Şiirlerle Ziya Gökalp

Turan

Nabızlarımda vuran duygular ki tarihin 
Birer derin sesidir, ben sahifelerde değil 
Güzide, şanlı, necip ırkımın uzak ve yakın 
Bütün zaferlerini kalbimin tanininde 
Nabızlarımda okur, anlar, eylerim tebcil. 

Sahifelerde değil, çünkü Atilla, Cengiz 
Zaferle ırkımın tetviç eden bu nasiyeler, 
O tozlu çerçevelerde, o iftira amiz 
Muhit içinde görünmekte kirli, şermende; 
Fakat şerefle numayan Sezar ve İskender! 

Nabızlarımda evet, çünkü ilm için müphem 
Kalan Oğuz Han’ı kalbim tanır tamamiyle 
Damarlarımda yaşar şan-ü ihtişamiyle 
Oğuz Han, işte budur gönlümü eden mülhem: 

Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan 
Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.

Ala Geyik

Çocuktum, ufacıktım, 
Top oynadım,acıktım. 

Buldum yerde bir erik, 
Kaptı bir Ala Geyik. 

Geyik kaçtı ormana, 
Bindim bir ak doğana. 

Doğan, yolu şaşırdı, 
Kaf Dağından aşırdı. 

Attı beni bir göle; 
Gölden çıktım bir çöle, 

Çölde buldum izini, 
Koştum, tuttum dizini. 

Geyik beni görünce, 
Düştü büyük sevince. 

Verdi bana bir elma, 
Dedi, dinlenme, durma. 

Dağdan yürü, kırdan git, 
Altın Köşke çabuk yet. 

Seni bekler ezeli, 
Orda dünya güzeli. 

Bin yıllık çile doldu! 
Bunu dedi, kayboldu. 

Yedim sırlı elmayı, 
Gördüm gizli dünyayı. 

Gündüz oldu, geceler; 
Ak sakallı cüceler, 

Korkunç devler hortladı, 
Cinler, cirit oynadı. 

Kesik başlar yürürdü, 
Saçlarını sürürdü. 

Bir de baktım, melekler, 
Başlarında çiçekler. 

Devlere el bağlıyor, 
Gizli gizli ağlıyor. 

Kılıcımı çıkardım, 
Perileri kurtardım. 

Kurtardığım periler, 
Adım adım geriler, 

Kanadını açardı, 
Selam verir, kaçardı. 

Az, uz gittim, dolaştım, 
Altın Köşke ulaştım. 

Bir kapısı açıktı, 
Öteki kapanıktı. 

Kapalıyı açarak, 
Açığa vurdum kapak. 

At önünde et vardı, 
İt, ot yemez ağlardı; 

Otu ata yedirdim, 
Eti ite yedirdim. 

Açtım bir elmas oda; 
Dev şahı uykuda 

Gördüm, kestim başını, 
Dedim, Ey dev nerede? 

Nerede Dünya Güzeli? 
Dedi, Elinde eli! 

Döndüm, baktım. Bir Kırgız 
Elbiseli güzel kız. 

Durmuş, bakar yanımda, 
Şimşek çaktı canımda. 

Güldü, dedi, Türk Beyi! 
Tanıdın mı geyiği? 

Kimse, beni bu devden 
Alamazdı. Ancak sen, 

Kaya deldin, dağ yardın, 
Geldin, beni kurtardın. 

Ah o imiş anladım, 
Sevincimden ağladım, 

Dedim, Turan Meleği! 
Türkün yüce dileği! 

Yüz milyon Türk bu anda 
Seni bekler Turanda. 

Haydi, çabuk varalım, 
Karanlığı yaralım; 

Sönük ocak canlansın, 
Yoksul ülke şanlansın 

İndik, iti okşadık, 
At sırtına atladık. 

Geçtik nice dağ, kaya, 
Geldik Demirkapıya. 

Kapanması, çok yıldı, 
Açıl! dedim, açıldı. 

Yol verince gizli yurt, 
Aldı bizi Bozkurt, 

Kaf Dağından geçirdi, 
Türk Eline getirdi.

Asker Duası

Elimde tüfenk, gönlümde iman, 
Dileğim iki: Din ile vatan… 
Ocağım ordu, büyüğüm Sultan, 
Sultan’a imdâd eyle Yârabbi! 
Ömrünü müzdâd eyle Yârabbi! 

Yolumuz gaza, sonu şehâdet, 
Dinimiz ister sıdk ile hizmet, 
Anamız vatan, babamız millet, 
Vatanı ma’mur eyle Yârabbi! 
Milleti mesrur eyle Yârabbi! 

Sancağım tevhid, bayrağım hilâl, 
Birisi yeşil, ötekisi al, 
İslâm’a acı, düşmandan öc al, 
İslâm’ı âbâd eyle Yârabbi! 
Düşmanı berbâd eyle Yârabbi! 

Kumandan, zabit, babalarımız. 
Çavuş, onbaşı, ağalarımız. 
Sıra ve saygı, yasalarımız. 
Orduyu düzgün eyle Yârabbi! 
Sancağı üstün eyle Yârabbi! 

Cenk meydanında nice koç yiğid, 
Din ve yurd için oldular şehid, 
Ocağı tütsün, sönmesin ümid, 
Şehidi mahzun etme Yârabbi! 
Soyunu zebun etme Yârabbi!

Vatan

Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur, 
Köylü anlar manasını namazdaki duânın. 
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’ân okunur. 
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüdâ’nın. 
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın! 

Bir ülke ki toprağında başka ilin gözü yok, 
Her ferdinde mefkure bir, lisan, âdet, din birdir. 
Meb’üsânı temiz, orda Boşolar’ın sözü yok, 
Hududunda evlatları seve seve can verir; 
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın! 

Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye, 
San’atına yol gösteren ilimle fen Türk’ündür; 
Hirfetleri birbirini daim eder himaye; 
Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren Türk’ündür, 
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen