Kars’ın Masalımsı Sesleri…Kars sokaklarından masalımsı sesler geliyor …
“Iğdır dutu…!
Kağızman dutu…!”
Elinde koca bir tepsi
Anam giriyor içeri,
Ve biz altı çocuk
Tepsinin başında bağdaş kurup
Damaklarımızda bir gizemli lezzeti saklıyoruz
Yutkunsak bile,
Yıllara ve yarlara…
Kars sokaklarından masalımsı sesler geliyor…
“Pazı, pazı pancarı, gımı, yemlik…!”
Soframızda Tuzluca’nın tuzu,
Ayrı bir lezzet katıyor yemliklerimize
Ve hatırası bizlerde saklı,
Benliklerimize…
Kars sokaklarından masalımsı sesler geliyor…
“Dalagamçı… Dalagamçı…!”
Atlar geçiyor faytonları çekerek
Nal sesleri odalarımızda…
Cahit Abi ha bire bağırır:
“Yuvanın Bekçileri”
Baş rollerde:
“Ayhan Işık Belgin Doruk …!”
Huzurumuz doruklara kanatlanıyor
Bulutlaşan günlerde…
Kars sokaklarından masalımsı sesler geliyor…
“Gel…Hele gel…Gel hele
Çakı, çakmak taşı, jilet, ayna, tarak, kalem…!”
Bir dükkanı kucaklayıp
Kapılarımıza konuk oluyor,
Musto Abi’nin kanatlanan sesi,
Gök kuşağı rengine uçuşur,
Doyumsuz bir hevesle…
Kars sokaklarından masalımsı sesler geliyor…
“Alyoncu… Alyoncu… Bakır alıyon…!”
Kadınlarımız başında
Bir düzine mandala
Bir bakır tencere…
Alan kutlu,
Satan mutlu,
Gözler uzaklara takılıyor
Sevinçle..!
Kars sokaklarından masalımsı sesler geliyor…
“Baca baca payımı ver…
Baca baca payımı ver…!”
Utancından cılızlaşan seslerle
Yükseklerden duyuluyor
Alçak gönüllü ocaklarda…
Çocuklar…
Uzatılan torbalara doluyor
Onların bir tutam mutlulukları…
Huzurla…
Ve…
Sokaklarımızdan masalımsı sesler geçiyor
Gönlümüzde yatan,
Anıyla…!
Cemal Şafak
Aydın-2015
Son Menzile Yeterken
Napuzar[1] toprağıyla
Kundağa belenen,
Hamur teknesinde,
İsli tavanlara asılı bebekliğim,
Geri dön.
Kimi gün ana kucağında,
Kimi gün ata ocağında,
Soluğumun donduğu,
Kara kışta kavrulduğum,
Çarıklı ayaklarım,
Çatlak dudaklarım,
Geri dön.
Köşeleri kıvrık sarı defterim,
Kara lastikten silgim,
İçinde benliğimi oluşturan,
İlbeyi Akkoç’lu,
Taş duvarlı köy okulum,
Geri dön.
Ot arabası üstünde,
Sırt üstü uzanıp,
Böcek sesleriyle,
Efkârımı dağıtan
Aylı yıldızlı gecelerim,
Geri dön.
Sevdası toprağa sızan,
Yediden yetmişe ozan,
Sazı sözü gönüllerde,
Bir aşılmaz kale kuran,
Gecelerden ay toplayan,
Şenlik yurdu Çıldır’ım,
Geri dön.
Bir efsunkâr ülküye tutulduğum,
Şehit arkadaşımın başucunda,
Dizlerimin üstünde,
Yanıp yanıp dövündüğüm,
Kimi gün aç, kimi gün yarı aç,
Bir kızıl elma peşinde,
Bulutları örtü yapıp
Sabrın acı meyvesini yediğim,
Tok sesli yıllarım,
Geri dön.
Sözü sözümden öte,
Gözü gözümden öte,
Alınlarında güneşi izlediğim
Yoluma yol,
Yönüme yön olup,
Sırları Kaf dağında,
Serdengeçti hocalarım,
Geri dön.
Evleri taş cepheli,
Yolları taş döşeli,
Boyu soyu barışık,
Konu komşu tanışık,
Masal şehrim,
Gazi Karsım,
Ger dön.
Adı tarihe çakılı,
Göğsü madalya takılı,
Doruklarda çam kokulu kahraman,
Karanlıktan ışık süzen
Yalçın dağım
Sarıkamış,
Geri dön.
Oğlu kızı aydın yuvam,
Kışı yazı aydın yuvam,
Denizi maviye,
Mavisi yeşile tutkun,
Çimenleri döşek, gölgesi serin,
Güneş yüzlü Aydın’ım,
Geri dön.
Dilinde Türk’ü bulduğum,
Yolunda ülkü bulduğum,
Alıstaki umudum,
Armanı özünden yüce,
Yesi’deki kutsal aşkım,
Ata yurdum,
Türkistan’ım,
Geri dön.
Sahte gülücüklü zaman size kalsın.
İliklerime işleyen,
Seyri hafızamda saklı,
Uçup giden yıllarım,
Geri dön.
Cemal Şafak
Aydın-2021
[1] Her yıl ekilebilen, toprağı kuvvetli, verimli tarla. Anadolu’da genellikle evin etrafında ekilebilir tarla anlamında.
Nerede?
Başındaki yazmayla,
Burnundaki hızmayla,
Dilindeki Esmayla,
Ayak altı cennet,
Sevgili Analarım nerede?
Karanlıkta yol gösteren,
Olmazını bol gösteren,
Hilalime al gösteren
Kökü Şavşat’a uzanan
Sevgili Atalarım nerede?
Yanlışa “yanlış” diyen,
Suskuna “danış” diyen
Doğruya “alkış” diyen
Alnı toprakta belli,
Sevgili hocalarım nerede?
Akıldan bana gelen,
Bilimden sana gelen,
Zayıftan yana gelen,
Adı fedakâr olan,
Sevgili öğretmenim nerede?
Düşküne koşup giden,
Yoksula aşıp giden,
Yaralar sarıp giden,
Beyaz önlüklü melek,
Sevgili doktorlarım nerede?
Temizse “kârım” diyen,
Kirliyse “haram” diyen,
Kazanca “param” diyen,
Dürüstlüğün sembolü,
Sevgili esnaflarım nerede?
Eşitleyip hak diyen,
Vicdanla hukuk diyen,
Adına “adalet” diyen,
Gözü kapalı,
Sevgili ablam nerede?
Acıda bizimle olan,
Gülünce bizimle gülen,
Ekmeğini bize dilen,
Sokağımın nefesi
Sevgili konu-komşum nerede?
Gönlünü yayla yapan,
Benimle adım atan,
Azıma çoğu katan,
Arkamın dağı,
Sevgili arkadaşım nerede?
Güneş kadar aydın,
Soyum kadar saygın,
Ezelden ebede yaygın,
Ağzımdaki ana sütüm,
Sevgili Türkçem nerede?