Türk-İslam Sentezi Üzerine Notlar-1

Yazar Metin Savaş’ın sosyal medyada, “Türk-İslam Sentezi değil Türkçülük” paylaşımı üzerine “ilginç” yorumlar yapıldı. Ben de bu paylaşımın altında Metin hocama bir soru sordum, “Türk-İslam Sentezi denilince ne algıladığınızı merak ettim” dedim. Bunun üzerine “din vicdandır kültür değildir” dedi. Elbette açıklayıcı bir cevap değildi. Ama bu paylaşımın altına epey bir yorum yapıldı.

Ben de bunun üzerine ikinci defa, “Metin Hocam, Türk İslam Sentezi ciddi bir tarih felsefesi kuramıdır… öncelikle bu tespiti yapmak lazım…. Bir ideoloji değildir… Sizin “din vicdandır kültür değildir” yargısı çok yüzeysel bir yaklaşımdır… din her şeyden önce toplumsal bir olgudur… Toplumsal olgu ölçüsünde de birey üzerinde etkilidir.. Dini toplumdan, kültürden ayırmak mümkün değildir. … Bu konuyu aslında ciddi bir şekilde tartışmak gerekir.. Camia maalesef bu konuda ciddi bir bilgi sorunu yaşıyor ki bunun temeli de solun Türk -İslam Sentezini bir ideoloji olarak değerlendirmesidir” yorumumla katıldım… 

Elbette Facebook gibi sosyal medya mecralarının temel özelliği düşüncenin belirli bir entelektüel seviyede tartışılması değil, önüne gelenin içini boşalttığı bir kanalizasyon gibi işlev görmesidir. Bu söz konusu alanın verili bir özelliği değildir. Üyeleri bu şekilde kullanır. Elbette iyi, güzel, verimli, öğretici bir şekilde de kullanılabilir. Nitekim kullanılmaktadır da.

Söz konusu İslam, milliyetçilik, siyaset olunca büyük çoğunluk allamedir; çok şey bilir. Bu mecranın önemli bir özelliği de bireysel düşüncelerin tek hakikat olarak sunulabilmesidir. Üstten üstten konuşmalar, akıl vermeler, hain ilan etmeler vs. ile tartışmalar sürer gider.

Elli yorum yapılsa sağduyulu yorum sayısı beşi geçmiyor.

Burada ele aldığımız konunun altına yapılan bazı yorumlar şöyle:

Türk İslamcılığın doktriner olarak zirvesi fethullahçılık, ötesi yok.”

Bana göre Türk İslam sentezi denilen şey tamamen suni bir kavram, Abdnin 70lerde oluşturmaya çalıştığı Yeşil Kuşak projesinin Turkiyedeki ayağıdır. Tamamen ideolojik bir kavramdır. Ve bunun nirvanası da bir değerli dostumuzun dediği gibi Fetullahciliktir.”

A Yılmaz Soyyer hocamın yaptığı yorum, Türk-İslam Sentezine yönelik en sık eleştiriyi dile getiriyordu: ““Sentez adı üzerinde bir karışımdır. Türklük bir âidiyet, din bir inanıştır. Bence bu iki şeyin sentezi mümkün olamaz. İngilizlikle Hristiyanlık da bence sentez değildir. İngilizlik, Rusluk, Ermenilik hristiyanlığın farklı farklı biçimlerini, Türklük İslam’ın farklı şeklini kültür hâline getirmiştir. Bence din İngilizliğin, Rusluğun, Türklüğün ifade yollarından sadece biridir.”

Yılmaz hocamın bu nitelikli fikrine yönelik eleştiri, bir başka nitelikli yorumla geldi. Atalay Yağmur Bey’e göre, “Sentez karışım değildir. Kestirme bir örnek verecek olursak Hidrojen ile Oksijeni uygun koşullarda sentezlerseniz su elde edersiniz ve su bir karışım değildir. Suya şeker atar karıştırsanız şekerli su elde edersiniz. Şekerli su bir karışımdır ve fiziksel yöntemlerle kolayca şeker ve su olarak ayrıştırılır. Ama suyun hidrojen ve oksijen olarak ayrıştırılması için bir prosese ihtiyacınız vardır. Aynı şekilde oksijen ile hidrojen sentezi de, bunları bir araya getirip, hadi su olun demekle gerçekleşmez. Uygun koşullar oluşmalıdır, Basınç, sıcaklık v.s. Şimdi bunu Türklük ve İslama uygulamaya kalkışalım. Genel olarak Türklüğümüzün biyolojik yanı bir yana, bir başka belirleyici özelliği de töre ise ve törenin büyük bir kısmı da İslamla örtüşüyorsa bu ikisinin yan yana gelmesi ile yepyeni bir hayat sistemi, kurallar bütünü oluşamaz mı? Hatta bu ikilinin yanına Batıdan gelen demokratik bazı kurallar da eklenirse olmaz mı? Daha ileri gidelim bazı komünist kurallar da ilave edilemez mi? Ben genel olarak sosyal bilimlerin matematiksel kesinliğinin olmadığına inanırım. Birisi bu şekilde anlar, uygular ve başarılı olur. Bir başkası tam tersini anlar, uygular ve o da başarılı olur. Tarih bunun örnekleri ile dolu değil midir? Tarihi geçelim günümüzde de örnekleri yok mu? Tabii başarıdan ne anladığımıza bağlı olarak değişik değerlendirmeler yapılabilir. Bir yanlış anlaşılmayı önlemek için yazıyorum. Ben Türk-İslam sentezi gibi bir düşünceyi savunmuyorum. Sadece sizin “Karışım” tanımınızdan hareketle bir fikir jimnastiği yaptım.


Metin hocamın bu paylaşımı belki de kendisinin en çok yorum yapılanı oldu. Tartışmalar arka arkaya geldi. Neredeyse herkesin bireysel tutumlarını “milletin kültürel dokusu” ile eş tutarak vazgeçilmez görmesi üzücü. Türklüğü, İslam’ı tanımlayıp bu tanımı tartışılmaz görebiliyor. Oysa akıldan çıkarılmaması gereken genellemelerden her zaman kaçınmak gerekir. Keskin ve kesin konuşmamak bir ilke olmalı.

İnsan dinsiz olabilir, dinbaz olabilir, şeriatçı olabilir, İslam karşıtı olabilir. Sonuçta yapılan yorumlar bireysel görüşler, tutumlar, tavırlardır.

Bir fikir sarf edildiğinde fikirler tartışılmalı, parti sloganları, saçma sapan ideoloji kırıntıları değil. 

Türk-İslam Sentezi bir tarih felsefesidir. Milliyetçi-muhafazakar bir tarih felsefesi. Türk milletinin kültürünün, tarihinin tanımlanması ve gelişim dinamiklerini anlama yolunda bir anlama ve açıklama girişimidir. 

Burada ben bir tespit yapıyorum. 

Yazar
İkbal VURUCU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen