Himmet Dede’ye Yürüyüş

 

Günlük’ten…

Bugün Dörtdivan’da Himmet Dede’ye doğru yürümeye niyetlendim. Bu sonbahar gününde yazdan kalma bir his vardı havada. Bu güneşli gün beni dışarıya davet ediyordu ve ben de yürümeye başladım Himmet Dede’ye doğru.

İkindi sularıydı. Manzara sonbaharın renkleriyle bezenmişti. Tarlalar sarının çeşitli tonlarında ve ağaçlar sarı yapraklarıyla arzı endam ediyordu Dörtdivan ovası boyunca. Uzun zamandır böyle bir yürüyüş yapmamıştım. Belki de yürüyüşlerimden biraz uzak kalmıştım. Neticede bu tatlı sonbahar gününde bir Himmet Dede yürüyüşü bunu telafi ediyordu işte.

Dörtdivan’la Sayık köyü arasında kalan ve Ulusu’yun üzerindeki köprüde bir müddet durup balıkları seyrettim. Balıklar çok berrak bir biçimde görünüyorlardı ve toplu halde yüzüyorlardı. Bir müddet onları seyretmek bana neşe verdi. Sonra yürümeye devam ettim.

Sayık köyünü izleye izleye Sorkun köyüne giden yola girdim. Yürürken bir yandan da Köroğlu’nu düşünüyordum. Sayık köyünde doğup büyüyen Köroğlu’nu… Onun hatırasını selamladıktan sonra Himmet Dede’nin türbesine giden yola girdim. Bir müddet yürüdükten sonra bir taşın üzerine oturup Dörtdivan’ın seyre koyuldum. Dümdüz ova boyunca kurulu köyleri seyrettim. Her yer sonbahar elbisesine bürünmüştü çoktan. Etrafta çok derin ve anlamlı bir sessizlik vardı. Burada yüzlerce yıldan beri yaşanan hayatı düşünüyordum. Elbette bazen de dertlerimi…

Bir müddet burada kaldıktan sonra yürümeye devam ettim. Himmet Dede türbesine vardığımda yokuş yukarı çıkmak beni biraz yormuştu fakat artık daha da durmadım. Türbenin girişindeki bayrağımızı selamladım. Hava rüzgarlıydı ve ne de güzel dalgalanıyordu! Birkaç kere fotoğrafını aldıktan sonra türbeye girdim.

İçerideki hava bana bugün ayrı bir huzur verdi. Himmet Dede’ye niyaz ettikten sonra ikindi namazımı kıldım. Sonra her zaman yaptığım gibi türbenin duvarlarındaki resimleri inceledim. Birilerinin bunları fark edip üzerine çalışma yapmasını diledim. Çünkü Himmet Dede türbesindeki duvar resimleri halk resminin çok güzel örnekleriydi ve en azından bir makale olarak çalışılması gerekiyordu.

Son bir defa daha Himmet Dede’ye niyaz ettikten sonra dışarıya çıktım. Bir müddet yine bir taşın üzerinde oturup Dörtdivan’ı seyrettikten sonra dönüş yürüyüşüne başladım. Yürüdükçe içime dolan hisler beni ille de bir şiir yazmaya sevk ediyordu. Fakat yazmak pek de içimden gelmiyordu. Sessiz, sakin yürüyüp bu muhteşem tabiatı ve güzel manzarayı seyretmek istiyordum. Nitekim öyle de yaptım.

Sayık köyünden teyzeler vakit akşama yakın olduğu için inekleri arıyorlardı. Başka bir teyzenin kendisini çağırmasından isminin “Zelhe” olduğunu işittiğim bir teyze de inekleri arıyordu. Galiba biraz uzaktaydı. Ona “Hayırlı akşamlar!” dedim. Teyze nereli olduğumu filan sordu. “Orduluyum!” dedim. Yürüyüş yapmamdan ve de Himmet Dede’yi ziyaret etmemden çok memnun olmuştu. Müsaade istedim ve yürümeye devam ettim. Yine yol üzerinde dört teyze oturmuş sohbet ediyorlardı. Onların Oğuz Türkçesinin hatıralarını günümüze taşıyan bazı sözlerini duyuyordum. Dörtdivan’ın şu güzelim Türkçesinde çok eskilere dâir ne hatıralar ne yâdigârlar vardı kim bilir! Biraz da bunu düşündüm.

Gün akşama dönmüştü. Hava da biraz serinlemişti. Ben de yavaş yavaş yürüyüşün sonlarına geliyordum. Yol üzerinde motor süren ve evlerine dönen birkaç tanıdık gördüm. Bunlardan biri de sanayide iş yeri olan Recep’ti. Motordan indi. Biraz ayaküstü sohbet ettik. Köyündeki evi düzenlemiş. Beni evine davet etti. “Gelirsen uğra!” dedi. Yürümeye devam ettim. Yolumun üzerindeki eski ve harabeye dönmüş evi biraz mahzun mahzun izledim. İnsanın mekâna bıraktığı izleri düşündüm. Sonra da hiçbir şey yaşamamış gibi çekip gidişini… Fazla duramadım. Birkaç fotoğraf da burada aldıktan sonra yoluma devam ettim.

Güzel bir yürüyüş olmuştu yine. Şu güzel Dörtdivan, kendisine duyduğum sevgiyi hiçbir zaman azımsamadı, yoktan vardan hep karşılığını verdi. Bu da daha çok içimde bulduğum derin bir huzur şeklinde oldu. Şu güzelim yürüyüşten bana kalan da yine böyle bir huzur oldu bugün.

Yazar
Yasin ŞEN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen