31 Mart Vakası

31 Mart Vakası

 

Olayların Başladığı Taksim kışlası

İkinci Meşrutiyetin ilan edilmesinden itibaren İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne karşı bir muhalefet başlamıştır. O günlerde ülkenin içinde bulunduğu durumdan Cemiyet sorumlu tutuluyordu. Meşrutiyetin ilanından hemen sonra, Bosna-Hersek gibi toprakların kaybedilmesi ve bundan doğan itibar kaybı ile beklenen refah günlerinin hemen ufukta görünmemesi; aksine siyasi keşmekeşliğe doğru gidilmesi, halkın gözünde Cemiyete karşı umutsuzluk yaratmaya başladı. Diğer taraftan Cemiyetin hükümeti perde arkasından yönetmeyi istemek gibi bir yolu tutması, kendisine karşı olan öfkenin çoğalmasına yol açtı. Bunlar, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile hükümet ve muhalefet arasındaki mücadeleyi şiddetlendirdi. Şubat 1909’dan itibaren ise, bunların birbirlerine karşı basın ve yayın organlarıyla yaptıkları propagandalar ve girişimler, siyasi durumu daha da gergin hale getirdi.

İttihat ve Terakki Cemiyeti ile muhalefet arasında siyasi alanda bu çatışma ve gelişmeler olurken; diğer taraftan dinci çevreler de, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile hükümete karşı harekete geçtiler. Bu arada, Derviş Vahdeti adında birisinin başında bulunduğu Volkan gazetesi ve “İttihad-ı Muhammedi Fırkası”, dinin elden gittiği, ülkenin Şeriattan ayrıldığı propagandası yapıyor  ve bunu özellikle askerler arasına yaymak istiyordu.

Bu sıralarda İttihat ve Terakki Cemiyeti, yeni rejimi korumak ve başkentin güvenliğini sağlamak üzere, kendisinin en güçlü olduğu Makedonya’dan İstanbul’a “Avcı Taburları”nı getirmişti.

İşte, İttihat ve Terakki Cemiyeti aleyhinde, muhalefetin dini de alet ederek açtığı kampanyayla siyasi havanın iyice gerginleştiği sırada; gerici propagandaların da etkisiyle 13 Nisan 1909 (31 Mart 1325) günü, Cemiyetin getirdiği birliklerden Dördüncü Avcu Taburu askerlerinin subaylarını hapsederek ayaklanmasıyla, 31 Mart Olayı patlak verdi.

Subaysız ve silahlı askerler, Ayasofya meydanında toplanarak “Şeriat isteriz” diye bağırarak ve ateş ederek, Mebusan Meclisi’ni kuşattılar. Harbiye Nezareti’ni basmaya kalkıştılar. Bunlar, şeriatın tam olarak uygulanmasından başka, hükümetin istifa etmesini, Meclis’ten bazı milletvekillerinin uzaklaştırılmasını, bir süre önce görevlerinden alınan “Alaylı” subayların yeniden yerlerine atanmalarını istiyorlardı. Bu arada, bazı kişilerle, “Mektepli” subaylar ve bir milletvekili öldürüldü. Olayların önünü alamayan Hüseyin Hilmi Paşa Hükümeti istifa etti. Böylece İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin en güvendiği birliklerin harekete geçmesiyle başlayan olay, hızla gelişerek tam bir isyan halini aldı.

 

Hüseyin Hilmi Paşa

İstanbul’daki bu gelişmeler, ülkede ve özellikle Makedonya’da büyük bir heyecan doğurdu. İttihat ve Terakki taraftarlarınca olay “Meşrutiyetin mahvolduğu” şeklinde görüldü. Bunun üzerine, özellikle Rumeli’nin çeşitli yerlerinden, olayı protesto eden telgraflar Padişaha ve hükümete gönderilmeye başlandı. Diğer taraftan olayı bastırmak üzere Selanik’te hazırlıklara girişildi. 15 Nisan 1909 günü, adına “Hareket Ordusu” denilen kuvvetlerin öncü birlikleri İstanbul’a doğru yola çıkarıldı. Arkadan asıl kuvvetlerin harekete geçmesi ve öncülerin Çatalca’ya, yani İstanbul’a yaklaşması olayların akışını hızla değiştirmeye başladı.

 

Nisan 1909: Mustafa Kemal ve arkadaşları İstanbul’da

31 Mart Olayı’nı bastırmak için hazırlanan bu özel ordunun kurulmasında Mustafa Kemal (Atatürk) önemli çalışmalarda bulundu. İstanbul’a gönderilen “birinci kademe” birliklerin Kurmay Başkanlığı’nı yaptı ve bu kuvvete “Hareket Ordusu” adı onun önermesiyle verildi. Ancak, askeri olduğu kadar siyasi nitelik de taşıyan bu harekatın, ordunun politikaya bulaşmadan başarıya ulaşmasına gayret etti.

 

Mahmut Şevket Paşa

Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Harekat Ordusu, 21 Nisan 1909 gününden itibaren İstanbul’a girmek üzere hazırlıklara başladı ve 24 Nisan’da şehre hakim olarak ayaklanmayı bastırdı. Böylece, bir bakıma İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne ve meşrutiyete karşı yapılan hareket, dolayısıyla da önemli bir iç sorun, sonuçlanmış oldu.

 

Hareket Ordusu Taksim’de

Hareket Ordusu İstanbul önlerine geldiği sıralarda, Ayan ve Mebusan Meclisleri, başkentten daha güvenli görülen Ayastafanos’ta (Yeşilköy) 22 Nisan 1909’da “Milli Meclis” olarak toplanmış ve burada II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi konusunu görüşmeye başlamıştı. Ancak, Hareket Ordusu Komutanı Mahmut Şevket Paşa’nın bu konuda zamanın daha erken olduğunu belirtmesi üzerine, karar geriye bırakılmıştı.

 

Sultan II. Abdülhamid Han

İstanbul’daki olayların yatıştırılmasından ve başkentte güvenliğin sağlanmasından sonra 27 Nisan 1909 günü “Milli Meclis”, bu defa İstanbul’da olağanüstü bir toplantı yaparak, II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesine ve yerine 65 yaşındaki kardeşi Mehmet Reşat’ın, V. Mehmet (1909-1918) adıyla padişah yapılmasına karar verdi. Ertesi günü de II. Abdülhamit, oturmak üzere Selanik’e gönderildi.

Bu gelişmelerden sonraa, 19 Ağustos 1909’da kabul edilen bir kanunla İkinci Meşrutiyet’in dayandığı 1876 tarihli anayasanın yirmi bir maddesi de değiştirildi, bazı maddeleri kaldırıldı ve yeniden üç madde eklendi. Bunlarla, Padişahın yetkileri belirlendi ve kısıtlandı, yasama ve yürütme organlarının yetkileri ise çoğaltıldı.

Bütün bunlarla beraber, görünürde olmasa da, gerçekte, devlet yönetimini ele almış bulunan İttihat ve Terakki Cemiyeti, 31 Mart Olayı’ndan sonra yönetimde baskı yoluna saptı. Bu ise 1910 yılının başlarından itibaren Meclis içinde ve dışında iktidara karşı güçlü bir muhalefetin doğmasına, gelişmesine ve yeni iç bunalımların meydana gelmesine neden oldu.

 

Not: Bu yazı hazırlanırken Sayın Rıfat Üçorol’un, Siyasi Tarih adlı eserinden ve aşağıdaki sayfalardan yararlanılmıştır.

https://dunyatarihi.wordpress.com/2010/08/09/31-mart-olayi/,

http://admin.agos.com.tr/upload/images/Resim%205.jpg,

http://whttps://img-s1.onedio.com/id-55fd382a5ad3bd3c10a5d702/rev-0/raw/s-b1351d7f9cfee76d31ed773690dc929e1f94af7d.jpg,

ww.turkcebilgi.com/uploads/media/resim/huseyin_hilmi_pasha.jpg,

http://interaktif.sol.org.tr/31-Mart/img/img04.jpg,

 

 

 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen