Sovyet vatandaşı iken İsrail’e göç eden Yahudilerin, diğer Sovyet vatandaşları ile kültürel etkileşimine uzun yıllar S. Petersburg’da yaşayan ve bir mühendis olduğu belirtilen bir yahudi/mason kanaat önderinin yazdığı “Jewish Mankurts” adlı makalesi ile tanık olmuştum. Anladığım kadarı ile bu mühendis daha sonra Sovyet topraklarını terk etmiştir. (İnternet verileri ABD’deki yahudi lobisinin proaktif bir üyesi olduğunu gösteriyor.)
***
Bu makale (Jewish Mankurts) 2000’li yılların başında Cengiz Aytmatov’un “mankurt” kavramlaştırmasının dünyada nasıl bir karşılık bulduğu konusunu internette araştırırken önüme gelmişti.
Yazar, Yahudi halkının kendi belleklerinden gönüllü olarak vazgeçme noktasına geldiklerini ve bazı yahudilerin “mankurtlaşma” sürecinde olduğunu iddia ederek, bu yoldaki soydaşlarına üstü kapalı bir tehditte bulunuyordu: “Tarih boyunca sadece ‘millî hafıza’sını koruyarak hayatta kalmış bir halk şimdi “belleksiz bir mankurt halkı”na dönüşemez.”
Yazar, Yahudilerin neleri unutmak istediklerini şöyle sıralar: Tanrı’nın onlara İsrail Topraklarını fethetme ve yerleşme emrini, yirmi yüzyıllık Kutsal Topraklara duyulan özlemi, İsrail Topraklarına dönme şansı bulamadan katledilen milyonlarca kardeşlerini unutmak istiyorlar.
Bu “gafil” Yahudiler Batı uygarlığının tanrılarını benimsemiş ve Tanrı’nın seçilmiş halkı olarak “uluslara ışık” olma (İşaya 49:6) ve bu “seçilmişliğin ayrıcalık değil, sadece yükümlülük ve acı getirdiği” gerçeğini unutmuş görünüyorlardı.
Siyonist Yazar, çekilen acıların Yahudilerin “Tanrı’nın seçilmiş halkı” olduğunu kanıtladığını, ancak Tanrı ile yapılan antlaşmanın diğer kısımlarını neden unutmak istediklerini sorgular. Yahudilerin Topraklarını sağlam tutmaları, Tanrı’nın emrettiği gibi yerleşmeleri ve kim olduklarını, kaderlerinin ne olduğunu dünyaya göstermeleri gerektiğini savunur.
Aytmatov’un kaleme alarak ölümsüzleştirdiği Mankurt Efsanesinin trajik ve korkunç sonuna işaret eden yazar, efsanedeki Nayman Ana ile İsrail Toprakları arasında akla gelmedik bir paralellik kurar.
Nayman Ana, ‘mankurt’ oğlunun kendisini tanımadığına inanmak istemez ve O’nun belleğini geri getirtmeye çalışır. Ancak mankurt oğul, efendisinin talimatıyla annesini oklayıp öldürür.
Yazar, bu anlatıyı Yahudi halkına uygular: Eretz Yisrael (İsrail Toprakları) Yahudi halkının annesidir. Onları benzersiz kılan her şey bu topraklardan gelmiştir. Bu topraklar onlara isimlerini, kültürlerini, bayramlarını ve kitaplarını vermiştir. Bu topraklardan zorla koparılmakla, onu gönüllü olarak unutmanın farklı şeyler olduğunu, ancak en kötüsünün ona dönüp ekmeğini ve suyunu kullandıktan sonra ona bıçak saplamak olduğunu ifade eder. İnsan bunu yapamaz, ama bellekten ve hislerden yoksun bir mankurt bunu yapabilir.
***
Bu makaleyi okuduğumda Türk vatanına “anavatan” diyen Türklerden bir kişinin çıkıp da böylesi çarpıcı bir analoji yapmamış olmasına hayıflandım,
Yahudi asıllı bir aydının Cengiz Aytmatov’un “Gün Var Asra Bedel” adlı romanını bu denli başarıyla yorumlamasının ardında, kendisinin de romanda anlatılan Sovyet sisteminin ürünü bir insan oluşunun etkisi mutlaktır.
***
Bugün paylaştığım “İsrail’in Rusça Konuşan Vatandaşları” mesajımı bir de bu gözle değerlendirmenizi isterim.
______________
(*) Bu konudaki araştırmamın ürünü olan yazım, 2006’dan itibaren resimdeki gibi birçok internet sitesinde ve “Ülkücü Hareket Üzerine Notlar” kitabımda yayınlandı.