Vatandaşının Güvenliği Sağlamak, Devletin En Önemli ve Aslî Görevlerinden Birisidir

İnsan görünümlü bir canavar, 2001 yılında, dört kişiyi öldürüyor, hapse atılıyor.

Bu yaratık, 16 yıl hapis yattıktan sonra, salıveriliyor.

Hapisten çıkar çıkmaz, bir kişiyi daha öldürüyor.

Yeniden hapsediliyor, bir müddet sonra yarı açık cezaevine konuluyor.

Kaldığı cezaevinden İZİNLİ olarak dışarı salınan yaratık, bu sefer de 17 yaşındaki bir kız çocuğumuzu boğarak öldürüyor.

İmdi, sormak gerekir;

Dört kişiyi öldüren bir katil, nasıl oluyor da 16 yıl yattıktan sonra, dışarı salınıyor?

Yeniden cinayet işleyen bir katil, eski cezasının kalanını da çekmesi ve bu nedenle de daha ağır şartlara tâbi kılınması gerekirken, nasıl oluyor da -ancak ıslah olma istidâdı taşıyan mahkûmlar için yapılan- yarı açık cezâevine konulabiliyor?

Bu katilin, işlediği suçlardan ötürü esaslı bir şekilde cezalandırılması için, başka hangi suçları işlemesi gerekiyor?

***

Suç ve suçlularla mücadelede, en etkili yöntemlerden birisi, fâilin -işlediği suçla mütenâsip- bir cezâya çarptırılmasıdır. Kişi, suça eğilimli olsa bile, suç işlediği takdirde, bunun ceremesini çekeceğini bilmelidir. “Üç-beş yıl yatar, çıkarım” düşüncesi yaygınlaştığı takdirde, bu cezâsızlık algısı, suç işleme eğilimini artırır, suç örgütlerinin eleman bulmasını kolaylaştırır, sosyal çürümeyi şiddetlendirir, düzgün insanların kabuğuna çekilmesine sebebiyet verir.

Böyle bir toplumda, kimse canından, ırz ve nâmusundan, mal ve mülkünün güvenliğinden emin olamadığı için, vatandaşların birbirlerine ve devlete/yargıya olan güvenleri azalır, toplumsal çözülme başlar. İnsanımızın, özellikle de gençlerimizin yurtdışına kapağı atma eğilimlerinin giderek artmasında, gelecek kaygısının yanısıra, “güvensizlik” algısının önemi de büyüktür.

Huzurlu, üretken, gelişen bir toplum için asgari şartlardan birisi, vatandaşın her türlü güvenliğinin sağlanmasıdır. Adâletin tesisi, bunun en önemli unsurlarından birisidir.

Devletin aslî görevi, vatandaşını iç ve dış tehlikelere karşı korumak, güvenliğini sağlamak, adâleti tesis etmek, “gıda, eğitim, sağlık, eğitim, barınma” gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli önlemleri almak, refahı tesis etmek, hülâsa vatandaşlarının güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşamasını temin etmektedir.

Devlet, bu görevleri için vardır.

Bahsedilen görevlerini hakkıyla yerine getiren bir devletin vatandaşları, birbirlerine ve devletlerine güvenir, ülkelerine ve devletlerine olan aidiyet duyguları güçlenir, vatan ve millet uğruna fedâkárlık yapma arzusu güçlenir.

Aksi durumda ise, toplum, vatandaşlar arasında ve vatandaş ile devlet arasında dayanışma-yardımlaşma gerektiren hiçbir önemli sorununu çözemez.

İnsanlığın en eski zamanlarından buyana bilinen bu gerçekleri dikkate alarak, gerekenlerin yapılması için daha ne bekleniyor?

Yazar
Mustafa TEZEL

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü'nden mezun olan Mustafa TEZEL, yüksek lisansını Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Bölümünde yapmıştır. Çalışma hayatına bir kamu bankasında müfettiş yard... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen