Dağ Dediğin Dik Durur – Prof.Dr. Yaşar Düzenli

 
 

Bizim Prof. Dr. Yaşar Düzenli diye bir arkadaşımız var.

İstanbul Üniversitesi Tefsir Ana Bilim Dalında öğretim üyesi.

Ondan İslâm’ı dinlemek büyük bir zevk.

Sesi zaten çok güzel.

Bir gün köye geldiğinde bize Kur’an-ı Kerim okumuştu. Etraftaki bülbüller de ona eşlik etmişti. Muhteşem bir zaman dilimiydi.

Prof. Dr. Yaşar Düzenli’nin kitaplarından birinde “Dağ” ile ilgili bir yazı okumuştum. Özetle diyordu ki;

“Bazı irfan sahiplerinden şöyle bir rivayet naklederler. İstikamet üzere bulunan kişinin görüntüsü tıpkı bir dağın görüntüsü gibidir. Bu alametler dört tanedir.

1-Dağı sıcak eritmez.

2-Soğuk donduramaz.

3-Rüzgâr hareket ettiremez.

4-Sel dağı alıp götüremez.

Tıpkı bunun gibi istikamet üzerinde bulunan bir insanın da kendisine bir başkası iyilik yaptığı zaman iyiliğin sıcaklığından eriyerek haksız olarak ona yönelmemesi gerekir.

Yine birileri ona kötülük yaptığında kötülüğün donduruculuğuna kapılarak onun hakkında hak ve gerçekten başka bir şey söylememelidir.

Kendi nefsi ve kişisel arzuları, rüzgârın önündeki yaprak gibi, onu Allah’ın emirlerine rağmen dilediği yöne sürükleyememelidir.

Ve nihayet dünyanın süsü ve ziynetinin cazibe ve akıcılığı onu Allah’a itaatten alıkoyamamalıdır…”

Ben TRT de söz sahibi olsam her hafta belli bir saatte Yaşar Düzenli ile sohbet zamanı koyarım. . Eminim çok kısa bir zamanda okuyan, düşünen, araştıran, akleden bir grup meydana gelir.

Yaşar Düzenli dağları, tabiatı çok sever. Türküleri çok sever.

Bugün de bir dağ şiiri olsun sayfada.

Dağ İle Konuşmamdır

Dedim:

Yücelerden mağrur mağrur bakarsın,

Duy sesimi sana derim dağlar ey!

Gölgeleri üzerime yıkarsın,

Gururlanma gücenirim dağlar ey!

Dedi:

Ayak bastım yeryüzünün üstüne,

Sevenlerim her yanımı bağlar ey!

Dost olanlar gül gönderir dostuna,

Hani nerde büyüttüğün bağlar ey!

Dedim:

Hep yatarsın yürümeye gücün yok,

Sevgi bilmez, dert bilmezsin acın yok,

Kral olsan başında bir tacın yok,

Kıymetini ben bilirim dağlar ey!

Dedi:

Nöbetteyim sen sanma ki yatarım,

Sevmez olsam Kaf Dağı’na atarım,

Tac istersem yıldızları tutarım,

Dört mevsim de bende güler, ağlar ey!

Dedim:

Gelin gibi süslensen de her bahar,

Kış gelende ümidine kar yağar,

Sur üflense bir nefeslik canın var,

Mağrur olmak nene derim dağlar ey?

Dedi:

Ok da benden, yay da benden, sadak da,

Kök de bende, dalda bende, budak da,

Türkü olur oynaşırım dudakta,

Üzerimden nice geçse çağlar ey!

Dedim:

Dünya geniş hiç kimseye dar değil,

Bana gitmek, sana kalmak zor değil,

Doruğunu vatan tutan kar değil,

Damla damla ben eririm dağlar ey!

Dedi:

Hira benim, Tur da benim, Ural da,

Kurt da bende, kuş da bende, maral da,

Bey de benim, han da benim, kral da,

Benim işte yeryüzünde tuğlar ey!

Dedim:

Bilen bilir kim haksızdır kim haklı,

Fıtratımda nice âlemler saklı,

Tanrı yalnız bana verdi bu aklı,

Ruh üflenmiş bir eserim dağlar ey!

Dedi:

Ferhat deldi kazma ile bağrımı,

Ben bilirim ben yaşadım ağrımı,

Gel deyince kurt, kuş duyar çağrımı,

Mor göğsümü hep yorgunlar dağlar ey!

Dedim:

Can Mevlana, dost Yesevi bendedir,

Yunus Emre sevi sevi bendedir,

Sevgi yüklü gönül evi bendedir,

Gönüllerdir benim yerim dağlar ey!

Dedi:

Zamanlarda adım adım koşarsın,

Nefes nefes ölmek için yaşarsın,

Sen insansın elbet beni aşarsın,

Elbet sende alperenler, beyler ey!

 

Ve beraber dedik ki:

Hem insanız, hem yoldaşız, hem dağız,

Yağmur yoksa, gönül yoksa kurağız,

Neticede ikimizde toprağız,

Hüvelbaki, Allah kerim dağlar ey!

Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen