Bolu Halk Kültüründe Geyik

Tam boy görmek için tıklayın.

Bolu, büyük kısmı ormanlarla kaplı olan bir ilimizdir. İlin sahip olduğu bu imkân, burada birçok canlının yaşamasını, bu hususta bir çeşitliliğin oluşmasını da beraberinde getirmiştir. Bolu’da ortaya çıkan kültür zenginliği ve çeşitliliğinde bu durumun etkili olduğunu düşünüyoruz.

Bolu doğal güzellikleri içinde geyiklere ev sahipliği yapan, onların doğal yaşam alanlarına sahip bir yerdir. Bolu’da özellikle kızıl geyik denen bir geyik türü oldukça yaygındır. Bununla beraber alageyik diye bilinen geyik türünün de Bolu’da var olduğu söylenebilir. Son zamanlarda bilinçsiz avlanma yüzünden maalesef sayıları her geçen gün azalmaktadır. Fakat burada bir zamanlar geyiklerin çok fazla yaşadığını ve Bolu’nun mevcut hâliyle bile geyiklerin doğal yaşam alanlarına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de bulunan onlarca geyik üretme ve yetiştirme yerlerinden ikisi Bolu’da Abant ve Yedigöller’de bulunmaktadır.

Bolu’da geyiklerin etrafında gelişen kültürün bu denli zengin olmasının sebeplerinden birisi de yayla kültürünün burada çok canlı bir şekilde yaşamasıdır, diye düşünmekteyiz. Bahar ve yaz aylarının önemli bir bölümünü yaylalarda geçiren Bolular tarih boyunca geyiklerle daima yakın bir ilişki hâlinde olmuşlardır. Çünkü özellikle etrafı ormanlarla kaplı olan yaylalarda geyiklerle insanların bir arada olduğu anlatılar dikkat çekmektedir.

Bolu’da özellikle Aladağlar olarak bilinen dağ silsilesi aynı zamanda yoğun yayla yerleşkelerinin görüldüğü ormanlarla kaplıdır. Aladağlar, özellikle Dörtdivan’da yaylalar için de kullanılır. Söz gelimi “Seyricek Aladağı” ormanlar içerisindeki ve etrafı ormanlarla kaplı Seyricek Yaylası’nı ifade eder. Buralarda yer alan ormanlarda pek çok geyiğin yaşadığını tahmin edebiliriz. Bu, en azından tarihte böyleydi. Özellikle Sayık Aladağı’nda geyiklerin çok fazla bulunduğu araştırmalarımız sırasında kaydettiğimiz bilgiler arasındaydı. Bunun Bolu’nun daha birçok yeri için böyle olduğunu söyleyebiliriz.

Türk kültüründe çok değerli bir yeri olan geyik, Bolu’daki halk kültüründe de çok önemli bir yere sahiptir. Geyikler etrafında tarih içinde Bolu’da önemli bir kültürel birikim oluşmuştur.

Bolu’da geyiklerle ilgili bazı izlere araştırmalarımız sırasında rastlıyorduk. Mesela Dörtdivan’ın bir yaylasında Kayı boyunun izine bir taş üzerinde rastlanmıştı. Yerini haber vermek istemediğimiz bu taşta bir geyik ve mızrak motifi ve bunların üzerinde Kayı tamgası bulunmaktadır. Taşın üzerindeki geyik motifi, Türklerin en eski kültürel sembollerinden biri olarak kabul edildiğinde o zaman aslında bunu burada Türklüğün kadim izlerinden biri olarak kabul etmek gerekir.

Yukarıda da ifade ettiğimi gibi Bolu’nun güneydoğu kısımlarında Aladağ dağ silsilesi bulunmaktadır. Aladağlar’ın isim olarak Türk destanlarıyla derin bir irtibatının olduğu anlaşılmaktadır. Bu adlandırmanın kadim Oğuz kültürüyle nasıl bir ilgisi var, bilmiyoruz. Fakat Bolu genelinde Oğuz boy adlarına yerleşim yerlerinde çok fazla rastlanması ve Türklüğün kadim kökleriyle olan bağlantılar bunun Oğuz kültürüyle bir ilgisinin olabileceğini düşündürmektedir. Aynı durum geyikler etrafında oluşan zengin kültürel muhteva için de düşünülebilir.

Bolu halk kültüründe Oğuz kültürünün ve yaşayışının çok belirgin izleri söz konusudur. Bolu, Oğuz boylarının çok yoğun bir şekilde yerleştiği yerlerden birisidir. Oğuz toplum yaşayışı, kültürü, sözlü mirası, halk inanışları, halk hekimliği gibi birçok zenginlğimiz Bolu kültüründe derin köklerini muhafaza ederek yaşamaktadır. Geyikler etrafında Bolu’da gelişen kültürün de Oğuz kültür mirasıyla çok yakın bir ilgisinin olduğunu düşünüyoruz. Nitekim mitolojik anlatılarda, destanlarda, halk hikayelerinde karşılaştığımız geyik motifinin kadim kökleri vardır. Bunlar Anadolu’nun muhtelif yerlerinde yaşadığı gibi Bolu’da da belirli şekillerde yaşamaktadır.

Bu durumda geyiklerin kültürel açıdan oldukça önemli bir motif olarak Bolu’da karşımıza çıktığını söylenebiliriz.

Geyiklerin Bolu tarihine dâir kaynaklarda da karşımıza çıktığını görüyoruz. Ali Rıza Ünlü, Tarih Boyunca Gerede’de Şah Bey diye de bilinen Gerede beyi Gazi Çelebi’nin bir geyik avı esnasında öldüğünü söylüyor. Ünlü, bu hatırayı Gerede’de bu husustaki inanış ekseninde ele alarak kendi kitabına kaydetmiştir:

“Geyikler ekseriyetle Gerede’nin Sorgun dağındaki ve Mengen nahiyesinin kuzeyinde bulunan meşhur İncedere’de kışladıkları cihetle, bunların geçiş zamanlarında avcılar faaliyete geçerler. Bunun da pek çok meraklısı vardır. Atla geyik kovalarken bir ağaca çarparak vefat eden Gazi Çelebi Gerede’de alıştığı geyik avına kurban gitmiştir. Geyik avının mübtelâsı çok olmakla beraber, burada bu işi makbul ve muteber tutmazlar. Filhakika geyik avcılığında ısrar edenlerin bu uğurda pek çok felaketlere uğradıkları yani silah tutarken kendi kendini öldürenler, arkadaşını vuranlar, yüksek bir yerden düşerek ölenler pek çoktur. Her sene bu yüzden bir iki vak’a olmaktadır.”[1]

Bolu’da geyikler etrafında oluşan kültürü bazı doğal unsurlarda da görmemiz mümkündür. Burada geyiği ilk olarak çiçekler münasebetiyle söz konusu etmek istiyoruz. Bolu’nun Dörtdivan ilçesinin çiçek zenginliği, diğer yerlerde olduğu gibi kendini en çok bahar aylarında göstermektedir. Bilhassa mart ayında çıkan çiğdemler bu zengin tabiatın adeta süsü olurlar. Çiğdemler baharın habercileridir. Mart ayı geldiğinde Dörtdivan’da gözüken ilk çiçekler hatta bitkiler bu çiğdemlerdir. Bunların Dörtdivan’da “gökdede”, “kırkkabuk” ve “geyik çiğdemi” diye anılan üç türü vardır. Bunlar içerisinde geyik çiğdemi ismi konumuz açısından dikkat çekmektedir. Geyik çiğdemleri yüksek rakımlı yerlerde yetişir. Özellikle yayla göçlerinde çiğdemlerin sapları birbirine örülerek genç kızlar bunlardan başlarına taç yaparlarmış.

Bolu’da aynı zamanda “geyik mantarı” denen bir tür mantarın yetiştiği de burada söylenebilir. Buradaki geyik kelimesinin aslında “vahşi”, “yabani” gibi anlamlara geldiğini ve Türkçenin en eski hatıralarından biri olarak günümüze ulaştığını söyleyebiliriz. Bu kelime bugünkü geyik kelimesinin de nereden geldiğini bize haber vermesi bakımından önemlidir. Nitekim bir yazıda Gerede’de pek tanınmayan bir geyik mantarından söz edilmektedir: “Geyik mantarı: Üstü sarı-beyaz, içyüzü baştanbaşa beyaz sakal benzeri tellerle kaplı çok güzel bir mantardır. Bu değerli mantar, Gerede’de yeni yeni tanınmak üzeredir. Yerden biterken toprağın üstünden görüntü verdiği için üzer tertemizdir, toza toprağa bulaşmaz, kesinlikle kurtlanmaz, karlar altında kalıncaya kadar bozulmaz ve çürümez. Genellikle sonbaharda ve Ekim ayında, gür ormanlarda ortaya çıkar, Kasım sonunda ormanlar karla kaplanıncaya kadar sürer. Yeniçağa ormanlarında daha bol ve gür yetişir. Yemeği tavuk eti gibi olur. Güzel de turşusu olur. Geyik mantarı çok temiz ve güzel olduğundan, toplanması da pek huzur vericidir. Gerede’de görülen mantarlar içinde kurtlanma derdi de olmadığından, en güzeli geyik mantarı sayılır. Geyik mantarının zehirli türü yoktur. Gerede halkının bu değerli mantarı mutlaka tanıması gerekir. Her yönüyle üstündür.”[2]

Bolu’da geyikle ilgili coğrafi adlandırmalar da dikkat çeker. Bunlardan birisi Mengen’de bulunan Geyik Gölü’dür. Bu ismin, geyiklerle ilgili bir durum neticesinde buraya ad olarak verildiği söylenebilir. Nitekim geyiklerin buraya gelip gölde bir müddet kaldığı, vakit geçirdiği söylenmektedir. Geyikle ilgili Bolu’daki yer isimlerinden bir diğeri Köroğlu dağ silsilesi üzerinde bulunan Geyik Tuzlası Tepesi’dir. Burası da Gerede sınırları içerisinde yer almaktadır. Geyikle ilgili bir başka isme yine Gerede’de de rastlıyoruz. Kürkçüler köyünde yaylaya giderken yol üzerine “Geyik Bunarı” adında bir yer bulunmaktadır.

Bolu’da geyiklerle ilgili birikime tesadüf ettiğimiz alanlardan birisi de edebiyattır. Bolu’daki şiir mirasının muhtevasında karşılaştığımız unsurlarından biri bazen geyikler olmaktadır. Bolu’da derlenen manzumelerde geyiklerle ilgili olanlar dikkat çeker. Bir Dörtdivan manisinde geyik şu şekilde anılır:

Kaya başında geyük

Ayşe’nin ağzı büyük

Ayşe’yi alcam emme

Ağzı burnundan büyük[3]

Bir başka Dörtdivan manisinde geyik şöyle anılmaktadır:

Karşıda kara kedi

Ağzında geyik eti

Ben bu kızı almazsam

Yakarım memleketi.

Köroğlu şiirlerinde de zaman zaman geyikle ilgili motiflere rastlıyoruz. Bizzat hikayelerde Köroğlu’nun zaman zaman geyik avladığından söz edilmektedir. Mehmet Kaplan ve arkadaşlarının yayınladığı derlemelerde Köroğlu’nun “Niğdeli Geyik Ahmet” diye bir koçağından söz edilmektedir. Doğan Kaya’nın tespit ettiği elli dört Köroğlu kolu içerisinde de “Köroğlu-Niğdeli Geyik Ahmet” adında bir kol bulunmaktadır. Geyik Ahmet, hikâyede kendi dilinden şöyle tanıtılmaktadır:

Gün be gün gitmiyor gam u feryadım

Cenge girmek derler benim muradım

Meth edersin Geyik Ahmet’tir adım

Tam üçüncü koçak diyerler bana[4]

Buradan anladığımıza göre Niğdeli Geyik Ahmet, Köroğlu’nun koçaklar içerisinde üçüncüsüdür. Bunun yanında Köroğlu şiirlerinde de geyikler zaman zaman anılır. Örneğin Kırat’ın övüldüğü şu şiirde geyik şöyle söz konusu edilmektedir:

İnce uzun boylu kalem kulaklı

Terazi tabanlı göğsü yelekli

Bir geyik misali hatun bilekli

Kalkana benziyor döşü Kırat’ın

Geyik, Köroğlu Destanı’nda at ve kurdun dışında turna, keçi, köpekle beraber en çok anılan hayvanlardan birisidir. Bunlar, destan içinde tamamlayıcı birer unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.[5]

Buraya kadar verdiğimiz örnekler de göstermektedir ki, Bolu geyikler etrafında gelişen kültür açısından oldukça zengin bir yerdir. Bunu biz burada derlediğimiz şiirlerde de görmekteyiz. Özellikle halk arasında söylenen ilahiler açısından çok önemli bir yer olan Bolu’da doğal unsurlar içim birçok ilahi söylenmiştir. Tarihte burada geyikler için de ilahilerin okunup söylendiği anlaşılmaktadır. Aşağıda vereceğimiz, Dörtdivan’ın Cemaller köyünde derlenen bir ilahi de bunu göstermektedir:

Geyik meler gevrek gevrek

Ne pek yanar dertli yürek

Geyiğe yavrusu gerek

Ağlar bir geyücük ağlar

Tırmandım çıktım kayaya

Kayadan baktım ovaya

Kuzum gelmemiş yuvaya

Ağlar bir geyücük ağlar

Çepçevremce oturmuşlar

Orta yere yatırmuşlar

Anasından ayırmışlar

Ağlar bir geyücük ağlar

Sütüm geldi eğilemem

Eğilsem de doğrulamam

Ben yavrumdan ayrılamam

Ağlar bir geyücük ağlar

Bolu’da geyikler hakkında söylenen başka ilahilerin de olması ihtimal dâhilindedir. Yukarıda verdiğimiz ilahi metninde yavrusunu kaybetmiş bir geyikten söz edilmektedir. Bu geyik, adeta yavrusunu bekleyen bir insana benzetilmiştir. Kayalıklara çıkması ve oradan yavrusunu gözlemesi tıpkı sevdiğinin gurbet elden gelmesini isteyen bir insanın hâlini yansıtmaktadır.

Anadolu Türk kültüründe karşımıza çıkan geyik kültüründe en dikkatimizi çeken hususlardan birisi halk inanışlarıdır. Bunlar geyiklere Bolu’da kutsallık atfedildiğini de göstermektir. Örneğin Dörtdivan ve Gerede civarında evlerin çatılarına asılan geyik boynuzlarına çok sık rastlanır. Bunun evlere uğur getireceğine ve evi nazardan koruyacağına inanılır. Evlere geyik boynuzlarının asılması hâlâ evlerden görülen bir uygulamadır.

Bunun dışında Bolu ve ilçelerinde geyikle ilgili başka bazı inanış unsurları da vardır. Gerede’de Geyiğe “dualı hayvan” denir. Aynı zamanda geyikler “dağ ineği” diye de adlandırılır. Geyiğin yavrusunun adına elik denir. Geyiğin boynuzları evleri nazardan korusun diye çatıya asılır. Geyik boynuzlarına nazar boncuğu da takılır.

Halk inanışlarında geyik, kendisine saygı duyulan bir hayvandır. Geyik dinî inanış özellikleriyle de bütünleşen bir varlıktır. Onun Gerede’de “evliyanın ineği” ve “dualı hayvan” olarak anılması bunu göstermektedir.

Bolu’nun Dörtdivan ilçesinde geyiklerle tespit ettiğimiz bir hususu burada nakletmenin uygun olacağını zannediyoruz. Özellikle Dörtdivan’ın halk kültürü konusunda kaynak kişilerimizden birisi olan Fahri Kayaalp, bize Dörtdivan’ın Deveciler Mahallesi’ne bağlı Seyricek Yaylası’nda, Beypazarı sınırına yakın bir yerde Dedeler diye anılan bir mevkiye sürekli geyiklerin geldiğini, bu hayvanların burada buluştuğunu nakletti. Hatta kendi ifadesine göre bir gün bir arkadaşıyla bu mevkiye gidip geyik boynuzu bulmak istemişler. Gittiklerinde bir geyik sürüsüyle karşılaşmışlar. Kayaalp, geyiklerin özellikle burada yer alan bir pınara geldiğini söylemiştir. Fakat geyiklerin Dedeler diye anılan bir zirvede buluşması, bir araya gelmesi dikkat çekicidir.

Bolu’da geyiklerle ilgili halk inanışlarının daha fazla odluğu tahmin edilebilir. Yapılacak başka derlemeler ve çalışmalarla bunların bir gün gün yüzüne çıkacağını umuyoruz.

Sonuç olarak Bolu halk kültürü içerisinde geyikler etrafında gelişen inanış, anlatılar yanında derlenen başka edebî ürünler geyiklere duyulan saygının çok derin kökleri olduğunu ortaya koymaktadır. Uzun asırlar boyunca yaşanan olaylar ve başka durumlar da bu inancı beslemiştir. Geyik konusu Bolu’da Türk halk kültürü içerisinde zengin bir edebî birikimin de meydana gelmesini sağlamıştır. Özellikle insanların hürmet beslediği erenlerin hayatı etrafında geyiklerle ilgili birçok rivayet ve anlatı ortaya çıkmıştır. Biz bunları bir başka yazımızda değerlendirmek istiyoruz. Bütün bunlar Bolu’da geyiklere ne kadar büyük değer verildiğinin ve konu etrafında ortaya çıkan zengin birikimin bir göstergesidir.

[1] Ali Rıza Ünlü, Tarih Boyunca Gerede, Osmanlıcadan Akt: Ömer Cevahircioğlu, Haz. Adem Çevik, İstanbul 2000, s. 60.

[2] Yusuf Özcan, “Gerede’de Yetişen Mantar Türleri”, GERKAV Gerede Bülteni, Yıl 8, Sayı 8, Haziran 2003, s. 30.

[3] Yasin ŞEN, Dörtdivan Manileri, Meneviş Yayınları, Ankara 2021, s. 52.

[4] Güldağ Çetindağ Süme, Köroğlu Merkezli Hikâyelerin Sembolik Açılımı, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, Elazığ 2011, s. 369.

[5] Güldağ Çetindağ Süme, aynı tez, s. 218.

Yazar
Yasin ŞEN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen