Yarım Kalmak…

İnsan dünyaya bütün işleri yarım bırakmak üzere gelir. Hiçbir işini tamamlayamaz. Ahirete göçerken de gözü hep arkasında kalır. 

Çünkü yapmaya başladığı bütün işleri yarım kalmıştır. Dünyadayken işlerini bitirmeden yola çıkacağını ise, aklına hiç getirmemiştir. 

YALAN DÜNYA MI?

İnsan görünüşte dünyaya; “yalan dünya değil mi, boş ver gitsin” gözüyle bakar. Üstelik bunu öyle içten belâgat dolu, etkileyici ve ikna edici (retorik) söyler ki, inanmak zorunda kalırsınız. Fakat diliyle gönlündeki genelde aynı değildir.

Dünya yalan diyenlerin gönlü açılınca, içinin maalesef para, pul, makam, unvan gibi bütün dünyevi arzularla dolu olduğu görülür. 

Onlar aslında dünyayı çok isteyenler ama dünyalıklarına ulaşamayanlardır. Servete ve sefahate düşman gibi gözükürler, ellerine imkân geçince ultra lüks yaşamanın zirvesine çıkarlar. 

Dünya zevkleri bir Demo’dur, bir Fragmandır, Mostralıktır. Asla tamamına erilmez. Hep tadı damağınızda kalır. Bir de bakarsınız ki bitmiş. Ama dünya Demo değildir. Hakikatin ta kendisidir. Ahiretin tarlasıdır. Sorumlu olduğumuz mekândır, makamdır. Hesabını vereceğimiz zaman ve mekân birimidir. Halifeliğini yapmak üzere özel atandığımız gezegendir. 

KISKANÇLIK DİNİ

Bu duygularının temelinde kıskançlık yatmaktadır. Kıskançlık maalesef onların doğal dinidir.

İnsanlık dışı ne varsa onları bir kılıfına uydurup hayatlarına sokarlar. Güce taparlar, adını Allah koyarlar. 

Bu özelliklere sahip kimseler kaideten ateisttirler. Yani Allah’ın verdiğine rıza göstermeyenler, Allah’a akıl öğretmeye kalkanlar… 

Başarısızdırlar. İçlerinde hep bir ukde yaşar. 

İNSANCA YAŞAMAK

Bunlar ilaveten hayattan zevk almadan ömür dolduran ilkel tiplerdir. Gerçekten etrafınıza bakar mısınız kaç insan, hayattan zevk alarak, Rabbimizin lütfettiği zevkleri tadarak insan kalitesiyle yaşıyor?

Çalışırken de insan gibi çalışmazlar, bir köle gibi, bir alttür gibi, insanlık dışı şartlarda çalışırlar. Oturmaları kalkmaları, yatmaları, yaşamaları insanca değildir. Yiyeceği bir yal’ın peşinde koşuşları da, başka canlı türünü hatırlatır. 

Sormak lazım bunlara kaç ülke gezmişlerdir? Türkiye’de kaç ören yerinde tarihin izlerini araştırmışlardır? “Tabiatın sırtlarını ve yeryüzünü dolaşıp, yaratılışın nasıl başladığını merak etmişlerdir? (Ankebut 29:20)” 

ALLAH’IN “BEDΔ İSMİ YANSIMIŞ MI?

Bedî; yoktan sanatkârane icad eden demektir.

Bedî sadece Allah’tır, Allah dışında hiç kimse Bedî ismiyle anılamaz.

Allah gökleri ve yeri sanatkârane yaratan Bedî’idir.

Bedî, Allah’ın zatına değil, fiiline dönük isimdir.

Bir sanatkâra hayran olmak için o, göklerin ve yaratıcısı olmalıdır. Göklerin ve yerin Bedî’i olması gerekir. Gökleri ve yeri yaratmayana sanatkâr mı denir? 

Sanat eseri yaratmak küçük sanattır. Asıl büyük sanat, sanatkâr yaratmaktır. Dünyanın gelmiş geçmiş bütün sanatkârlarını yaratan, onların sanatlarını icra edeceği dünyayı yaratan ve o dünyanın içinde yer alacağı âlemi yaratanın sanatı karşısında, tek bir söz söylenir: Allahuekber.

Bütün sanatkârlara yapılan övgülerin zorunlu adresi Bedî olan Allah’tır.

Maşallah, bu farkındalığın ifadesidir; farkındayım ve hayret makamındayım Allah’ım. 

Kul kusurludur; sanat yaparsa sanatı da eksik ve kusurlu olur.

Allah’ın sanatı da, sanatı icra yöntemi de, eşsizdir, yoktan yaratmıştır, örneği ve prototipi yoktur. Anlamlı ve amaçlı yaratmıştır.

Sanatkârın yeteneği, Bedî olanın o insandaki yansımasıdır.

İnsanların farklı istidat ve kabiliyetlerle yaratılması ilahi planlama neticesi olsa gerektir. 

İnsanlar asla Bedî olamazlar. Zira Bedî olmak, eşsiz ve benzersiz olmaktır.

Bedî, mükemmeldir, kemalin (ermenin) sonuna gelmiştir. İnsanda ise, kemalde devam eden bir süreç vardır.

Müslümanca bir sanatın temelinde hayret yatar: Bedî olan Allah’a hayret…

İslam sanatkârları, kendine yeni bir çığır açmak yolunda maalesef krize girmişlerdir. Ya geleneğe körü körüne bağlanmış veya popüler olanı körü körüne taklit etmiştir.

Çözüm, hayret makamını yeniden keşfetmek ve Bedî ismine kâmil manada iman etmektir.

Etrafınıza bakınız. Ne dersiniz? Bedî isminin insanımıza ve çevremize yansımasına rast gelebildiniz mi?

EY İNSANLAR GÜZELLEŞİNİZ!

Her şeyi yarım bıraktığınız bu dünyada bari güzelliğe biraz önem veriniz. 

Allah güzeldir

Güzelliğin kaynağı, en güzel olan Allah’tır. 

Allah’ın her şeyi güzeldir, isimleri güzeldir (Esmai Hüsna).

Allah’ın Bedî ismi; gökleri ve yeri güzellik ve estetik dolu sanatkârane yoktan yaratıp icad eden demektir.

Allah’ın gönderdiği Resul güzeldir: “Usve Hasene: Güzel örnek.”

Sadaka vermek güzelliktir. Sadaka, Allah’a güzel borç vermektir (Karz-ı Hasen).

Sadaka;

“Bir güzelin bir güzelliği En Güzel adına başka güzellerle paylaşmasıdır”.

ALLAH’IN İŞİ GÜZELLİKTİR

“Allah, yarattığı her şeyi güzel yaratandır” (Secde 32:8).”

Allah insanı güzel yaratmıştır: “Doğrusu, biz insanı en güzel bir surette yarattık (Tin 95:4).”

Meryem’den bahseden ayet güzellik doludur: “Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve güzel bir çiçek gibi yetiştirdi (Ali İmran 3:37)” 

Rabbimiz, konuştuğumuzda ifade biçimlerimizin güzel olmasını ister: “Kullarıma söyle, sözün en güzel olanını söylesinler (İsra 17:53).”

Nebi’nin İslam’a davetinin güzel olmasını hatırlatır: “Ey Resulüm! Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır! Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et (Nahl 16:125).” 

“Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluverir (Fussilet 41:34).” 

Rabbimiz Musa ve Harun’un Firavunla bile güzelce konuşmalarını öğütler: “Ona yumuşak ve güzel bir üslupla söz söyleyin; belki öğüt dinler ve saygı duyar (Taha 20:44).”

Allah, yeryüzü için yarattıklarının da güzel olduğunu söyler; “Biz yeryüzündeki şeyleri, yeryüzüne bir süs kıldık (Kehf 18:7).” 

Cennet zevk, estetik ve güzellik doludur (Zuhruf 43:71).

Allah’ın boyası güzeldir; “Allah’ın boyası (ile boyan). Allah’ın boyasından daha güzel boyası olan kimdir? (Bakara 2:138).” 

BİR MÜJDE: GÜZEL YAŞAMAK MUTLU, RAHAT VE KOLAY YAŞAMAYA DÖNÜŞÜR

“Kim sorumlu davranır ve Allah yolunda güzellikleri güzellere verirse, üstelik en güzel olanı da tasdik ederse, işte ona, hayatlarında rahatlık ve mutluluğun zirvesine götüren yol kolaylaştırılır (Leyl 92:5-7)”

“Kim de cimrilik yapar Allah yolunda karşılıksız harcadığı güzelliğin bedelinin daha güzeliyle yerine geleceğini yalanlarsa, ona da, zorluk ve felaketin en dibine giden yolu kolaylaştırırız (Leyl 8-10).”

ÖZETLE: İNSAN GÜZELDİR VE GÜZELLİK UZMANIDIR 

Bu kısa hatırlatmalardan da anlaşılıyor ki, Allah, insanı güzel ve güzellikten, estetik ve sanattan anlayacak yeteneklerle donatmıştır. İnsan, doğuştan güzeli, güzelliği ve estetik olanı bilir. 

ÖYLEYSE GÜZEL YAŞAYINIZ 

Lütfen güzel yaşayınız! Güzel giyinip, güzel kokunuz ve etrafınıza sizden güzellik yayılsın. Aynada kendinizi beğeniniz. Size bakan karşısında güzel birini görsün. Kısaca güzellikleri hayatınıza sokunuz.

Bedî ismi size yansısın. Güzelliği sanatı, estetiği ve zarafeti hayatınıza sokunuz. Kitap okumak, güzel filmler izlemek, tiyatroya gitmek, konser dinlemek gibi seviyeli ve kaliteli eğlenme güzellikleriyle dost olunuz. 

Bu; güzel olan Allah’ın sizlere yansımasıdır. 

Çok yönlü güzelleşmekle hem Allah’a övgü, tazim ve teşekkürünüzü göstermiş, hem de kendi şahsınıza olan saygınızı ifade etmiş olursunuz. 

MADEMKİ…

Mademki bu dünyaya her şeyi yarım bırakmak için geldik. Kafa ve gönlümüzde olan plan ve projelerimizi tamamlayamadan da ahirete göçüp gideceğiz. Ancak bir hususu da gözden ırak tutmamalıyız: Ahireti kazanmak için, dünyada yapacaklarımızın Allah’ın öğütlerine uygun şekilde anlamlı, amaçlı ve faydalı olması lazım. 

Aslında insanın dualarının ve umutlarının olması, henüz işlerinin tamamlanmadığı, daha yapacak pek çok faaliyetinin olması anlamına gelir. 

İşte burada bir çelişki söz konusu gibi; hem yarım kalacak, hem de olabildiğince anlamlı, amaçlı ve faydalı olacak. 

Buyurunuz size dengeli yaşama sınavı. Kısa yaşayacaksınız, her şey yarım kalacak, ama bu hayatla ahireti kazanacaksınız. 

Bu çok bilinmeyenli denklemi çözmek de size düşüyor. Zira 8 Milyar insanın her birinin çözüm yolu farklı ve değişik olabilir.

Rabbimiz! Senin isimlerini ve mesajını tefekkür etmeye çalışıyoruz. Lütfen elini üzerimizden çekme. Çünkü biz Seni övüyor ve çok seviyoruz.

Hayırlar diliyorum.

Ankara, 01 Ekim 2023

Prof. Dr. Orhan ARSLAN

Yazar
Orhan ARSLAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen