Bir Güzel İnsan – Yavuz Bülent BAKİLER

Mehmet Ali KALKAN

1975 yılının ortalarıydı postacı iki zarf getirdi. Birisinde Gölcük Tersanesi’nde işe başlama kağıdı, diğerinde de Adana Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü kazandığıma dair üniversite imtihan sonucu. Rahmetli babam ‘’bizim ailede okuyan çıkmadı, gücüm yettiği kadar okuturum sen üniversiteye git’’ deyince 17 yaşında ilk defa yalnız olarak şehir dışına çıktım.
Adana otogarında indim, elimde bir bavul, cadde de yürümeye başladım. Birisi ‘’ bavuldan bir şeyler dökülüyor ‘’ deyince yol kenarına oturdum, bavulu açtım. Annem ‘’çocuk yolda acıkır’’ diye domates koymuş, yumurta kaynatmış. Ezilen domatesin suyuymuş yola dökülen.

Biz de yollara dökülmüştük. Gurbete atılmıştık. Evde telefon yok, burada tanıdık kimse yok, para desen ona göre, içimden şu şiiri okuyarak giderdim.
‘’Gurbetin cemresi düştü içime
Karardı yine gökler
Yapayalnızım bu şehirde yapayalnızım
Ne ben kimseyi beklerim
Ne kimse beni bekler…’’

Şiir Yavuz Bülent Bakiler Ağabeyindi.
Liseye giderken elime para geçince Türk Edebiyatı, Hisar dergileri alırdım. Alabilirsem de şiir kitapları… Sevdiğim şiirleri de ezberlemeye çalışırdım. Yavuz Bülent Bakiler, N.Yıldırım Gençosmanoğlu, Dilaver Cebeci, Mehmet Çınarlı gibi vatan, millet, bayrak diyen ağabeylerin şiirleriydi okuduklarım. Ama bu ağabeyler bize yıldızlar kadar uzaktılar. Adana’da Hisar Yayınlarından çıkan Yalnızlık, Duvak, Seninle adlı şiir kitaplarını almıştım Yavuz Ağabey’in.

Aradan uzun yıllar geçti. Biraz şiirle hasır neşir olmaya başladım.

Bir gün baktım kargo gelmiş, içinde bir kravat ile bir gömlek. Gönderen Yavuz Bülent Bakiler. Dünyalar benim oldu. Giymesem olmaz, kıyıp giysem olmaz. Gittiğim şiirle ilgili toplantılarda bu gömleği giyiyor, kravatı takıyordum.
Samsun’da uluslararası bir şiir toplantısı olmuştu. Yavuz Bülent Bakiler, Rıza Akdemir, Abdullah Satoğlu gibi ağabeylerde vardı. Üniversitede bir toplantı yapıldı. Sahnede bu gömlek-kravat olayını anlatım. ‘’ yıllardır bunu giyiyorum, gördüğünüz gibi epey eskidiler ‘’ dedim. Herkes alkışladı, Yavuz Bülent Bakiler Ağabey hariç. Yenilerini gönder diye epey baskılar oldu. Yavuz Ağabey’de kızıyor sanki ama ben hiç Yavuz Ağabey’e bakmıyorum.
Eskişehir’e döndüm bayram geçti, bir kargo paketi daha geldi. Birde mektup. Bir gömlek bir kravat gelmiş. Mektupta da şöyle diyor Yavuz Ağabey ;
‘’Ey Mehmet Ali Kalkan isimli zalim adam. Ya bundan sonra ki şiir gününe Hz.Ali’nin Zülfikar’ı ile geleceğim. Ya da senin bulunduğun toplantılara adım atmayacağım. Sen beni gömlek, kravat fabrikatörü mü sanıyorsun… Bu yeni gömlek kravatı bayramdan önce göndermedim, seni cezalandırmak için yaptım…’’ Mektubu şöyle bitirmiş. ‘’ Hadi gel yeniden barışalım. Sen de benden böyle saçma sapan bir mektup almamış ol. Muhabbetle… Gömleği güle güle giy, kravatı huzurla tak. Layık değil ama kabul buyur.’’
Cevaben ‘’Yavuz Bülent Ağabey kızmışsın ama ben de bu gömlek- kravat için takım elbise de lazım dedim mi?’’ demiştim. Ardından bir kargo daha, bu sefer gömlek-kravata ilave takım elbiselik kumaş, birde mektup. Mektup iki sayfa… Yine kızmış, hatta tehdit bile var.
Şunları şunları yap “Eskişehir’de benim bir şair kardeşim var, adı da Mehmet Ali Kalkan’dır diyerek göğüs kabartayım.” Sonra da “dediklerimi yapmazsan bu sana son mektubum olabilir” diyerek bitirmiş yazısını.
Tabi Yavuz Ağabey’in tehdidine pabuç bırakmamak lazım, hem ben küçüğüm üstelik.
Daha sonraları gömlek, kravat yanında iç çamaşırı, çorap dahil her şeyden paketler geldi.
Yavuz Bülent Ağabey mektuplarını el yazısı ile yazar sayfalarca ve üşenmeden. Son gelen mektubunda ‘’ seninle gittiğimiz bir toplantıda sahneye beraber çıkacağız bu ceket, pantolon benim diyeceğim çıkarttıracağım. Kravat, gömlek benim diyeceğim çıkarttıracağım. Hatta bu çamaşırlar çoraplarda benim diyeceğim’’ diye yazmıştı.
Şiirin bir başka güzelliği de burada.
Talebelik yaparken bana yıldızlar kadar uzak olan güzel insanlardan Yavuz Bülent Bakiler ile Ağabey kardeş ilişkisi içinde olabilmek ne kadar güzel.

Yavuz Bülent Bakiler Ağabey’in yazdıkları mektupları, hatıraları derlesem bir kitap hacminde olur.

Gök Aradık Tuğlara adlı şiir kitabımın önsözünü de Yavuz Bülent Bakiler Ağabey yazmıştı. Bu yazı da kitabımın taşıdığı madalya…
Yavuz Bülent Bakiler Ağabey 23 Nisan’da doğmuştu.
Bir mektupla beraber aşağıdaki yazıyı göndermiştim.
Dede korkut asırlar önce söz uçar yazı kalır demişti…
Dünya gelimli gidimliydi…
Ve bilirdik ki gün akşamlıydı. Dün doğar bugün ölürdük…
Ama Bakiler, hem Yavuz hem de Bülent olanlardı.

Ağabey,

Doğum günün kutlu olsun…
Sağlıklı nice yıllar diyerek ve üzerinde hakkınız olan bir nesil adına ellerinizden öperek… Mehmet Ali Kalkan…
Yavuz Bülent Ağabey el yazısıyla kendini anlatan bir şiir göndermişti, bu şiir kitaplarında yok.

AÇIKLAMA
Ben gelince, öyle sessizce gelmem
Nasıl geleceğimi bir ben bilirim
Bayraklarla donanır bütün meydanlar
Davullarla, zurnalarla çıkıp gelirim

Ben bir yerde konuşursam kulak kesilir herkes
Söze başlar başlamaz, anam tutar elimden.
Akrep zehri karıştırmam onun helal sütüne
Arı-duru bir Türkçe süzülüp durur dilimden

Ben yazmaya başlayınca çağıldar sular
Akıp gider kelimeler nur üstüne nur
Ben de şaşar kalırım bismillahlarla
Yüreğim baştan başa bir altın kalem olur

Ben susunca sanki küçük kıyamet kopar
Başucumda kurtlar kuşlar toplanır
Bir gök gürültüsü, fırtına, şimşek…
Herkes bu velveleyi kıyamet sanır.

Ben kime sevdalansam, bilmeyen kalmaz.
Duruşum, yürüyüşüm ele verir hep beni.
Gider dağlara söylerim sevdamı haykırarak
Sağır sultan bile duyar yüreğimden geçeni.

Ben gidince öyle sessizce gitmem
Size göre arkamdan üç beş yakınım yürür.
Yüz bin figan kopar; duyamazsınız
Beni binlerce kişi alıp götürür.

Bugüne kadar Yavuz Bülent Bakiler Ağabey dört adet gömlek, dört kravat, bir takım elbiselik kumaş,iç çamaşırı, çorap vs. gönderdi sağ olsun. Dikkat ettiyseniz saydıklarımın içinde ayakkabı yok. Ben gene de Yavuz Ağabey’e bir şey demiyorum elbette. Bizim iş hanının altında ayakkabıcı var, oradan alıyorum. Sadece hatırlatmak istedim.

Bizi Üsküp’ten Kosava’ya götüren Türkistan Türkistan diye yüreğimizi titreten, ağlatan değerlerimizi Harman yapıp ruhumuzu nakışlayan, Arif Nihat Asya İhtişamıyla uykusuz bırakan Yavuz Bülent Bakiler gibi güzel insanlar belki yüzyılda bir tane gelir. Gidenlerin Ardından hak edenlere bir Fatiha göndermek görevimiz. Ama yaşarken insanın bilinmesi ne güzel.

Sözün Doğrusu bu.

Allah Yavuz Bülent Bakiler Ağabey’e sağlıklı, uzun ömürler versin. O ne yazarsa yazsın-yeter ki yazsın-biz okuyalım.

Ellerinden öperek…

Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen