Yüksek öğretimimizin önemli bir sorunu: Temel Bilimler

Mezunları, öğretmenlik mesleğine mahkûm edilmenin ötesine geçirilmelidir. Fizik öğrencileri radyasyon fiziği, enerji ve nükleer alanlara, matematik okuyanlar istatistik, ileri bilgisayar teknolojilerine yönlendirilme gibi, kimyacılar sanayinin alt dallarında iş yapacak donanımlarla yüklenmeli, biyoloji bölümleri ise moleküler ve genetik mühendisliğinin değişik alanlarında çalışacak şekilde eğitilmelidir. Bölümlerin isimleri öğrencilere cazip gelecek isimlere dönüştürülmeli, ayrıca bir yan dal programını da birlikte yürütmeleri kolaylaştırılmalıdır.

*****

Prof. Dr. Cemil ÇELİK

Ülkemizde temel bilimlere olan ilgi Osmanlı’nın son döneminde (Darülfünun) başladı. Cumhuriyet döneminde, 1933’den sonra üniversiteye geçiş süreciyle birlikte temel bilimlere olan ilgi arttı. O günlerden bu yana temel bilimlerde saygın bilim insanları yetişti. Sayıları az da olsa bazıları bilime katkılarından dolayı Uluslararası saygınlık kazandılar.

1963’ de TÜBİTAK’ın kuruluş sürecinde ”siz temel bilimlere ağırlık verin, uygulamalı bilim alanları pahalı alanlar sizin ekonomik gücünüz kâfi gelmez “ diye bazı dostlar bize tavsiyede bulundular. TÜBİTAK aracılığıyla NATO’nun verdiği lisansüstü bursların tamamına yakınının temel bilimlere yönelik olması bu nedenledir.

Ancak bilinen hakikat şudur ki, hiçbir dünya üniversitesi temel bilimlere ağırlık vermeden (fizik, kimya, matematik, biyoloji ve bunlarla ilgili bilim alanları), diğer uygulamalı bilim alanlarında başarıyı yakalamaları bugüne kadar pek mümkün olmadı.

Bizde bu nedenle her kurduğumuz üniversitenin bir fen fakültesi olmasını şart koşarak konuyu önemsedik. Bugün 200 ‘ün üzerinde olan üniversitelerimizin neredeyse tamamında temel bilimlerde öğretim üyesi var. Anlayacağınız şekil şartını yerine getirmiş olduk. 2008 yılından itibaren “Her şehre bir üniversite” sloganı ile siyaset kurumunun başlattığı üniversite hamlemiz temel bilimlerde maalesef istediğimiz başarıyı ve gelişmeyi sağlayamadı.

***

Sadece bizde değil, batı ülkelerinde de öğrencilerin temel bilimlere olan ilgisi 90’lı yıllardan itibaren azalmaya başlamıştı. Biz de bu fırtınaya 2000 li yıllarda tutulduk. Fransa’da uzun süre bir üniversitenin rektörlüğünü de yapan alanı fizik olan Türk kökenli bir bilim insanı arkadaşım, o yıllarda temel bilimlere olan ilgisizliği çözmek için nasıl çabaladıklarını anlatmıştı. Lise öğrencilerinin ilgisini temel bilimlere çekmek için, temel bilim öğrencilerinden oluşturdukları timleri liselere yollayıp, tanıtım yaptıklarından söz etmişti. Birkaç ay önce yaptığımız görüşmede, bu konu ne oldu diye kendisine sorduğumda, sorunun çözüldüğünü, yeniden öğrencilerin Fransa’da temel bilimlere ilgisinin arttığını söyledi.

Onların bu problemi nasıl çözdüklerini, bizim ilgili kurumumuz ne kadar merak edip karşı önlemler geliştirdi. Bu konuda fazla bir şey söylememiz kolay değil.

Üniversite sayımızın artmasından sonra, 2008 ‘den itibaren, temel bilimler için açılan öğrenci kontenjanları, bilhassa Anadolu üniversitelerinde boş kalmaya başladı. Temel bilim programlarını tercih eden öğrencilerin puanları ise her yıl giderek düştü.

Temel bilimleri tercih eden öğrencilerin tamamına yakınının kafasında sadece öğretmen olarak çalışma hayatına atılmak vardı. Ancak karşılarına eğitim fakültelerinin öğretmenlik programlarında okuyan ve daha yüksek puanlarla bu bölümlere giren öğrenciler çıktı. Üstelik birde pedagojik formasyon dersleri almaları ön şartı getirilince bölümlerin cazibesi iyice azaldı.

YÖK Üniversitelerin bu bölümlerinin tercih edilmediğini görünce birçok üniversiteye öğrenci alınmasını durdurdu. Bu sefer de bu bölümlerde istihdam edilen öğretim üyeleri açıkta kaldılar. Araştırma kültürü istenilen düzeyde gelişmemiş ve araştırmaya pek de istekli olmayan öğretim üyelerinin (araştırma yapan başarılı öğretim üyelerimizi tenzih ediyorum) tek alternatifleri mühendislik öğrencilerine servis dersleri vermek kaldı.

***

2016 yılında 20 üniversite de biyoloji, 31 üniversitede fizik, 34 üniversitede kimya ve 13 üniversite de matematik bölümleri kapatıldı.

2021 yılı YÖK (Yök Atlası) verilerine göre 55 üniversitemizde biyoloji, 56 üniversitemizde fizik, 62 üniversitemizde kimya ve 100 civarında üniversitemizde matematik programlarına öğrenci alımı yapıldı. Bunlardan özellikle Doğu, Güney Doğu, Karadeniz ve Orta Anadolu illerimizdeki üniversitelerin bu bölümlerini tercih eden öğrenci sayıları düştü. Bazılarını üç, beş öğrencinin tercih ettiği programlar oldu. Muhtemelen böyle giderse onlarda önümüzdeki yıllarda öğrencisiz kalacaklar.

Diğer önemli bir husus da üniversitelerin bu bölümlerini kazanan öğrencilerin giriş puanları ile gelişmiş üniversitelerin giriş puanları arasında korkunç bir uçurumun olması. Örnek verecek olursak; Bu yıl Erzurum Teknik Üniversitesi, matematik programına kaydolan öğrencilerden en düşük puanlısı 203 (12 öğrenci kayıt yaptırdı) , Recep Tayip Erdoğan Üniversitesinde aynı programa kaydolan öğrencilerden en düşük puanlısı 201 (26 öğrenci kayıt yaptırdı) iken, Boğaziçi, ODTÜ, Bilkent, İstanbul ve İzmir’deki diğer Teknik Üniversitelerinin aynı bölümlerine kaydolan öğrencilerin en düşük puanlıları ise 450’nin üzerinde oldu.

Anlayacağınız birkaç matematik sorusunu ancak yapanlar yukarıda adları yazılı Anadolu üniversitelerinin ilgili programlarına kayıt hakkı elde etmiş oldular. Bu durum diğer onlarca üniversitenin temel bilimler programı için de aşağı yukarı aynı. Merak edenler YÖK’ ün Sitesinden (YÖK Atlasından) inceleyebilirler

***

Bu kadar düşük puanla bu programlara kaydolan öğrencilerin temel bilimlerin belli alanlarında konuları anlamaları ve kavramaları mümkün mü? Onun içinde kör topal, destekle öğrencilerin çoğunluğu mezun ediliyor.

2021 yılında, temel bilimlerin dört bölümüne öğrenci alan üniversitelerimizde görev yapan Dr. öğretim üyesi, Doçent ve Profesör ünvanlı öğretim elemanlarımızın sayısı yaklaşık beş bin (5.000). Buna temel bilimler programına YÖK ün kontenjan vermediği üniversitelerin öğretim üyelerini ve eğitim fakültelerinin öğretmenlik programlarındaki öğretim elemanlarını dâhil edersek, nereden baksak on bine (10.000) yakın öğretim elemanı bu bilim alanlarında çalışıyor.

2017 yılında yasak savma kabilinden de olsa, YÖK, temel bilimleri kayıtlı oldukları üniversitelerde ilk sırada kazanan öğrenciler için İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi bünyesinde “üstün başarı sınıfları” açtı. Belki hiç yoktan iyidir diye düşünsek de, bu girişim, bu konudaki eksikliğimizi ne kadar giderecek, bilemiyorum. Gerçi TÜBİTAK’ da temel bilimleri tercih eden üstün başarılı öğrencilere epeydir burs vererek özendirmiyor değil. İlk elli bin içerisinde yer alıp temel bilimleri seçmek kaydıyla.

Yüksek öğretim, hem temel bilimler eğitimini ve hem de temel bilimlerin üstleneceği ülkemizdeki yükümlülüklerini göz önüne alarak, bu soruna mutlaka çözüm üretmelidir. Bu önemli konuyu nasıl çözeceğimize ilgililer kafa yormalı ve siyasi erke öneriler sunmalıdır. Her ne kadar siyasi iktidarlar çoğu zaman iktidar sürelerini dikkate alarak yatırımlara destek verseler de.

NE YAPILMALI VE BİR ÖNERİ

Şüphesiz bu sorun bir gazete yazısında vurgulanandan öte, çok tartışılıp çözümler üretilmesi gereken bir konu. Kısa vadeli ve uzun vadeli programlarla temel bilimlerin belinin doğrultulmasına çalışılmalı, bu alana öğrenci girişinde mutlaka belirli bir puanın altındaki öğrenciler kabul edilmemeli.

Çok düşük puanlarla bu bölümlere alınan öğrencilerin ne temel bilimleri kavramaları, ne de ülkemizin ihtiyacını karşılayacak alanlarda başarılı olacaklarını söylemek kolay değil. Temel alanlar mutlaka araştırma alanının dışında, sanayinin ve diğer ilgili alanların ihtiyaçlarına cevap verecek bilgi ve donanımla desteklenmelidir.

Mezunları, öğretmenlik mesleğine mahkûm edilmenin ötesine geçirilmelidir. Fizik öğrencileri radyasyon fiziği, enerji ve nükleer alanlara, matematik okuyanlar istatistik, ileri bilgisayar teknolojilerine yönlendirilme gibi, kimyacılar sanayinin alt dallarında iş yapacak donanımlarla yüklenmeli, biyoloji bölümleri ise moleküler ve genetik mühendisliğinin değişik alanlarında çalışacak şekilde eğitilmelidir. Bölümlerin isimleri öğrencilere cazip gelecek isimlere dönüştürülmeli, ayrıca bir yan dal programını da birlikte yürütmeleri kolaylaştırılmalıdır.

***

İleriye dönük olarak, ciddi temel bilimler araştırma enstitüleri kurulmalı, TÜBİTAK “MAM” bünyesinde bulunan “ Temel Bilimler Araştırma Merkezi” gibi merkezler hem desteklenmeli ve hem de sayıları artırılmalıdır. Araştırmaya yetenekli bilim insanları bu merkezlerde görev alabilmeli, doktora programları bu merkezlerde de yaptırılmalıdır.

Temel bilimlerdeki öğretim üyelerinin bilgisinden en kısa zamanda yararlanmak için YÖK, TÜBİTAK ve MEB birlikte işbirliği yapabilir. Acilen bir destek programı ile, Fen liselerinin ve başarılı Anadolu liselerinin öğrencilerine, Bilim Sanat Merkezlerine devam eden yetenekli çocuklarımıza, ileri dersler verilmesi sağlanabilir. Bu proje TÜBİTAK tarafından fonlanabilir. Böylelikle yüzlerce öğretim üyesinin bilgisinden lise düzeyinde öğrencilerimiz yararlanır. Yetenekli gençlerimizin bilgi kalitesi artırılarak, geleceğin bilim insanlarının yetişmesine de orta öğretim kademesinden başlanılarak yardımcı olunmuş olur.

—————————————-

Kaynak:

https://www.karar.com/gorusler/yuksek-ogretimimizin-onemli-bir-sorunu-temel-bilimler-1638600

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen