Yolsuzluğu Onay

Uzun bir zamandır aklımı meşgul eden “yolsuzluk” ve ondan daha da tehlikeli olan, yolsuzlukların bir bilinmez karanlık düşünceye ulaşıp “toplumsal bir onay” anlayışına doğru evrilmesinin ülkemiz insanının ruhunda yarattığı “yolsuzluğu onay” anlayışını irdelemek istiyordum. Son günlerde ülkemizin gündemine bomba gibi düşen diploma ve belge yolsuzluklarını okudukça karamsarlığın dip noktasını yaşadım.

Prof Dr. İskender Öksüz’ün aşağıda ders niteliğindeki yazısından çok anlamlı sözlerini okuyup düşündüğümde insanımızın neden bir yolsuzluk ve yoksulluk batağında olduğunu daha iyi anladım. Gerçi yoksulluk bu ülkeye görev aşkıyla bağlı olanların yaşadığı bir sıkıntı ama geçmişten aldığımız iyi örnekleri ve adetleri hayatımızda var etme kararımız bizi güçlü kılıyor. Hepimizi üzen nokta: “yaşadığımız toplumdaki bazı art niyetli tipler nereden çıktı?” sorusuna cevap verememek. Bizim aramızda yaşayıp da yanlış yollara sapan bu ne idüğü belirsiz tipler bir kara çalı gibi içimizde yaşıyor da bizler ona kahroluyoruz.

“Çocuklarımızı yetiştirirken sağlıklı ortam talep ediyoruz. Parazitler olmayacak. Hava ve su temiz olacak.”

Diyor yazarımız. Onun gibi biz de soruyoruz: Çocuklarımızın teneffüs ettiği hava, içtikleri su temiz mi?

Ya da;

“Mesela toplum, bütün siyasetçilerin yalan söylediğine, hepsinin yolsuzluk yaptığına inanmaya başlarsa. İnanmanın ötesinde, her gün böyle olduklarını görürse. En vahimi, “Siyaset böyledir. Herkes yapıyor. Çalıyor ama çalışıyor. Yalancı ama bizden” diye düşünmeye başlarsa… Ya toplum bu düşünceyi de benimseyip normal sayarsa…”

Oyyy oyyyy…Üstad sanki bugünleri görmüş, cevaplaması çok zor sorular soruyor.

Bir de aşağıdaki öngörüde ne kadar haklı olduğu anlaşılmıyor mu?

“Mesela toplum, ticarette ve iş hayatında yalan söylemenin, hile yapmanın, insanları kandırmanın normal olduğuna; bütün iş insanlarının bu ahlaksızlıkları yaptıklarına, aksi takdirde başarılı olamayacağına inanmaya başlarsa! Bir büyüğümüzün, “Zenginse çaldığındandır. Fakirse çalmayı bilmediğindendir” vecizesini hatırlıyorum. Bu anlayış yerleşirse… Hırsızların genel savunması, “Ama herkes çalıyor” dur. İnanmazsanız hırsızlık masasından bir polise veya bir ceza hâkimine, avukatına sorun. Hırsız buna inanır. Ya toplum da buna inanmaya başlarsa!..”

Tabii ki bu soruları diploması sahte olmayan değerli polis, hakim ya da avukatlara soracağız…!

“Makamlara kopyayla, intihalle, torpille gelinebilir. Dünyanın her yerinde olur. Fakat çoğu toplum bunları bulur, basın bunlara işaret eder ve bunlar hızla topluma zarar verebilecekleri yerlerden uzaklaştırılır.”

Sıkıntımız da burada başlıyor zaten. Yolsuzluk yapanları değil de bunu ifşa edenleri cezalandırma yoluna gidiyoruz da işte bizi batağa sürükleyen yol bu yol. Toplumu ikilem içine sokan sakat düşünce anlayışı bu. Yukarıda izaha çalıştığım “Toplumsan bir onay” anlayışı bu.

Ahlaksız değil de ahlaksıza “ahlaksız” diyen cezalandırılıyor.

Soruyoruz: Neden?

Yazar
Cemal ŞAFAK

Cemal ŞAFAK 1952 yılında Ardahan ili, Çıldır ilçesi, Aşık Şenlik köyünde dünyaya geldi. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Kars’ta tamamladı. Erzurum Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsünden mezun oldu. Eskişehir Anadolu Ünive... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen