Anadolu Selçuklular Döneminde Ahi Teşkilatında Eğitim

kirmizilar.com

Prof. Dr. Fahri KAYADİBİ[i]

GİRİŞ

Anadolu’da birer eğitim yuvaları olan medreseler Selçuklular zamanında gelişti. Esasen Alparslan ve Melikşah’a vezirlik yapmış olan Nizamülmülk’ün Nişabur’da inşa ettiği ilk medrese Nizamiye medresesinin Selçuklular zamanın­da kurulmuş olması Selçukluların bilim ve eğitime ne kadar değer verdiğini göstermektedir. Nizamiyelerin ders programlarında İslami ilimlerin yanısıra müspet ilimlere de önem veriliyordu. Tıp, astronomi, matematik gibi dersler okutuluyordu. Bu medreseler daha sonra gittikçe gelişmişler ve çoğalmışlardır. Anadolu’da da gene Selçuklular zamanında gelişti. Bunlardan Konya’da Sırçalı 640 (1243/1244)’ta Karatay Medresesi 649 (1251/1252), İnce Minareli Medrese 674 (1275/1276)’de inşa edilmişlerdir[1]. Bunlardan başka daha başka şehirlerde de medreseler inşa edilmişti. Nitekim İbn-i Batuta’nın Seyahatnamesine bakıl­dığı zaman buralarda en küçük kasaba ve şehirde bile medreselerin bulunduğu görülecektir. Hatta bu seyyah medrese hocaları ile olan sohbetlerini de anlatır.

Anadolu Selçuklularında eğitimin medrese adı altında şekillenerek sis­tematik bir duruma gelişine paralel Ahilik teşkilatında da esnaf ve sanatkar­larının esaslı bir şekilde yetiştirilmesindeki eğitici faaliyetler görülmektedir. O gün Ahilik Teşkilatında başlayan bu yaygın eğitim faaliyetleri, esnaf ve sanatkarların eğitimle mesleki yükselme, dayanışma, iş ahlakı, kaliteli ürün, sevgi-saygı kuralları günümüz iş dünyasının da aradığı özelliklerdir. Bu neden­le Ahî Teşkilatındaki eğitim faaliyetlerini inceleyerek ortaya konması çağımız­ da aranan vasıflı ve kaliteli meslek mensuplarının yetiştirilmesine ışık tutacak­tır.

kirmizilar.com

AHİLİK

“Ahi” kelimesi Arapça “Kardeş” manasına gelmektedir. Ancak Divan-ı Lügati-t-Türk’te “Ahi” kelimesinin eli açık, cömert manasında “Akı”dan geldiği ifade edilmektedir[2].

Müslüman Türklerin, ekonomik ve sosyal hayatlarının düzeninde önemli rol oynadığı bilinen ahilik, Anadolu’da Selçuklular döneminde meydana çıkan, Osmanlı Devletinin ilk yıllarında etkili olan önemli bir yaygın eğitim kuru- mudur. Bir başka deyişle Ahilik 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Anadolu’daki esnaf ve san’atkâr birliklerine verilen bir addır[3].

Şu halde Ahilik küçük esnafın çırak, kalfa ve ustalarının yetiştirilmesini içine alan, mesleklerini doğruluk-dürüstlük prensiplerine uygun olarak yap­malarını ve ayrıca eğitim görmelerini hedefleyen bir teşkilattır.

îbn Haldun nasıl san’atı ve san’at kollarını uygarlığın gereği olarak gör­müşse[4] Ahi Evren de toplumun mutluluk ve refahı için bütün san’at kollarının yaşatılmasının gerekli olduğunu savunmuştur.

Ahilik bir tarikat değil, bir Türk esnaf birliği kuruluşudur[5].

AHİ BİRLİKLERİNİN KURULUŞU VE YAYILIŞI

Ahi birliklerinin nerede ve ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemek­le birlikte, bazı tarihî olaylar bu teşkilatın kuruluşu hakkında fikir vermektedir. Mesela ahiliğin bütün Anadolu’ya yayılmasına hizmet eden Sultan Alâ u’d-dîn Keykubad’ın 1237 yılında oğlu II. Gıyasu’d-dîn Keyhüsrev tarafından öldürtül- mesi üzerine, Ahilerle Türkmenlerin bu sultana karşı direnişe geçtikleri bilin­mektedir[6].

Bu olay ahi birliklerinin XIII. Yüzyılın birinci yarısında güçlü ve yaygın bir teşkilata ve müessiriyete ulaştığını ortaya koymaktadır. Bu gerçekten ha­reketle ahi birliklerinin Türklerin İslamiyeti toplu olarak kabul etmeye baş­ladıkları X.-XI. Yüzyıllarda kurduklarını söylemek mümkündür.

Ahî birlikleri belli ihtiyaçları karşılamak gayesi ile kurulmuşlardır. Bu ihtiyaçlar Selçuklu dönemi Anadolu’sunun bazı sosyal yapı özelliklerinden kay­naklanmaktadır.

AHİLERDE EĞİTİM

Ahilerde eğitim faaliyetleri tamamen hayata dönük olarak İslam Dininin eğitime verdiği önem çerçevesinde iş dışında ve iş başında düzenlenmektedir. İslam Dininin üzerinde önemle durduğu ilke her iki dünya hayatını kazanabile­cek “iyi insan” yetiştirmektir.

Ahilikte genel eğitimle meslek eğitimi bir bütünlük içinde ele alınarak uygulanmaktadır. Bir terbiye ocağı olan zaviyelerde genel eğitim yapılırken, çalışma ve iş hayatında da meslek eğitimi sürdürülmektedir.

Selçuklu Anadolu Beylikleri ve Osmanlı dönemlerinde faaliyet gösteren Ahî Birlikleri bir Meslekî ve dinî dayanışma birliği olduğu kadar, aynı zamanda da birer meslekî, ahlakî ve dinî eğitim ocağı durumundadırlar.

Genç, ahî birliğine girdiği andan başlayarak devamlı bir eğitime tabi tutu­lur. Ahisine itaat etmesi, onun her sözünü kabul etmesi, ondan izin alamadan hiçbir işte bulunmaması, Ahi’sinin sözünden çıkmaması esastır.

Genç Ahi ilk defa yol kardeşi tarafından ilmi ve ahlaki eğitime tabi tutu­lur. Çırak olduğunda ustasından dükkân ve atölyelerde eğitime tabi tutulur. Atölyelerde tatbikata katılarak mesleki eğitimini alırdı. Kalfa veya usta oldu­ğunda da Ahi şeyhi (Ahibaba) tarafından dini tasavvufı nitelikte ahlaki eğitimi­ni alırdı. Ahi şeyhi birliğin maddi ve manevi idarecisi, diğer taraftan gene esnaf birliğinin hocası, öğretmeni idi. Çıraklar, kalfalar ve ustalara her türlü talimatı verebilirdi.

Ahi önce şeyhi tarafından birliğe almır, sonra ustası yanma çırak olarak kabul edilir. Daha sonra yapılan bir merasimle dini, ilmi, ahlaki ve asgari eğitim için talebe olarak kabul edilir. İbn-i Batuta, ahilerin beldede güvenlik sağlama . görevini de yaptığını söyler. Hatta kendilerine sığınan köylüleri de eğiterek ve meslek sahibi yaparak ortadan kaldırdıklarını anlatır[7].

Atölyeler ve ticarethanelerde mesleki eğitim, zaviyelerde de dini ahlaki eğitim verilirdi.

Ahi zaviyelerinde çıraklar ve ustalardan başka öğretmenler, müderrisler, kadılar hatipler, vaizler ve emirler… gibi büyükler ve ilim ehli de bulunurdu[8].

Ahi birliklerinin geliştirdikleri eğitim sisteminin karakteristik özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür. Bu eğitim sisteminde:

a)       İnsan bir bütün olarak ele alınmış, ona yalnız mesleki bilgi değil dini, ahlaki ve içtimai bilgiler de birlikte verilmiştir.

b)       İş başında yapılan eğitimin iş dışında yapılan eğitiminle bütünleşmesi sağlanmıştır.

c)       Eğitim belirli bir noktada tamamlanan değil, ömür boyu süren bir faali­yet olarak ele alınmıştır.

d)       Köylere kadar varan bir teşkilat kurulmuştur.

e)       Sistem, Ahilik prensiplerine uymayı kabul eden herkese açıktır.

f)        Derslerin yetkili kişiler tarafından verilmesi esastır.

g)       Eğitimden herkes ücretsiz olarak faydalanır.

Mesleki eğitimi genel eğitimi ile birlikte bir bütünlük içerisinde ele alıp, bunu ömür boyu devam edecek bir faaliyet olarak uygulamaya koymak sis­temin en çarpıcı özelliğidir[9].

EĞİTİM UYGULAMALARI

Ahi birliklerinde mesleki eğitim iş başında kalfalar ve ustalar tarafından verilirdi, mesleki eğitimle genel eğitimi ve içtimai hayatı bütünlük içerisinde ele alan Ahi birliklerinde, bir gencin meslek hayatının ilk kademesi yamaklıktır. En çok 10 yaşında olan çocukların velisi tarafmdan ustaya bir sanat öğrenmek maksadı ile verilmesi ile yamaklık dönemi başlardı. İlk zamanlar esnaf yamak­larının ve çıraklarının okuyup yazmalarına hususi itina gösterilirdi[10].

-Yamaklar iş yerinde mesleki eğitim görürken zaviyelerde de dini ve sos­yal bilgileri alarak eğitimlerini bir bütünlük içinde devam ettirirdi. Ahi birlik­lerine yeni katılanlara öncelikle teşkilatın adap ve erkanı öğretilirdi. Zaviye­lerde özellikle Cumartesi akşamları bu kaidelerin öğretilmesine ayrılmıştı[11].

Her şeyden önce birer terbiye ocağı olan zaviyelerde okur yazarlık eğitimi de yapılır ve dini ilmi bilgiler verilirdi. Edebiyat, Kuran-ı Kerim, Türkçe, Arap­ça, dillerinin öğretilmesinden başka güzel yazı yazma, musiki dersleri de veri­lirdi. Büyük şairimiz Baki, bir saraç çırağı olarak böyle bir eğitimden geçti.

Zaviyelerde gençlere bu eğitimleri veren kişilere “Muallim Ahi” veya “Emir” denirdi. İlmi sahada yetkili kişilere de ders verdirilirdi. Zaviyelerde öğ­retmen ve pirler önünde şarkılar ve ilahiler okunur, oyunlar oynanırdı. İç açıcı konuşmalar, eğlenceler ve konuşmalar yapılırdı. Kendilerini böyle bir program­la gençlerin eğimine veren pirler onları sanatkar olarak, insan olarak olgun- laştırırdı. Zaviyelerde yapılan umumi eğitim devam ederken çalışma hayatında da mesleki eğitim devam ettirilirdi.

İki sene ücretsiz yamaklık edenler özel bir törenle çıraklığa yükselirdi. Çıraklık her meslekte değişik sürelerde olmakla beraber genelde 1001 gündür. Çırak ustasına itaat etmek ustası da çırağa mesleğin bütün incelikleriyle beraber iş hayatı için gerekli olan bilgileri öğretmek zorundaydı.

Çıraklar, çıraklık süresini doldurup sanatında kalfalığa yükselecek bir bil­giye kavuştuğunda, usta ve kalfasının yardımıyla geçireceği bir imtihanla kal­falığa yükseltilirdi.

Kalfalık dönemi bütün meslekler için üç yıldı. Bütün eğitimlerini sırayla tamamlayıp sonuna gelen kalfa, kendi sanatı ile ilgili ve kendi eli ile yaptığı bir eseri hazırlar ve bunu Ahibaba vekilinin başkanlık ettiği ustalar meclisine ‘ sunardı. îş zaviyede toplanmış ustalar tarafından beğenildiğinde genç kalfa ustalığa yükseltilir ve Ahibaba Vekili tarafından kulağına şu sözler söylenirdi.

“Harama bakma, haram yeme, haram içme.

Doğru, sabırlı dayanıklı ol.

Yalan söyleme, büyüklerinden önce söze başlama.

Kimseyi kandırma kanaatkar ol.

Dünya malına tamah etme. Yanlış ölçme, eksik tartma.

Kuvvetli ve üstün durumdayken affetmesini, hiddetli iken yumuşak dav­ranmasını bil ve kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol[12].

Ahilik eğitiminde dini ahlaki eğitimle birlikte teorik ve pratik olarak uygulamalı meslek eğitimi yapılmaktadır. Meslekte yükseliş belli prensipler dahilinde hakkıyla olabilmektedir. îş ve meslek ahlakı, mesleki dayanışma, tüketiciyi gözetme, kaliteli ürün üretme ön plandadır. Mesleğinde ilerleme devamlılık vardır. Eğitim ömür boyudur. Günümüzde de hayat boyunca eğitime çok önem verilmektedir. 1960’lı yıllarda başlayan “Hayat boyu eğitim” kavramı üzerindeki eğilim UNESCO’nun 1970 yılını “Eğitim Yılı” olarak kabul etme­siyle daha da önem kazanmış ve bu münasebetle hazırladığı tasarıda şu ilkeleri koymuştur:

1.       Dünya sürekli bir gelişme içindedir.

2.       Eğitim okulla bitmez bütün hayat boyu sürer.

3.       Okullarda öğrenilen bilgiler bir süre sonra yetmemeye başlar.

İşte Ahilik eğitimi hayat boyu devam eden bir vetire olarak kabul etmek suretiyle, yüzyıllar ötesine ışık tutmuştur. Ahi zaviyelerinde kırk yaşın üstünde insanlara da okuma yazma öğretilmiştir. Hatta bunlar arasında Divan yazacak kadar olgunluğa ulaşanlar dahi vardır. Ahi birlikleri üyelerini öğrenci ve eğitici olarak sürekli bir eğitim ortamında tutuyordu. Öğretecek bir şeyleri olan herkesten eğitici olarak faydalanmak ve her fırsatta eğitim yaptırmak bu teşki­latın önemli bir özelliğidir. Eğitim sadece kişiyi geliştiren bir faaliyet olarak değil, aynı zamanda onu işyerine, büyüklerine ve topluma saygı duyup gönül­den bağlanmasını sağlayan bir araç olarak da görülmekteydi[13].

TEORİK EĞİTİM

Ahilerde en çok dikkati çeken teorik ve pratik eğitimin bir bütünlük içinde beraberce verilmesidir. Zaviyelerde (Terbiye Ocağı) öğretmen Ahi ya da Emir denilen kişilerce teşkilata yeni giren gençlere okuma yazma öğretilir, dini ve ilmi bilgiler verilerek dinin esasları, edebiyat, Kuran okuma,Türkçe, Arapça,Hat sanatı, Musiki, Terbiye, temizlik ve birliğin geleceği hakkındaki bilgilerin yanı sıra askerlik ile ilgili bilgilerde öğretilirdi[14].

Ahilikte genel eğitimle mesleki eğitimin birlikteliği sağlanarak meslek erbabının yetiştirilmesi esası getirilmiştir.

İŞ BAŞINDA EĞİTİM (PRATİK)

Genel olarak işbaşındaki eğitimle çarşı, Pazar gibi yerlerdeki esnaf ve sanatkarlarda dükkanları zamanında açıp kapama, dürüst çalışma, üretimi artır­ma, çırak ve kalfaları iyi yetiştirme gibi iyi davranışların geliştirilmesi hedef­lenmektedir[15].

Ahilikte ehliyet derecelerini elde etmenin belli ölçüleri vardır. Gösterilen ölçüye uymayanın herhangi bir dereceye sahiplenme imkanı yoktur. Bu dere­celer yamak, çırak, kalfa ve üstattır[16].

Kendine bir yol atası ile iki de yol kardeşi bularak bir ustanın yanma çırak olarak giren genç oraya bağlanmış sayılırdı. Bu yerde eğitimin pratik (uygula­malı) kısmını yapar ve sanatını iş başında iyi öğrenmeye özen gösterirdi.

HAYAT BOYU EĞİTİM

Ahilik eğitim sisteminde sanatkarın hayat boyunca mesleğinde kendisini yenilemesi, sanatını ilerletmesi esastır. Son yıllardaki eğitimdeki genel eğilim­ler ahiliğin yüzyıllar ötesine ışık tutan bir düşünce olduğunu, özellikle günü­müzde hayat boyu eğitimin çok önemli olduğunu ortaya koymuştur. Çünkü bir insanın sadece gençlik çağında öğrendiği bilgi ve becerilerle mesleğini hay­atının sonuna kadar devam ettirmesi mümkün değildir. Teknoloji o kadar hızlı değişiyor ki bazı meslek alanlarında bir yıl önceki bilgi yetersiz hale gelebili­yor. Bu hıza uyabilmek için, ülkelerin öğrenmek öğrenme faaliyetlerini hayat­ları boyunca devam ettirmeleri gerekiyor.

AHLAK EĞİTİMİ

Ahilikte karşılıklı sevgi, saygı ve dayamşma esastır. İşini dürüst ürününü sağlam yapma, mesleğini lekelememe gibi iş ahlakı yanında alışverişte ticari ahlakın da olmasına özen gösterirlerdi. Herhangi bir şekilde tüketiciyi kandı­ranlar cezalandırılırdı. Bu ahlaki eğitim kişilere her fırsatta verilmeye özen gös­terilirdi.

Ahilerin kaçınması gereken tutum ve davranışlar da öncelikle öğretilen bilgiler arasında idi. Yiğidi yiğitlikten ahiliği ahilikten çıkaran davranışlar şöyle açıklanmıştı[17].

Şarap içmek, zina yapmak, livata yapmak, gammazlık dedikodu ve iftira etmek, münafıklık, gururlanmak, kibirlenmek, sert ve merhametsiz olmak, haset etmek, kin tutmak, affedici olmamak, sözünde durmamak, yalan söyle­mek, emanete hıyanet etmek, kadınlara şehvetle bakmak, insanların ayıbını açığa çıkarmak,cimri olmak, gıybet etmek, hırsızlık etmek.

Ahilik, her şeyden üstün tutulan insanın dünyasında ve ahiretinde mutlu olabilmesi için onu bir bütün olarak ele almış ve “İnsan-ı Kâmil” diyebileceği­miz bir ideal tipi ortaya koymuştur. Ahi ahlâk kaideleri ve eğitimi bu ideal tipi hedeflemiştir. Genel bir ahlak yapışım yansıtan formal ahlak kaideleri, açık ve kapalı, dışa ve içe ait olmak üzere sınıflandırılan 12 emirden meydana gelmek­tedir[18].

Kapalı ve dışa ait olan altı emir şunlardır:

– Gayrı meşru ilişkilerden (zinadan) sakınılmasını isteyen şalvarla ilgili

emir

─       İslam dinine göre yasak edilmiş yiyecek ve içeceklerin yenilip içilmemesini isteyen mide ile ilgili emir.

─       Yalandan, dedikodudan, boş laftan ve gıybetten sakınılmasını isteyen dil ile ilgili emir.

─       Görülmemesi ve duyulmaması gereken şeylerin görülüp duyulmamasını isteyen, kulak ve göz ile ilgili emir.

─       Kötülük etmekten sakınılmasını isteyen el ve ayakla ilgili emir.

─       Dünya malına ve nimetlerine âhireti unutturacak kadar bağlanılmamasını isteyen hırs ile ilgili emir.

Bu emirleri “eline, diline, beline hakim ol” şeklinde özetleyen Müslüman Türk Milleti, hâlâ bir deyim olarak kullanmaktadır.

Açık ve içe ait olan altı emir ise şöyledir:

─       Cömertlik

─       Tevazu

─       Kerem (alicenaplık ve alçak gönüllülük)

─       Merhamet ve bağışlama

─       Bencil olmama

─       Realizm (uyanıklık -hayal şarabıyla sarhoş olmama)

Daha çok mesleki dayanışma ve teşkilat içi münasebetleri düzenli ihtiya­cından doğan informal ahlak kaideleri ise şöyle sıralanabilir[19]:

─     Ahinin emeğini değerlendirecek bir işi, özellikle bir sanatı olmalıdır.

─     Ahi birkaç iş veya birkaç sanatla değil kabiliyetine uygun olan tek bir iş veya sanatla uğraşmalıdır.

─     Ahi işinin veya sanatının geleneksel pirlerinden kendi ustasına kadar büyüklerine içten bağlanmalı, sanatında ve davranışlarında onları örnek alma­lıdır.

─     Ahi geçiminden arta kalanını tümüyle yoksullara ve işsizlere yardımda

─     kullanmalıdır.                                              .

─     Ahi bilgi sahibi olmalı bilginleri sevmeli beylerin, uluların kapısına git­memeli, aksine padişah bile onun ayağına gelmelidir.

─     Fütüvvet (Ahilik), adeta bir ağaçtır, doğruluk yerinden biter, yaprakları edeptir, hayadır, kökü Allah’ı tek bilmektir, yemişi evliya sohbetidir, suyu rah­mettir. Bu ağaç yiğidin gönlünde biter, yapraklan yücelir.

AHİLİKTE MESLEKİ YÜKSELME VE ÇALIŞMA DİSİPLİNİ

Ahilik teşkilatında mesleki yükselme mesleki kurallar dahilinde ve sis­temli bir çalışma disiplini içinde olmaktadır. Yamaklık, çıraklık, kalfalık, ustalık belli bir eğitim süreciyle ve eğitimin bitiminde belli merasimlerle bir üst dereceye geçebilirlerdi.

İki yıl ücretsiz olarak bir ustanın yanında yamaklık eden çocuklar özel bir törenle çıraklığa yükseltilirlerdi. Çıraklık merasimi ile çırak olan genç, ustanın yanında çıraklık süresi olarak kabul edilen 1001 günü geçirmek durumundadır.

Ahilikte “Kalfalık süresi üç yıldır. Çıraklar, çıraklık süresini tamamlayıp kalfalığa yükselebilecek bilgiye sahip olduklarında başarılı bir sınavla kalfalığa yükselirlerdi. Üç yıl kalfa olarak çalışıp kendisine verilen görevleri yerine ge­tiren, çırakları yetiştirmede titiz davranabilen diğer kalfalarla iyi geçinebilen, dükkan açabilecek duruma gelen kalfalar ustalığa yükselirdi. Kalfalıktan usta­lığa yükselişte kalfa kendi yaptığı eserini heyete takdim etmek durumundaydı. Ayrıca her kademenin kendisine ait törenleri vardır.

Esnaflığa giren gencin, beceri sahibi olmadıkça, zamanım beklemedikçe yükselmesine ve dükkan açmasına imkan yoktur[20].

Gencin en önemli görevi, önce yol atasına, yol kardeşine, ustasına, mesle­ğine ve sanatına, fütüvvet ehline, sonra da tarafsız olarak insanlara yardım et­mektir. Fütüvvet yolunda her şey sınırlıdır. Ve kanuna tabidir. Şu halde hiç kimse keyfi harekette bulunamazdı[21]. Bu bakımdan fütüvvette bir demokrasi ve düzen hakimiyeti mevcuttu[22].

İş ve çalışma hayatı belli bir düzen ve disiplin altına alman esnaf birlikleri karşılıklı kontrol ve tahsis prensibine bağlıdır. Başka bir ifadeyle liberalist sis­temde olduğu gibi herkesin mesleğini istediği yerde yapması mümkün değil­dir[23].

Bir dereceden bir üst dereceye yükselmek için ehliyet ve liyakat şartı aranmaktadır. Teşkilatta hiyerarşik düzen hakimdir, en büyüğü dahi olsa kurum­da keyfi davranışlara yer yoktur. Yükselme ya da dükkân açma ancak kişinin uzmanlaşmasına bağlıdır[24].

O halde sanatta gösterilen itina ve yükselme güçlüğü, rasgele dükkân açma ve disiplinsizliğin sanata vereceği zararı önlemek bakımından önem taşı­maktadır.

Diğer yandan esnaf ve dükkân sayısı, üretim araçları, iş aletleri ile sınırlı bulunmaktadır. Bir bakıma ihtiyaca göre üretim prensibi hakimdir[25].

Anlaşılıyor ki, esnaf ve tüccarın bir taraftan işsiz kalmaması, diğer ta­raftan da aşın üretimin önlenmesi esas alınmıştır.

Ahi teşkilatında karşılıklı sevgi, saygı ve güven prensipleri hakimdir. Mesleğe yeni giren, teşkilatın kurallarına uyan, sanatın inceliklerini öğrenince­ye kadar ustasına sadakada hizmet eden, mesleğe, sanata, birliğe, yardımlaş­maya, sandığa ihanet etmeyen gencin istikbali birlik mensuplarınca teminat altına alınmıştır[26].

Diğer yandan esnaf teşkilatmda, suçu gerektiren bir davranışında cezasız kalması söz konusu değildi. Kişi önce uyarılır sonuç vermezse cezaya başvurul­du. Bu ceza suçun cinsine göre hafif olabileceği gibi geçici ya da sürekli olarak meslekten men cezalan gibi ağır cezalar da uygulanırdı[27].

Esnaf, alış-verişlerde bir malın fıatını istediği gibi artıramaz ve keyfî olarak fıat ayarlaması yapamazdı. Bozuk mal üretilemez, tüketici kandırıla- mazdı. Teşkilatta karşılıklı sevgi, saygı ve güven prensipleri hakimdi.

SONUÇ

Ahî Teşkilatında eğitim, günümüz eğitiminde de geçerli olan teorik ve pratik (uygulamalı) şeklindeydi. Ezbercilik yoktu. Meslekî yükselişler sınavlar­la kademe kademe hakkıyla olurdu. Kimse hak etmediği meslekî dereceye yük- selemezdi. Esnaf teşkilatı arasında sevgi, saygı ve güven vardı. Üretilen mal sağlam, kaliteli ve kullanılabilir olacak ve tüketici kandırılmayacaktı. Bu tutum ise günümüz dünyasının aradığı kalite ve standartlan daha o günden koymaya çalışmalan açısından çok önemlidir. Ahîlik eğitiminde tespit ettiğimiz aşağıdaki özellikler gene günümüz dünyasının eğitim sistemlerinde aranan özelliklerdir.

1.    Kişi mesleğini kabiliyetine göre seçmeli, seçtiği meslekte öğrenimine devam etmeli ve tekrar meslek değiştirmemelidir. Çünkü meslek değiştirmek eğitimde zaman, insan gücü ve kaynak israfına neden olmaktadır.

2.     Kişi mesleğinde iyi yetiştirilmelidir.

3.    Meslek mensuplan meslek ve iş ahlakına sahip olmalıdırlar. Meslekî ihmal, hata ve suçlar kendi içlerinde cezalandırılmaktadır.

4.    Kişiye meslek eğitimi verilirken mesleğinde araştırıcılık ruhu da verile­rek ömür boyu meslekî gelişmesinde yenilikler yapmalıdır. Çünkü bir insan sadece gençlik çağında öğrendiği bilgi ve becerilerle mesleğini hayatının sonu­na kadar devam ettirmesi mümkün değildir. Günümüzde teknoloji o kadar hızlı değişiyor ki, bazı meslek alanlarında, bir yıl önceki bilgi yetersiz hale gelebili­yor. Bu hıza uyabilmek için, ülkelerin öğrenme faaliyetlerini hayatları boyunca devam ettirmeleri gerekiyor. Nitekim 1960 yıllarında başlayan “Hayat Boyu Eğitim” kavramı üzerindeki eğilim UNESCO’nun 1970 yılını “Eğitim Yılı” olarak kabul etmesiyle daha da önem kazanmış ve bu münasebetle hazırladığı tasanda şu ilkeleri koymuştur:

a.           Dünya sürekli bir gelişmenin içindedir.

b.          Eğitim okulla bitmez, bütün hayat boyu sürer.

c.           Okullarda öğrenilen bilgiler, bir süre sonra yetmemeye başlar.

İşte bu şartlar Ahilikteki ömür boyu eğitimi, mesleğinde yenilenmeyi, ilerlemeyi önemli hale getirmiştir. İşbaşında eğitim ve hizmetiçi eğitimler günümüzde bunun için önemli hale gelmiştir.

5.   Eğitimde ezbercilik yoktur. Nazarî ve uygulamalı eğitim bir bütünlük içinde verilmektedir. Ahîler yüzyıllar önce üyelerine işyerinde meslek eğitimi, zaviyelerde ise genel eğitimi vermek suretiyle asırlar ötesine ışık tutmuşlardır. Günümüzde nazarî eğitimle birlikte uygulamalı eğitimin, meslekî stajların ne kadar önemli olduğunu hepimiz bilmekteyiz

6.   Ahilikte her önüne gelen istediği yerde istediği işi kuramaz. Kuracağı iş, belli şartlan yerine getirdikten sonra mesleği ile ilgili ve ihtiyaca uygun olmalıdır. Böylece eğitim istihdam ilişkisi kurulmaktadır. İhtiyaç kadar meslek eğitimi vermekte, ihtiyaç kadar iş yeri açmakta ve eğitilmiş işsizler ordusunun yığılmasını önlemektedir.

7.   Meslekî dayanışma, karşılıklı sevgi-saygı ve güven ahilik sisteminde çok önemlidir

8.   Ahilik teşkilatı, eğitimde insanı bir bütün olarak ele almış, sadece genel ve meslekî eğitimi değil, kişinin boş zamanlarını değerlendirme faaliyetlerini de organize etmiştir. Yaren sohbetleri, çeşitli toplantılar ve eğlenceler ile üye­lerin eğitimlerini bir bütünlük içinde geliştirerek boş zamanlan değerlendirme hususunda günümüze ışık tutmuştur.

9.   Ahilik, eğitim ile birlikte ekonomik, sosyal ve kültürel hayatı bir bütün olarak ele alıp insanlarını her yönüyle bunlara uyum sağlayacak şekilde yetiştirdiğinden, dış verimliliği son derece yüksek bir eğitim gerçekleştirmiştir.

10.Ahilik eğitim sisteminde yardımlaşma, dayanışma, iş ve meslek ahlakı, sevgi, saygı, güven, nefsine hakim olmak gibi ahlakî terbiye kurallarının insanlara kazandırılması mevcuttur.

KAYNAKLAR

1.   Ziya Kazıcı, İslam Eğitim Tarihi, İstanbul, 1995.

2.    Kaşgarlı Mahmut, Divanu Lugati’t-Türk, Türk Dil Kurumu Yayını, Ankara.

3.    Neşet Çağatay, Bir Türk Kurumu Olarak Ahilik, Konya S.Ü. Yıllığı, 1981.

4.    İbn Haldun, Mukaddime.

5.    İslam’da Mezhepler Ansiklopedisi, “Ahilik” Maddesi.

6.   Mikâil Bayram, Anadolu Selçuklular Zamanında Ahi Teşkilatının Kuruluşu ve Gelişmesi, İstanbul, 1986.

7.   Muhammed et-Tancî, İbn-i Batûta Seyahatnamesi, Sadeleştiren: Mümin Çevik, Üçdal Neşriyat, İstanbul,1983.

8.    Yusuf Ekinci, Ahilik, Ankara, 1991.

9.    Cevat Hakkı Tarım, Tarihte Kırşehir-Gülşehir, Yeniçağ Matbaası, İstanbul, 1948.

10.  Sebahattin Güllülü, Ahi Birlikleri, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1977.

11.   Refik Soykut, Orta Yol Ahilik, Ankara, 1971.

12.   Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, Ankara, 1985.

13.           Mübahat Kütükoğlu, “Osmanlı İktisadî Yapısı”, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, İstanbul, 1994.

14.   Abdulbaki Gölpınarlı, “Burgazî Fütüvvetnamesi”, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt: 15.

15.   Orhan Türkdoğan, Türkiye’nin Sanayileşmesi, Töre, Devlet Yayınevi, Ankara, 1981.

16.           Abdulbaki Gölpınarlı, “İslam Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilatı ve Kaynakları”, İFM,X1, 1, 4, İstanbul, 1949.

17.    Mehmet Şahin, “İş Ahlakının İktisadî Gelişmedeki Önemi Üzerine Bir Deneme”, Türk Kültürü ve Ahlakı, İstanbul, 1986.

18.       Kemal Turan,Ahilikten Günümüze Meslekî ve Teknik Eğitimin Tarihî Gelişimi, İstanbul, 1996.

19.   Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul, 1986.

20.   Cavit Sıdal, “Çıraklık Eğitimi”, Cumhuriyet Döneminde Eğitim, İstanbul, 1983.

21.   Gökhan Evliyaoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul, 1972.

SUMMARY

The writer points out the types of education in “Ahi” organization which creates more occupational solidarity, interrelatedness, and moral ties during the Selcukian time in Anatolia.

——————————————————————-

Kaynak:

KAYADİBİ, Fahri. “Anadolu Selçuklular Döneminde Ahi Teşkilatında Eğitim.” Sosyoloji Konferansları 26 (2000): 177-188.


[1] Ziya Kazıcı, İslam Eğitim Tarihi, İstanbul, 1995, s.47.

[2]  Kaşgarh Mahmut, Divanu Lugati’t-Türk, Türk Dil Kurumu Yayım, c. 1, s.90.

[3] Neşet Çağatay, Bir Türk Kurumu Olarak Ahilik, (Konya S.0.Yıl lığı), 1981, s.3.

[4]  İbn Haldun, Mukaddime, s.400-402.

[5]  İslam’da Mezhepler Ansiklopedisi, “Ahilik” Maddesi.

[6]  Mikâil Bayram, Anadolu Selçukluları Zamanında Ahî Teşkilatının Kuruluşu ve Gelişmesi, İstanbul, 1986,

[7] ct-Tanci, Muhammcd, İbn-i Batuta Seyahatnamesi, sadeleştiren: Mümin Çevik, Üçdal Neşriyat, İstanbul- 1983, s.194.

[8] Neşet Çağatay, Bir Türk kurumu olan Ahilik, (Selçuklu Üniversitesi Yıllığı) K.onya-1983, s.139.

[9]  Yusuf Ekinci, Ahilik, Ankara, 199], s.85.

[10] Yusuf Ekinci, a.g.c. s.86.

[11] Ccvat Hakkı Tarım, Tarihte Kırşchir-Giilşchir, Yeniçağ Matbaası, İstanbul, 1948, s.85.

12 Sabahattin Güllülü, Ahî Birlikleri, Ötükcn Yayınlan, İstanbul, 1977, s. 153.

[13] Yusuf Ekinci, a.g.c. s. 145-146.

[14] Refik Soykut, Orta Yol Ahîlik, Ankara, 1971, s. 100-101.

[15] Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, Ankara, 1985, s.48.

[16] Mübahat Kütükoğlu, “Osmanlı İktisadî Yapısı”, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, İstanbul, 1994, s.609-610.

[17] Abdülbaki Gölpınarlı, “Burgazî Fütüvvctnamcsi”, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt: 15.

[18] Sebahattin Güllülü, Ahî Birlikleri, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1977, s.94.

[19] Orhan Türkdoğan, Türkiye’nin Sanayileşmesi, Töre, Devlet Yayınevi, Ankara, 1981, s.640.

[20] Abdülbakî Gölpınarlı, İslam Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilatı ve Kaynakları,IFM, XI, I, 4, İstanbul, 1949­50, s.90

[21] Mehmet Şahin, “İş Ahlakının İktisadî Gelişmedeki Önemi Üzerine Bir Deneme”, Türk Kültürü ve Ahlakı, İstanbul, 1986, s. 109-110.

[22] Refik Soykut, Orta Yol Ahilik, Ankara, 1971, sİ21-122.

22 Kemal Turan, Ahilikten Günümüze Meslekî ve Teknik Eğitimin Tarihî Gelişimi, İstanbul, 1996, s.40.

[24] Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul, 1986, s.409.

[25] Ahmet Tabakoğlu, a.g.c. s.410.

[26] Ccvat Sıdal, “Çıraklık Eğitimi”, Cumhuriyet Döneminde Eğitim, İstanbul, 1983, s.427.

[27] Gökhan Evliyaoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul, 1972, s. 134-135.



[i] I.Ü. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Yazar
Fahri KAYADİBİ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen