Ebediyete İrtihalinin 12. Senesinde Türkiyem’in Şairi’ne

Kitabın ortasından girelim. Kelâmımızı eğip bükmeden gönlümüzden geldiği gibi aktaralım.. 

Şükür ki muvaffak olamayan, halkın sağlam irâdesine takılan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 27 gün boyunca Demokrasi nöbetlerinin favori parçası olan “TÜRKİYEM” meydanları inletti ve heyecanına vesile oldu..

Âdeta dosta güven, düşmana korku verircesine.. Meydanları dolduran halkın birbirine kenetlenmesine vesile olan, birliğe beraberliğe kardeşliğe kapı açan bir parça oldu. Bildiğiniz üzere Türkiye’m şiiri bestelendi ve Mustafa Yıldızdoğan tarafından seslendirildi.. Sevildi.. Beğenildi.. 7’den 70’e dudaklarda aynı ezgi ile seslendirildi. Hep bir ağızdan gür seslerle söylendi. Dillerde Türkiye’m nidaları, ellerde Türk bayrağımız semâda hürce, özgürce dalgalandı.

Biz böyle bir milletiz işte.. Mevzu bahis vatan olunca gerisini teferruat olarak düşünürüz..

Bu mevzuya farklı bir pencereden baktım..

Ve bir soru sorma gereği hissettim. Parçayı icrâ edenini bildiğimiz bu eserin güftesi kime aittir yani bu şiirin şairi kimdir?

Biliyor muyuz?

Hiç merak edenimiz, araştıranımız oldu mu?

Etmeliyiz.. Bilmeliyiz.. Araştırmalıyız..

Çünkü bu eser alelâde bir eser değildir. Bir ömre ve dahi insanlığa, Türklüğe mâl olan sanatkârların bilinmesi, tanınması, özümsenmesi ve hak ettiği değeri görmesi kanısındayım. Bu güzide eserin sanatkârı, yaratıcısı, kelimeleri nakış nakış işleyen, vatan bayrak ülke sevdalısı ebediyete göçerek aramızdan ayrılmış lâkin şiirleri ilk günkü aşkla, ihtişâmla okunan üstâd DİLÂVER CEBECİ’dir..

Ve o muazzam şiiri..

TÜRKİYEM

 

Baş koymuşum Türkiye’min yoluna

Düzlüğüne, yokuşuna ölürüm,

Asırlardır kır atımı suladım.

Irmağının akışına ölürüm.

 

Deli sular, salkım-saçak söğütler,

Kışlada kumandan, asker öğütler,

Yaylalarda ata biner yiğitler,

Bozkurt gibi bakışına ölürüm.

 

Sevdalıyım, yangın yeri bu sinem

Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem.

Pınarlardan su doldurur Eminem

Mavi boncuk takışına ölürüm.

 

Düğünüm, derneğim, halayım, barım,

Toprağım, ekmeğim, namusum, arım,

Kilimlerde çizgi çizgi efkârım,

Heybelerin nakışına ölürüm.

*

BİZLER ŞANSLIYIZ.. 

Bizler şanslıyız çünkü; bu camianın içinde Edebiyat mecrasında büyüdük. Yetiştik diyemeyiz çünkü yetişmek için olgunluk gerekir, tecrübe gerekir, emek gerekir. Biz onların gölgesinde, bu uçsuz bucaksız ummanda kulaç atmaya çalışanlardan olduk ve olmaya da devam ediyoruz. O okyanusta damla misaliyiz biz. Ve bizim kelâmlarımız onlara ayna olmaktan aciz.. 

Onların şiirlerini ekmeğimize katık yaptık, onların şiirlerinden beslendik. Yeri geldi aşkımızı, özlemimizi, sevgimizi, hüznümüzü, vedamızı, vuslatımızı, Ülkümüzü anlattılar. Yeri geldi tarihimizden, ceddimizden, vatanımızdan bahsettiler, nasihatler verdiler. Ama hep bizdiler, bizdendiler..

Nasipliyiz ve şanslıyız.. Çünkü ülkemizin yetiştirdiği böyle değerlerimiz var. İyi ki bu dünyadan geçmişler.. İyi ki gönlümüze dokunmuşlar.. Gönlümden gelen kelâmları; onu daha iyi anlamak, özümsemek, hissetmek ve hemhâl olmak adına Dilâver Cebeci’nin seslendirdiği şiirlerini dinleyerek kaleme alıyorum bu yazımı..

An itibâriyle Mavinin Türküsü’nü Dilâver Cebeci’ nin kendi sesinden dinliyorum. Diyor ki; ”İçim içime sığmıyor, maytaplardan deliyim; Bir bayrak dalgalansa yüceden; ”Hadi” dese birisi, Peşindeyim, vallahi peşindeyim.”

Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Mahkuma Mektup şiirinde ise;

”Kahrolayım sevmedim Ülküden başkasını bir de seni çok seviyorum.” diyor. Nasıl bir heyecan nasıl bir sevda nasıl bir aşk ki.. Dillere destan olurcasına..

*

DİLAVER CEBECİ’Yİ TANIYALIM…

Gelin bu vesile ile Dilâver Cebeci’yi tanıyalım.

Dilâver Cebeci 1943’te Kelkit’in Dayısı köyünde doğdu. 1970 yılında İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul üniversitesi İktisat Fakültesi’nde master ve doktora yaptı. Çeşitli liselerde öğretmenlik yaptı. Ardından Marmara Üniversitesi’nde akademisyenlik yaptı. Dilâver Cebeci, nesirleri, şiirleri, müstear ”Seyyâh-ı Fakir Evliyâ Çelebi” imzalı mizahi yazılarıyla fikir ve gönül dünyamıza akademisyenliği ve öğretmenliği ile de millî şuur sahibi nesillerin yetişmesinde hizmetlerde bulunmuştur.

Üstâd, 2008 senesinde bu dünyadan gerçek âleme ebediyete göçmüştür. Bu yazımızı bir milat kabul edelim. Ve Dilâver Cebeci’ye dair yazılarımızın gelmesini dileyelim. Bir sayfaya sığacak şairler değil çünkü onlar.. Bir gün olur Sitare’sine değiniriz gün olur Mavinin Türküsü, Bu Yusuf’un Zindandan Seslenişidir, Dokuzlama, Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Mahkuma Mektup gibi şiirlerine değiniriz, nasipleniriz..

*

BİR MÜJDE!

Yazımıza bir parantez açarak not düşelim. Müjde değerinde efendim!

Dilâver Cebeci’nin Bütün Şiirleri, Töre Devlet Yayınları tarafından basılmıştır. Onun bu kitapta şimdiye kadar yayımlanmamış ve kendi el yazısı yazmış olduğu ile şiirlerini bulacaksınız. Artık söz uçmuyor.. Gönlümüzü, ruhumuzu besliyor.. Bu büyük fırsatı kaçırmayın derim.

AYLA CEBECİ…

Demiştim ya şanslıyım diye.. Bu özlemini duyduğum/duyduğumuz kitap Dilâver Cebeci üstadın eşi Ayla Cebeci Hanımefendinin imzasıyla Dilâver Cebeci’nin dostu Mehmet Ali Kalkan Hocam tarafımdan şahsıma armağan edildi. Ayla Cebeci Ablamıza ve Mehmet Ali Hocama sizlerin nezdinizde ayrıca teşekkür ve minnetlerimi iletiyorum.

Mehmet Ali Hocam ağabeyim dediği Dilâver Cebeci’yi şu sözleri ile yâd ediyor..

”Gece yarısı bir telefon gelirdi ve arayan Dilâver Ağabeydir. Ve bana şöyle seslenirdi Dilâver Ağabey.. “Mehmet Ali şu an Üsküdar’dayım oturdum çayımı yudumluyor, denizi seyrediyorum. Bir mısra yazdım bi bakar mısın?”

Arayan Dilâver Ağabey’dir mutlaka o telefon açılır. Ben gece yarısı uykumdan uyandığım onunla konuştuğum, muhabbet ettiğim günleri özlüyorum. Keşke olsa yine arasa yine konuşsak ben uykumdan uyanmaya razıyım diyor Dilâver Cebeci üstâdın dostu, kardeşi Mehmet Ali Hocam..

ÖZLÜYORUZ.. 

Dışarıdan bir gönül olarak bizler de özlüyoruz. Keşke diyoruz keşke tanışma iimkânımız olsa idi..

Ne diyelim yücelerden gelen tâkdir-i ilâhî bunun adı..

Aziz ruhuna rahmetle.. Minnetle.. Hasretle..

”Hep böyle susuşumuz bizi öldüren, İçimizde kalışı cümle kayguların.. Her yerde konuşşak, Her zaman gülsek, Acunda ölmesek ölmesek..” Dilâver Cebeci

Bazen söz fayda etmez surete!

Dilaver Cebeci’nin aziz ve ömrü şiirce geçen hatırasına.. 

 

Yazar
Tuğba ÖNCE

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen