Kurmancan Datka: Türkistan Tarihinin Efsanevi Kadın Lideri

 kurmancan datka

 

 

KURMANCAN DATKA: TÜRKİSTAN TARİHİNİN EFSANEVİ KADIN LİDERİ

Hazırlayan: Mehmet MEMİŞ, (E) Öğretmen

Kurmancan 1811 yılında Oş şehrinin kuzeybatı mevkiinde bulunan Orke köyünde, Munduz boyuna mensup Capalak ailesinden Mamatbay isimli bir Kırgızın kızı olarak dünyaya gelmiştir. İslam geleneklerine göre Ramazan ayında doğan erkek veya kız çocuklarına uzun ömürlü olacaklarına inanıldığı için Kurmanaalı, Kurmancan, Kurmanbek, Kurmanbay isimlerinden biri konulmaktaydı. Bundan dolayı İslam dininin önemli günlerinden olan Kurban bayramında doğan bu kız çocuğuna Kurmancan adı verildi.

Kurmancan’ın babası Mamatbay, eğitimli ve bilgili bir kimseydi. Çevresindekiler tarafından oldukça cömert ve hiç kimsenin hakkını yemeyen, gelenek ve göreneklerine bağlı iyi bir Müslüman olarak bilinirdi. Ayrıca varlıklı ve zengin bir kimseydi. Çok sayıdaki hayvanı ile Alay dağları civarına yerleşerek Çin sınırına kadar olan bölgede konar-göçer bir hayat sürmekteydi. Kurmancan’ın çocukluğu ve Külseyit ile nişanlanması hakkında Rus kaynaklarında oldukça farklı bilgiler bulunmaktadır. Bunlardan biri olan ve Alımbek Datka, Kurmancan Datka ve çocukları hakkında tefarruatlı bilgiler veren V. M. Ploskih, nişan hadisesini şu şekilde nakletmektedir: “Onu çocukken nişanlamışlardı, 17 yaşına geldiğinde Kulı-Sad-Yar’a komşu yaşayan Yuvaç boyundaki yiğitle evlendirdiler. Kurmancan ilk kez kocasını düğünün olduğu gün gördü”. Ancak Kırgızların yerli kaynakları Ploskih’i yalanlamaktadır. Zira bu kaynaklarda Kurmancan’ın ilk kocasının ismi Külseyit olduğu ve Cooş (Sakin) kabilesine mensup olduğu söylenmektedir. Kurmancan daha çocukluktan itibaren müstakbel kocasını görerek, onu yakından tanıyarak büyümüştür. Özellikle yaz aylarında iki aile beraber vakit geçirmekte birlikte yaylaklarına geçmektedirler. Kurmancan kendi ailesine geri geleli daha bir sene bile olmadan babası Mamatbay vefat eder. Ailesinin tüm sorumluluğu ona yüklenir. 1831 yılı Kurmancan’ın hayatında bir dönüm noktası olur. Bu tarihte Alay bölgesini yöneten Alımbek Datka’yla evlenir. Kurmancan’ın hayatı bu tarihten itibaren bambaşka bir yöne gidecektir. Kurmancan, Alımbek ile evlenene kadar iffetli ve dirayetli bir kadındı. Onun saygı uyandıran duruşuna ve güzelliğine bir görüşte kapılan Hokand’ın yiğit komutanı ile kurduğu bu yeni hayat, onun bugün bile “Alay Kraliçesi” anlamına gelen “Alay Hanışası”, “Alay Kanıkeyi” diye anılmasına sebep olmuştur. İyi bir eğitim görmüş, kültürlü ve görgülü Kurmancan, “datka” ünvanını almış olan Alımbek’in tam istediği gibi biridir. O, kocasının evine geldiği günden itibaren yerinde konuşması, zeki ve işbirliği, mantıklı davranışı, doğru kararları ile yeni memleketinde hemen sivrilmiş, her meselede ona danışır olmuştu . Söylenene göre Kurmancan Datka da halkın sosyal ve siyasi hayatındaki her türlü meselelerin çözümünde aktif olarak söz sahibiydi. Bürokratların yani yöneticilerin en önemli vazifesi, halk arasında vuku bulan ekonomik, siyasi ve adli konulardaki itilafları çözerek adaleti temin etmekti. İki boy arasında çıkan büyük çaptaki anlaşmazlıklar genellikle tertip edilen kurultaylarda çözüme kavuşturulurdu. Halkın isteğine göre mahkemelere isteyen herkes katılabilirdi.

Kırgız aksakallarından Mati’nin belirttiğine göre: “Kurmancan, Alımbek’in “çalgın teşkilatını” (istihbarat teşkilatını) yönetmekteydi. Onun emrindeki casuslar sadece Hokand’da değil, Kaşkar, Anciyan (Andican) ve Buhara’da da faaliyet göstererek en son bilgileri Kurmancan’a iletmekteydiler. Kurmancan ayrıca, hanların eşleri veya anneleri konumundaki Kırgız bayanlara yakınlık göstererek onların güvenini kazanıyor ve böylelikle günlük haberleri kolaylıkla onlardan öğrenebiliyordu. Bu şekilde Alımbek de her türlü gizli bilgiyi Kurmancan vasıtasıyla öğrenerek yüz yüze kaldığı durumlara karşı kendisini hazırlayabiliyordu” .

Kurmancan, eşi Alımbek’in ölümüne kadar her konuda akıl hocası, arkadaşı, sırdaşı olmuştur. “Datka” ünvanını almadan önce de at üstünde askerlerin başındadır ve yanında da çoğunlukla oğullarından biri veya birkaçı vardır. Hatta kocası Hokand’a gittiği zamanlarda bile onun yokluğunu hissettirmemiş; milletinin güvendiği, akıl danıştığı bir kadın, askerlerin başında da bir komutan olmuş; çocuklarının ruhunu ve kalbini ise “hür ve bağımsız Kırgızistan” ruhuyla doldurmuştur. Kurmancan, Türkler içinde “datka” ünvanı verilen ilk kadındır. “Datka”, Hokand ve Buhara hanlıkları zamanında yönetimin en üst kademesini ifade etmekteydi. Kelime anlamı “gerçek bağlılık” demek olan bu ünvanın bulunduğu vilayetin idare amiri (yani valisi), siyasi ve dini lideri, hatta toplumda çıkan bütün problemlerin çözücüsü, temyiz ve şikayet dilekçelerine bakan hukuk görevlisi, vilayetle ilgili kararları gözden geçiren, askerlerin komutanı kısacası emrindeki bölgenin tek yetkilisi demekti . Alımbek Datka vefat ettikten sonra geleneğe göre yerine erkek kardeşlerinden birinin veya büyük oğlu Abduldabek’in geçmesi gerekmekteydi. Ancak Alay bölgesinin halkı yönetimi Kurmancan’a verdi. Çünkü Alımbek’in sağlığında dahi (onun savaşta veya kendi işleriyle meşgul olduğu ve uzak bölgelerde bulunduğu zaman) Kurmancan bu bölgedeki halkın işlerini yoluna koymuş ve aksatmadan yürütmüştü. O bu vazifeye cömertliğiyle, fedakârlığıyla ve üstün zekasıyla ulaşmış, arkasına halkın desteğini alarak gelmişti.

 kurmancan datka1

 

Türkistan; küçük ve müstakil Türk devletlerinin teşekkülleri, çevrelerinde olup bitenleri anlamak ve buna göre tedbir almakla âciz kalmaları dolayısıyla, Asya’da lider devlet olma vasfını kaybetti. Bunun üzerine doğuda, Orta Asya istikametinde Rus teşebbüsleri canlandı. Rusya Çarlığı, 16. yüzyılda, Türkistan’ın artık tehlikeli bir rakibi oldu, ancak Türkistan devletleri bunun farkına varamadılar . Kurmancan Datka başta olmak üzere onun oğulları Rusya’nın sömürgecilik faaliyetlerine karşı yek vücut olarak karşı durmuşlardı. Bu dağlık bölgelerde oğullarından Abdullabek liderliğindeki halk Ruslara karşı bir yıl savaşmıştı.

Eskiden beri “dili başka, dini başka, geleneği başka” bir halka boyun eğmeyi ve halkını belirsizliğe sürüklemeyi kendisi için bir zul olarak gören Alımbek Datka’nın siyaseti, oğulları Abdıldabek, Baatırbek, Mamıtbek, Asanbek ve karısı Kurmancan Datka tarafından kesintisiz olarak devam ettirilmişti. Hokand Hanlığı Rus kontrolüne girdikten sonra Pamir-Alay Kırgızları bağımsızlıkların korumaya gayret etmişlerdi. Genel olarak Pamir ve Alaylılar Hokand’daki siyasi çekişmeleri kullanarak, Hanlığın kontrolünden çıkıyorlardı. Bağımsızlığı amaçlayan Abdıldabek ve annesi Kurmancan Datka Ruslara karşılığını gösterdiler. O, Rus ordusunun başında duran M. D. Skobelev’e karşı hiç boyun eğmedi. Hatta en küçük ve çok sevdiği oğlu Kamçıbek Ruslar tarafından yakalanıp asıldığında bile düşmanlara karşı dimdik durması onun kahraman bir kadın olduğunu göstermiştir.

Ruslar Türkistan’da ilk kez bu denli sert ve uzun soluklu bir direnişle yüzyüze kalmıştı. Bu tarz bir mukavemetle karşılaşmanın verdiği şaşkınlık bir Rus generalin ağzından dökülen şu sözlerde açık bir şekilde kendisini hissettirmektedir: “Biz bu denli dayanıklı askerlerle ilk defa yüzleşiyoruz. Kendini müdafaa eden halkla savaşmanın yerli hanlarla savaşmaktan zor ve yorucu olduğunu artık öğrendik” . Kısaca Kurmancan Datka, büyük Rus birlikleriyle savaşa girip halkını kırdırmak yerine, işgal güçlerinin komutanıyla uzlaşıp, barış içinde yaşama yolunu seçti. General Skobelev ile bir anlaşma yaparak halkını güvence altına aldı. 1907 yılında ölünceye kadar, tam 30 yıl Alay halkının başında kaldı.

Kurmancan Datka geçmişte ”Alay Kraliçesi” olarak anıldığı gibi bugün de Kırgız Türkleri için “Alay Kraliçesi” veya “Dağların Kraliçesi” olarak nitelendiriliyor. Adına para bastırılan Kurmancan Datka’nın hatırası, cadde, sokak, okul ve parklarda da yaşatılıyor. Bağımsızlığımızdan bu yana onun namına en büyük hizmet ise kadın kahramanımızın hayatının filme aktarılması olmuştur. 2014 yapımı “Kurmancan Datka”, 1 buçuk milyon dolarlık bütçesiyle Kırgız sinema tarihinin en pahalı filmi olarak tarihe geçti ve 2015’te 87’nci Akademi Ödülleri’nde (Oscar Ödülleri) en iyi yabancı dilde film kategorisine aday olarak önerildi.

 

kurmancan datka2

Kırgızların tarihinin en çalkantılı sayfalarından biri olan Rus Çarlığının işgaline girildiği dönemi yansıtan, Sadık Şer-Niyaz’ın yönettiği filmde, eşinin bir suikasta kurban gitmesinin ardından Alay Kırgızlarının başına geçen ve “Alay Kraliçesi” diye anılan Kurmancan Datka’nın yaşamı anlatılıyor.

Film, bugüne kadar Kazakistan, Rusya, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) sinema severlerle buluştu. 2015’te New York’taki Avrasya Film Festivalinde de, Oscar’a aday gösterildi.

KAYNAK: Sabırbek Börübay,Kırım Haber Ajansı, Ankara

 

kurmancan datka sempozyumu

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen