Alaeddin Yavaşça- 4

İbn-ül Emin Mahmut Kemal Bey’in evdeki fasıllarından önce bir ön sohbet yapılırmış. Gelenlerin hepsinin oturacağı yer belli imiş, yeni gelenlere yerlerini İbn-ül Kemal Bey gösterirmiş.
Ön sohbetten sonra sıra fasıla gelirmiş.
Peşrevle başlanır, beste, ağır semai, değişik usullerdeki şarkıların uygun bir yerinde saz taksimi yapılırmış. Bu sırada taksim dinlenirken çaylar yudumlanırmış. Bir kaç şarkıdan sonra, bir yürük semai ve arkasından bir saz semaisi ile fasıl bitermiş.
Hemen sonra saba makamındaki taksim ve onu Aziz Mahmut Hüdai Hazretlerinin Çargâh makamındaki “Kudümün rahmeti zevk u safadır Ya Resulullah” diye başlayan tevşihi okunurmuş.
Sonra mevlevihane peşrevi, ara yerde bir gazel, ve peşrevin kalan kısmı icra edilir, böylece gecenin musiki bölümü sona erermiş.
Bir aşır Kur’an-ı Kerim okunarak, musiki nağme zenginlikleri, böylece ilahi zenginliklere dönüştürülürmüş.
“Kuzum evladım, bu akşam hangi makamı dinleyeceğiz?” diye sorarmış Alaeddin Bey’e. O da makamları sıralayarak sayarmış. İbn-ül Emin Bey, Rast Makamını çok sever, perdelerinde uygun olmayan bir basışın Hüzzam makamını bayağılaştıracağını düşündüğü için Hüzzam makamını pek istemezmiş.
Bir gün “Efendi Hazretleri, müsade ederseniz bu gece de Hüzzam yapalım, ‘Aldım hayâl-i perçemin’ ile gireriz, güzel bir fasıl olur” deyince durmuş, biraz da tedirgin bir şekilde:
“Sen heman eyle tekellüm razıyım düşmane ben” yani sen sohbete başla ben küfre de razıyım mısraını değiştirerek Alaeddin Bey’e şöyle söylemiş;
“Sen hemen eyle terennüm, razıyım Hüzzam’a en.”
“Ömrüm boyunca unutamayacağım bir iltifattı” diyor bu söz için Alaeddin Yavaşça.
Türk Musikisi sazlarından bir milli takım seçmesini istediklerinde “Seçim yapmak çok zor, birbirinden değerli sanatçılarımız bu musikiye hizmet etmişler ama illa istiyorsanız şöyle sıralayabilirim” demiş ve bu güzel insanları söylemiş.
Keman: Nubar Tekyay, Viola: Cevdet Çağla, Violonsel: Mes’ut Cemil, Kemençe: Ruşen Ferit Kam, Tanbur: İzzettin Ökte, Kanun: Vecihe Daryal, Ud: Yorgo Bacanos, Klarnet: Şükrü Tunar, Ritim Saz: Vahit Anadolu, Ney: Dede Süleyman Erguner.
Neyzen Süleyman Erguner boğazına çok düşkünmüş, çoğunlukla da yemeği fazla kaçırırmış. Bu durum da çaldığı saz itibarıyla sıkıntılar getirir, ney üflemesi bazı bazı zorlaşırmış.
Yine bir gün Tevfik Remzi Kazancıgil’in evinde fasıl yapılacakmış, Alaeddin Bey musiki faslının yemekten önce yapılmasını teklif etse de olmamış.
Yemekler yenilmiş, misafirler arasında bulunan İbnü-ül Emin Mahmut Kemal Bey “Efendim artık cem olalım” deyince fasıl zamanı gelmiş.
Süleyman Erguner neyini ıslatmış, mendili dizine serip bir iki pozisyon göstermiş, sonra da Alaeddin Bey’in kulağına eğilip; “Vallahi bu ney biracık uzamış, buna nefes yetmiyor, sen idare ediver” demiş.
Yine bir gün akrabalarının evine davete gitmişler. Refik Koraltan da varmış., Cevdet Çağla, Vecihe Daryal ve Süleyman Erguner de var. Balkondan mehtap şahane bir görüntü arzediyormuş. Fasıldan sonra Süleyman Erguner hazirundan izin isteyerek mehtabı doyasıya seyrederken gönlünce bir taksim yapmayı istemiş ve aralarından ayrılıp balkonun ucuna gitmiş. Öyle etkileyici bir taksim olmuş ki herkes nefeslerini tutmuş, kendinden geçmiş. “Hayatımda belki de dinlediğim en güzel taksimdi” diyor Alaeddin Yavaşça.
Radyoda solo programına Süleyman Erguner ile ney sazını alan ilk solist Alaeddin Yavaşça olmuş.
Vefatından büyük üzüntü duymuş Alaeddin Bey ve bestelediği bir saz eserinin motiflerini de kullanarak güftesini de yazıp Süleyman Erguner’e ithaf ettiği “Gülen gözlerinin manası derin” Hüseyni şarkı yadigar kalmış.
İbrahim Sağır Ağabey’in “Ney” şiirini okuyalım.
Ney
Uhrevî âlemlerin nağme-i esrarı ney
Daüssıla derdiyle ağlar zârı zârı ney.
Vecde gelir yıldızlar nâle-i hazininden,
Terennüm eyledikçe iftirakı nârı ney.
Zevk alır sedasından hissi pespaye bile,
Uslandırır ininde vahşiyanı mâr’ı ney.
Savrulur tennureler, cuş eder semazenler,
Ervah-ı muzdaripin âşiyân-ı dârı ney.
Götürür duyguları sonsuzluk kervanına,
Âlat-ı musikinin zannımca serdarı ney.
Dillenir dergâhların küşe-i derununda,
Sohbeti sufiyanın sebebi hüşyârı ney.
Ezel-ebet sırrını taşır mâverâlardan,
Silip süpürür kalpten dünyevî efkârı ney.
En koyu gecelerin gül yüzlü şafağında,
Dinletir badiye’ye nâtı neva kârı ney .
Uhrevî âlemlerin nağmeyi esrarı ney,
Daussıla derdiyle ağlar zârı zârı ney.
İbrahim Sağır
Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen