Davacı

İlle edep, ille sükun,

Kâinat bir dergâh değil mi? 

Paldır küldür yürünür mü?

Belki de yer davacı olacak sert bastığımız her adımdan.

Toprak davacı olacak hoyratça vurduğumuz her kazmadan.

Su davacı olacak döküp saçtığımız her damladan.

Hava davacı olacak hakkını vermediğimiz her nefesten.

Güneş, ay…

Kurt, kuş. 

Börtü böcek.

Her şey bu kadar edepli bu kadar zararsızken.

İnsan ödemeyecek mi bunca kabalığın, bunca zalimliğin, bunca hoyratlığın bedelini?

Edep… 

Edep, edep!

..

Ölçü

Aklınız makul bulur, yüreğiniz hoş görür ama içinize uymaz. 

Sığdıramazsınız.

Ya küçük gelir, ya çok geniş kalır.

Tutmaz işte ölçü.

Sindiremezsiniz.

Ve çok acır.

İçin için acır içiniz.

Dumansız.

Alevsiz…

Öylece. 

Sessiz ve sedasız.

Yere konsa duramaz, göğe çıksa uçamaz.

Asılır.

Tutunamaz.

Görünemez.

Bilinemez.

Ama acır içiniz!

Acır, acır.

Arz-ı Hâl

Etme Bulma değil miydi ?

Değişmez, değiştirilemez, ertelense de ihmal edilemez olan kainat kanunu!

“AH” değil miydi yaratanın makamına ulaşan en etkili yakarış?

Hasılı o ki;

Sabreyle…

Seyreyle!

Sessiz ve edepli bir AH,

Mahkemei Kübra’ ya arzı hâl’e

yeter de artar bile!

Sahibi yaratılan, muhatabı yaratan olduktan sonra, 

eninde sonunda!

Kapındayız ya Rab, huzurunda…

BEKLEMEDE,

Yazar
Canan ASLAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen