

Para (1942)

Namı Diğer Parmaksız Salih (1949)

Reis Bey (1964)

Abdülhamit Han (1969)


Monografi - Makale - Fıkra - Hatıra:

Birkaç Hikâye, Birkaç Tahlil (1933)

Namık Kemal (1940)

Çerçeve (1940)

Son Devrin Din Mazlumları (1969)

Hitabe (1975)

İhtilal (1975)

Yılanlı Kuyudan (1970)

Hac (1973)

Babıali (1975)

İman ve İslam Atlası (1981


Ödülleri:

1947 CHP Piyes Yarışması birinciliği “Sabırtaşı” ile 1980 Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü

1981 Türkiye Milli Kültür Vakfı Kültür Armağanı İman ve İslam Atlası ile


Sultan-üşşuara unvanlı Necip Fazıl Kısakürek bütün şairlerin (son yıllardaki hariç) “Çile” isimli şiir kitabına ismini verdiği “Çile” şiirlerinden bazı bölümler şöyledir:

Gaiplerden bir ses geldi: Bu adam;

Gezdirsin boşluğu ense kökünde!

Ve uçtu tepemden birdenbire dam;

Gök devrildi, künde üstüne, künde…

    
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!

Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!

Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,

Oh çekti yukardan, üstüme avcı.

      
Ateşten zehrini tattım bu okun,

Bir anda kül etti can elmasımı.

Sanki burnum, değdi burnuma (yok) un,

Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.

     
Bir bardak su gibi çalkandı dünya;

Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.

Al sana hakikat, al sana rüya!

İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

     
Ensemin örsünde bir demir balyoz,

Kapandım yatağa son çare diye.

Bir kanlı şafakta, bana çil horoz, 

Yepyeni bir dünya etti hediye.

     
Bu nasıl bir dünya, hikâyesi zor;

Mekânı bir satıh,  zamanı vehim.

Bütün bir kâinat muşamba dekor,

Bütün bir insanlık yalana teslim.

     
Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,

Bir fikir ki, beyin zarında sülük.

Selâm, selâm sana haşmetli azap;

Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

     
Akrep, nokta nokta ruhuma sokmuş,

Mevsimden mevsime girdim böylece.

Gördüm ki, ateşten cımbızda yokmuş,

Fikir çilesinden büyük işkence.

      
Ne yalanlarda var, ne hakikatta,

Gözümü yumdukça gördüğüm nakış

Boşuna gezmişim, yok tabiatta,

İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

    
Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;

Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.

İçiçe mimârî, içiçe benlik;

Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!

     

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;

Nizam köpürüyor, ta çenemde su.

Suda bir gizli yol, pırıltılı iz; 

Suda ezel fikri, ebed duygusu.

       
……………………………………………...
        

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!

Heybem hayat dolu, deste ve yumak.

Sen, bütün dalların birleştiği kök

Biricik meselem, sonsuza varmak…
   

Büyük düşünür Necip Fazıl’ı yalnızca şair olarak bilmek ve tanımak yetmez. O şiirden başka tiyatro, tarih, tenkit, biyografya, hikâye, makale, mizah türlerinde otuzdan fazla eser verdi. Günlük gazetelerde fıkralar yazdı. Konferansları olay yaratıyordu. 1944 yılından sonra çıkarmaya başladığı “Büyük Doğu” dergisi, onun doğrudan kendisinin kurduğu düşünce sisteminin adı olmuştur. Yazdığı “İdeolocya Örgüsü” adlı eseri ile Necip Fazıl Kısakürek bu düşünce sistemini ana hatlarıyla açıklamış; bu düşünce sistemi ile kendine özgü bir tarih muhasebesi, devlet anlayışı, estetik bakış ve fikri duruş sergileme amacı gütmüştür. Siyasî polemikleri yüzünden dergisi, zaman zaman kapatıldığı gibi, kendisi de cezaevlerine düşmüştür. İnandığı davada, gözünü kırpmadan Bâbıâlî’de, yerine göre nükteli, zekâsının parladığı güçlü mecazlarda dolu, ince ve kıvrak, yakıcı ve C:\Users\alialpercetin\Desktop\NECİP FAZIL KISAKÜREK\necipfazil-2.jpg

onbinlerce okuyucu kazandırıyor, fikirleri memleketin her köşesinde geniş yankılar uyandırıyordu.


Edebi Kişiliği - Sanat Anlayışı ise;

  • Modern Türk şiirinin mistik şairidir.
  •  Düz yazı türünde yapıtları da olmasına rağmen asıl güçlü yanı şiirlerindedir.
  •  Halk şiirimizin öz ve biçim yapısından yararlanmış, bunlara Batılı, modern bir özellik kazandırmış, sonraları dinsel duyuşlarda karar kılmıştır.
  • Sağlam bir teknikle, esrarlı iç âlemini, felsefi görüşlerini, etkileyici bir anlatımla dile getirmiştir. 
  • Şiirin yanı sıra makale, tarih, eleştiri, biyografi, öykü türlerinde de yapıtlar yazmıştır. 
  • Divan, halk, Tanzimat ve Batı edebiyatını en ince ayrıntılarına kadar bilen bir sanatçıdır. 
  • Serbest şiire karşı çıkmıştır. Kafiyeye sığınmayı sahtekârlık sayar. Ona göre, duygu ve düşünce harmanlanıp şiir kalıbında, sanat kaygısıyla dillendirilmelidir.
  • Şiirin içyapısıyla dış yapısı arasında bir uyum bulunması gerektiği düşüncesinden hareket eden Necip Fazıl Kısakürek, 1930'lu yılların başlarına değin süren yoğun şairlik yaşamında, lirizmin ağır bastığı şiirler yayımlamıştır. 
  • Duygularını değişik biçimde yansıtışı, değişik benzetmeler kullanarak şiirlerini renklendirişiyle bu yılların şairleri arasında ayrı bir yeri olmuştur.
  •  Her şiirinde, sanatından, ruhundan, hissiyatından ve düşüncelerinden ipuçları vardır.
  • 1934'de kadar ruh çalkantılarını, korkularını, iç hesaplaşmalarını, çocukluk yıllarına has hatıralarını, dış dünyadaki varlığı ve kendisiyle didişmelerini, arayışlarını anlatmıştır.
  • Şiirlerinde anlaşılmayan ayak sesleri, periler, cinler, hayaletler, kâbuslar, siyah kediler, geceleri insanın etrafında fıldır fıldır dönen kambur cüceler gibi ürpertici motiflerle, birtakım gerçeküstü varlıklara yer vermiştir.
  • Bütün şiirlerini içeren Çile'de, şiirlerini şu adlar altında toplanmıştır: Ölüm, Korku, Ukde, Tecrit. Bunlar aynı zamanda yeni, orijinal, sanatkârane ve insana tat veren ifadelerdir.
  • 1934 sonrası şiirlerinde toplumu da sanatına yansıtmıştır. Şiirlerinde toplumun kandırıldığını, gençliğin kokuşturulduğunu iddia etmiştir.
  • Ona göre, toplum uyarılmalıdır. Türk milleti aslına dönmelidir. "Şiir toplumun his ve fikir hayatını yansıtmalıdır." derken saf şiirden de vazgeçmemiştir.
  • Tiyatro eserlerinde üstün bir ahlak felsefesini savunmuştur. Cinnet Mustatili adlı eserinde hapishane anılarına yer vermiştir.


Evler döşemekti bendeki tasa,

Yaptım, ettim, nöbet mezara geldi.

Yeter bana, üç beş arşın bez olsa,

Beklenmedik mallar pazara geldi.

    
Penceremde bir gün, günlerden birgün,

 Ses baygın, renk baygın ve ışık süzgün,

Belirsiz bir semte insanlık sürgün…

Çek perdeyi, güneş mezara geldi!..

diyor, ruhunun ebedîlik yolculuğuna hazırlanan seslerini dinliyordu.


C:\Users\alialpercetin\Desktop\NECİP FAZIL KISAKÜREK\necipfazil-3.jpgNecip Fazıl 25 Mayıs 1983 günü bu özlemi duya duya dünyasını değiştirdiği zaman cenazesi mahşerî ve imânlı bir kalabalık tarafından omuzlandı. 

Eyüpsultan sırtlarına defnedildi. Ölümünden sonra eserleri, yeni baskılar gördü, hakkında pek çok kitap ve makaleler yayınlandı. 


Necip Fazıl, Cumhuriyet dönemi Türkiye aydınlığına her zaman bir ışık, bir şimşek olarak yaşayacaktır.


Şairler Sultanı Necip Fazıl’ı “Sakarya Türküsü” ile yâd ederek rahmet diliyoruz: 


İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;

Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;

Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;

Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;

Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,

Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.

Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,

Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?

Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..

    
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!

Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

    
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.

Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;

Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;

Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;

Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;

Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?

Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;

Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

    
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,

Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

    

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;

Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;

Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!

Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,

Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;

Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;

Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;

Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

    

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;

Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..

C:\Users\alialpercetin\Desktop\NECİP FAZIL KISAKÜREK\Necip fazil kabri.jpg

Necip Fazıl Kısakürek kabri/ Eyüp Sultan mezarlığı-İstanbul

 

Ali Alper ÇETİN

Araştırmacı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.


Kaynakça:

Mehmet Önder: Anadolu’yu Aydınlatanlar, Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, 1998 Ankara

http://www.edebiyatfatihi.net/

Yazar Hakkında:

Ali Alper ÇETİN

Ali Alper ÇETİN

Ali Alper ÇETİN

1955 yılında Ceyhan’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ceyhan’da tamamladı. 1980 yılında Çukurova Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makina bölümünü başarı ile bitirerek Makina Mühendisi unvanını aldı. Devlet Lisan Okulu İngilizce bölümünden mezun oldu. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü “İşletme Yönetimi” dalında Yüksek Lisansını tamamladı. Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) İşletme Yönetimi eğitimi alarak kariyer yaptı.

Memuriyete 1980 yılında Orman Bakanlığı Ankara Merkez Atölyesinde Atölye Şefi olarak başladı. Makina İşletme Şefi iken 1982 yılında DSİ Genel Müdürlüğüne intisap etti. 1983 yılında Isparta da askerlik görevini ifa etti. DSİ Genel Müdürlüğünde Mühendis, Kısım Şefi, Başmühendis, Şube Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Daire Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Halen DSİ Genel Müdürlüğü Makina, İmalat ve Donatım Dairesi Başkanlığında Daire Başkan Yardımcısı olarak görevini sürdürmektedir.

Birçok konuda mesleği eğitimlere katıldı. Türk Tarımı, Çevre ve Erozyon, Mühendislik Hizmetleri, İçmesuyu, Yerel Yönetimler konusunda araştırmalar yaptı. Fransa’ da İçmesuyu ekipmanları ve Çelik konusunda teknik incelemelerde bulundu. Avusturya’da İş Makinaları ile eğitime katıldı.

Mesleki konularda yayımlanmış çok sayıda teknik makaleleri mevcuttur. Kültür Sanat, sosyal, güncel makaleler yazmaya devam etmektedir. Bölge gazetelerinde köşe yazarlığı yaparak birikimini okuyucularla paylaştı. Sivil Toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. Çukurova’nın ( Adana, Mersin, Hatay, Osmaniye) problemleri konusunda projeler geliştirdi, çözüm önerileri getirdi. Çukurova’nın birlik ve beraberliği için büyük katkılar koydu. Sivil Toplumda “ Sivil İnisiyatif” in gelişmesinde etkin rol oynadı.

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 11.Dönem (1988-1990) Yönetim Kurulu Sekreteri

TSE Makina Hazırlık Grubunda Raportörlük

TSE Özel Standartlar Hazırlık Grubu Daimi Komite Üyeliği

TSE Ambalaj Özel Daimi Komitesi Üyeliği

TSE Şehir İçi Yollar ve Kavşaklar Özel Daimi Komite Üyeliği

TÜRK KAMUSEN TÜRK ENERJİ-SEN 11 No’ lu Şube Başkanı

TÜRK KAMUSEN TÜRK ENERJİ-SEN Kurucu Üye ve Eğitim Genel Sekreteri

BASK Bağımsız Enerji –Sen Kurucu Üye ve Teşkilatlandırma Genel Sekreteri

Mühendislik Odalarında  “Meslekte Birlik ‘’ Kurucusu

KOSGEB Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme Başkanlığı Kanunun hazırlanması ve etkin rol

SMMH Serbest Mühendislik Hizmetleri Yönetmenliği ve Tüzüğünün hazırlanmasında etkin katkı

Büyükşehir Belediyelerinde ilk Proje-Vize’yi başlatmanın öncüsü

Ceyhan Kültür Yardımlaşma Derneği Kurucu Başkanı (1991-1995)

Gıcık Dergisi ve Makina Bülteni Kurucusu, imtiyaz sahibi

Çukurovalılar Derneği Genel Başkanı (2008-2013)

Çukurovalılar Derneği Onursal Başkanı ( 2013- Halen)

DSİ Yayın Kurulu Üyeliği (2015- Halen )

Çukurova Lobisi Dergisi Kurucusu (Aylık, Bölgesel süreli-yayın ) imtiyaz sahibi gibi görevleri üstlendi.

Sayın Çetin; Sivil Toplum Kuruluşlarındaki hizmetleri ile Ülkemizin ve bölgemizin problemlerini kamuoyuna taşıyarak çözüm önerileri geliştirdi. KOSGEB-Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme Başkanlığının kuruluş kanunun hazırlanması ve kuruluş çalışmalarında çok etkin rol oynadı. SMMH Serbest Mühendislik Müşavirlik Hizmetleri Kanuna büyük katkı koyarak, Türk Sanayine hatırı sayılır önemli hizmetler yaptı. Büyükşehir Belediyelerinde Proje-Vize uygulamasının öncüsü oldu.

Sayın Çetin, İngilizce bilmekte olup, evli 2 çocuk babasıdır.

 

 

 

Bu kategorideki Makalelerden